16
dünün dikkat çeken maçı tabii ki portland-lakers mücadelesiydi. bu maçla ilgili herkes lakers berbat oynadı, çok kötülerdi, rezaletti diyor. tabii ki doğru, bunun dile getirilmesinde hiçbir anormallik yok. lakin genelde dile getirilmeyen nokta da önemli ki o da portland'ın da lakers kadar olmasa da gayet kötü olduğu gerçeği. yani şu son dönem bubble maçlarını izlememiş olan ve sadece play-off maçında portland'ı görenlerin dikkatini çekmemiştir ama gerçek portland bu değil beyler. dün lillard'ın olmadığı bölümlerde sahada bayağı bildiğimiz batı 14.'sü gibi falan bir takım vardı. bunun dışında portland da kötü hücum etti, iyi şut atamadı ve çok hücum ribaundu verdi. normal şartlarda portland'ın 100 sayı attığı bir maçı kazanması im-kan-sız. portland 100 atacak ve o maçı kazanacak deseler "hadi ulan ordan" dersin. ama işte neticede dananın kuyruğunun koptuğu yer lakers'ın o harikulade şutörleri* ve davis'in kafası kopuk tavuk gibi gezmesi oldu. yani dün portland çok kötüydü, lakers ise böyle iğrenç, çirkin, bir değişik bir şeydi.* böyle iki kötü takım olunca sahada, maç da tabi son anlara kadar gidip geliyor. son ana kadar gidip gelen maç diyince akla hemen kimin adı gelir peki? damian fucking lillard son dakikalarda yine çıkardı vurdu masaya ve portland'ı seride öne geçirdi. serinin geleceğiyle ilgili, daha önce de diyordum, lakers şu şekilde şut atmayı geç, 2-3 tık daha iyi atsa bile kaybetmeye mahkum bir takım. dame abimci olduğum için böyle şut atmalarını umuyorum, esenlikler diliyorum.