15961
selçuk inan geliyor gol de geliyor…
birçoğumuz onu üzerinde sarı kırmızı yakalı parçalı, sırtında kutsal sekiz numaralı forma, kolunda pazubandı, attığı akıl almaz frikikler, yaptığı üst düzey asistlerle kimilerince prime selçuk inan kimilerince ise xelçuk inan olarak 2011-2013 yıllarından hatırlasak da, bu belki de kaptana yapılacak en büyük haksızlık olur.
selçuk inan 2006 yılında dardanelspor’dan manisaspor’a gelmesiyle başlayan uzun yıllar sürecek insanüstü performansının ilk yılı olduğunun henüz farkında değildi. o yıllarda kendini –yetenekli olan her türk futbolcu gibi- ileri uç oyuncusu arkasında ofansif orta saha olarak bulmuştu. kendisini bu bölgede rahat hissettiğini ofansif yönde oynamayı sevdiğini belirtse de sezon devam ederken selçuk belki de ülkemizde tugay kerimoğlu’ndan başka örneği olmayan merkez orta sahaya evrilmeye başlamıştı. daha o yıllarda selçuk’u ilk kez izlediğim maçta ali sami yen’de oynanan galatasaray’a karşı 6-3 biten maçta 2 harika gol atarak 11 yaşımdayken hayranlık uyandırmıştı. devam eden süreçte trabzon’da geçirdiği iyi sezonlarla rakip taraftarlara kıskançlık duygusunu üst seviyelerde yaşatan kaptan kıl payı kaçırılan şampiyonluğun ardından, kaçan şampiyonluğun intikamını alırcasına kupaları toplayacağı, ruhunun ait olduğu yere “bazen para pul işleri bir kenarda kalır. başka sevdalar vardır. ben kendimi bildim bileli galatasaraylıyım” diyerek attı imzasını. bugünden sonra hem türk futbol tarihinin hem de galatasaray tarihinin gidişatını değiştirdi. galatasaray’la ulusal çapta alınacak tüm kupaları alırken şampiyonlar liginde adından oldukça söz ettirdi. dünya yıldızlarıyla dolu kadrolara liderlik yaptı. kaptan bu dönemde ki performansının ardından xavili, iniastalı, busqetsli barcelona’nın transfer listesine dahi girmişti. sonrasında gelen 4. yıldızın arkasından gerek saha içi performans gerek galatasaray’ın yaşamış olduğu sıkıntılı süreçler, gerekse saha dışında yaşadıklarıyla formunu kaybeden kaptan eski günlerine bir daha dönemedi.
selçuk inan 2006-2016 yılları arasında eşine benzerine bir daha türkiye liginde yaklaşılmayacak performanslara imza atmıştır. kaptan bu 10 yıllık dönemde sadece 14 maç kaçırırken bu süreçte ki 400 maça ilk 11 de başlayarak tamamına yakınında 90 dakikayı tamamlamıştır. bu performans günümüzde tekrar yerli bir orta saha tarafından tekrarlanması mümkün görünmemektedir.
düşüncelerimin sonuna gelirken selçuk inan’ı tarif etmek için çokta çaba sarf etmeye gerek yok aslında. selçuk inan kısaca baba gündüz’ün “galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.” ifadelerinin kalıp bulmuş halidir.
uragan
birçoğumuz onu üzerinde sarı kırmızı yakalı parçalı, sırtında kutsal sekiz numaralı forma, kolunda pazubandı, attığı akıl almaz frikikler, yaptığı üst düzey asistlerle kimilerince prime selçuk inan kimilerince ise xelçuk inan olarak 2011-2013 yıllarından hatırlasak da, bu belki de kaptana yapılacak en büyük haksızlık olur.
selçuk inan 2006 yılında dardanelspor’dan manisaspor’a gelmesiyle başlayan uzun yıllar sürecek insanüstü performansının ilk yılı olduğunun henüz farkında değildi. o yıllarda kendini –yetenekli olan her türk futbolcu gibi- ileri uç oyuncusu arkasında ofansif orta saha olarak bulmuştu. kendisini bu bölgede rahat hissettiğini ofansif yönde oynamayı sevdiğini belirtse de sezon devam ederken selçuk belki de ülkemizde tugay kerimoğlu’ndan başka örneği olmayan merkez orta sahaya evrilmeye başlamıştı. daha o yıllarda selçuk’u ilk kez izlediğim maçta ali sami yen’de oynanan galatasaray’a karşı 6-3 biten maçta 2 harika gol atarak 11 yaşımdayken hayranlık uyandırmıştı. devam eden süreçte trabzon’da geçirdiği iyi sezonlarla rakip taraftarlara kıskançlık duygusunu üst seviyelerde yaşatan kaptan kıl payı kaçırılan şampiyonluğun ardından, kaçan şampiyonluğun intikamını alırcasına kupaları toplayacağı, ruhunun ait olduğu yere “bazen para pul işleri bir kenarda kalır. başka sevdalar vardır. ben kendimi bildim bileli galatasaraylıyım” diyerek attı imzasını. bugünden sonra hem türk futbol tarihinin hem de galatasaray tarihinin gidişatını değiştirdi. galatasaray’la ulusal çapta alınacak tüm kupaları alırken şampiyonlar liginde adından oldukça söz ettirdi. dünya yıldızlarıyla dolu kadrolara liderlik yaptı. kaptan bu dönemde ki performansının ardından xavili, iniastalı, busqetsli barcelona’nın transfer listesine dahi girmişti. sonrasında gelen 4. yıldızın arkasından gerek saha içi performans gerek galatasaray’ın yaşamış olduğu sıkıntılı süreçler, gerekse saha dışında yaşadıklarıyla formunu kaybeden kaptan eski günlerine bir daha dönemedi.
selçuk inan 2006-2016 yılları arasında eşine benzerine bir daha türkiye liginde yaklaşılmayacak performanslara imza atmıştır. kaptan bu 10 yıllık dönemde sadece 14 maç kaçırırken bu süreçte ki 400 maça ilk 11 de başlayarak tamamına yakınında 90 dakikayı tamamlamıştır. bu performans günümüzde tekrar yerli bir orta saha tarafından tekrarlanması mümkün görünmemektedir.
düşüncelerimin sonuna gelirken selçuk inan’ı tarif etmek için çokta çaba sarf etmeye gerek yok aslında. selçuk inan kısaca baba gündüz’ün “galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.” ifadelerinin kalıp bulmuş halidir.
uragan
