1700
kendi blogumdan alıntıdır kendisine;
--- alıntı ---
15 nisan 2006'da tanımıştık onu fenerbahçe maçında gösterdiği performansla (ki kendisi o dönem bek oynamaktaydı). galatasaray'ın şampiyonluğunda vestel manisaspor formasıyla da olsa bir katkısı vardı büyük kaptanın. o sezonun sonunda erik gerets çıkarttı bu 1,76'lık delikanlıyı a takıma. 4 yıllık paf takım macerası geçmişti artık önünde kendisini kanıtlaması için çok yol vardı ki "mlada boleslav piyangosu" çıktı karşısına. rakip güçsüz olsa da avrupa maçıydı. iki gol bir asistle yıldızlaşıp çıktı karşımıza ve "ben geldim" dedi.
kaptı 66 numaralı kutsal formayı. yakıştı da ona 66. "bu 6 benim, diğer 6 arif abimin" diyordu. kadronun değişmez oyuncusu oldu. ilk hat-trick'ini yaptı 5-3'lük şampiyonluğun "şampi..." leştiği sivasspor maçında.
lincoln isimli kimisinin sevdiği benim ise nefret ettiğim futbolcu o kutsal formanın değerini bilemeyince giydi sırtına 10 numarayı, taktı koluna kaptanlık pazubandını.
olan ise ondan sonra oldu;
euro 2008'de artık gün yüzüne çıkan emre belözoğlu samimiyeti korktuğumun başıma gelmesine neden oldu. kişiliği tamamen fatih terim ve emre'yle bütünleşti. agresif bir hâl aldı. röportajlarında "takımı sırtlamak, maç kurtarmak istiyorum" cümlelerini kurmaya başladı. ardından "beni galatasaray'dan soğutmasınlar" lafı geldi. kilo aldı. yavaşladı. biz messi'ye benziyor derken sergen oldu çıktı. "takımın yıldızı benim, bu takım ben olmasam yapamaz, sadece ben olmalıyım" düşüncelerine kapılarak top ezmeye, arkadaşlarına pas atmamaya başladı. ve bunlar gün geçtikçe arttı.
şimdi kendisine diyeceğim tek şey; 66'ya dön arda. soldan devam et ve taçsız kral'ın da dediği gibi "seni sevenleri üzme". sen bize lazımsın. iyi ki doğdun.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
15 nisan 2006'da tanımıştık onu fenerbahçe maçında gösterdiği performansla (ki kendisi o dönem bek oynamaktaydı). galatasaray'ın şampiyonluğunda vestel manisaspor formasıyla da olsa bir katkısı vardı büyük kaptanın. o sezonun sonunda erik gerets çıkarttı bu 1,76'lık delikanlıyı a takıma. 4 yıllık paf takım macerası geçmişti artık önünde kendisini kanıtlaması için çok yol vardı ki "mlada boleslav piyangosu" çıktı karşısına. rakip güçsüz olsa da avrupa maçıydı. iki gol bir asistle yıldızlaşıp çıktı karşımıza ve "ben geldim" dedi.
kaptı 66 numaralı kutsal formayı. yakıştı da ona 66. "bu 6 benim, diğer 6 arif abimin" diyordu. kadronun değişmez oyuncusu oldu. ilk hat-trick'ini yaptı 5-3'lük şampiyonluğun "şampi..." leştiği sivasspor maçında.
lincoln isimli kimisinin sevdiği benim ise nefret ettiğim futbolcu o kutsal formanın değerini bilemeyince giydi sırtına 10 numarayı, taktı koluna kaptanlık pazubandını.
olan ise ondan sonra oldu;
euro 2008'de artık gün yüzüne çıkan emre belözoğlu samimiyeti korktuğumun başıma gelmesine neden oldu. kişiliği tamamen fatih terim ve emre'yle bütünleşti. agresif bir hâl aldı. röportajlarında "takımı sırtlamak, maç kurtarmak istiyorum" cümlelerini kurmaya başladı. ardından "beni galatasaray'dan soğutmasınlar" lafı geldi. kilo aldı. yavaşladı. biz messi'ye benziyor derken sergen oldu çıktı. "takımın yıldızı benim, bu takım ben olmasam yapamaz, sadece ben olmalıyım" düşüncelerine kapılarak top ezmeye, arkadaşlarına pas atmamaya başladı. ve bunlar gün geçtikçe arttı.
şimdi kendisine diyeceğim tek şey; 66'ya dön arda. soldan devam et ve taçsız kral'ın da dediği gibi "seni sevenleri üzme". sen bize lazımsın. iyi ki doğdun.
--- alıntı ---