• 287
    anlaştığımız söylenen, fatih terim hocamızın da açıklamalarından da artık işin bittiği anlaşılan transferlerden sonra aklıma takıldı.

    aslında fatih terim’den beklediğim açıklamaydı. gerçi ben “bize güvensinler. galatasaray’da yeni bir şeyler yapacağız.” minvalinde bekliyordum açıklamayı. gençler ile tecrübeliler arasında bir uyumdan bahsederken “eskiye dönme” bir gönderme olmamasını umuyordum. sağlık olsun!

    benim fatih terim’den beklentilerim çok başka. o beklentilerimi karşılamak zorunda olmamasına rağmen, o beklentileri karşılayacak her türlü güç, her türlü lüks kendisinden hayli hayli mevcut. çoğunluğa her ne yaparsa yapsın nazı geçer fatih terim’in, azınlıksa yavaş yavaş da olsa, nazlana nazlana da olsa kabul eder sonunda. “faith” terim’dir çünkü o.

    neyse.

    şimdilik konumuza dönelim. malum etrafta spekülatif isimler dönüyor. o spekülatif isimler dörtlü bir paket ve şu şekilde: arda turan, caner erkin, emre çolak, semih kaya. yani yolları bir şekilde bizimle kesişmiş ve hatta biri hariç galatasaray ocağında pişmiş isimler. bir anlamda af buyurun ama türk futbolu namına artık kaşarlanmış isimler.

    ara not: bu isimlerden semih kaya’yı her zaman ayrı bir yere koyarım. ama transferini yine de istemem. neyse.

    çok fazla uçup kaçacağım, mütemadiyen atıp tutacağım. o yüzden, ayık olun.

    aslında yapmamız gereken şey basitti. en azından ben sportif direktör olsam ne yapardım onu söyleyeyim. fatih terim’in benden daha fazla tecrübesi, bilgisi ve liyakatı vardır bu konularda. o yüzden çok fazla da takmayın.

    evet. ben olsam şöyle yapardım.

    bir kere mert hakan yandaş’ı -ki fenerbahçe'de mutluluklar dilerim kendisine- sonuna kadar kovalar ve mutlaka kadroya katardım. özellikle yukarıda isimlerini verdiğim dörtlü paketi düşününce bunu kesinlikle yapardım. neden? bu isimlere vereceğimiz her şey dahil maliyet, mert hakan için olana aşağı yukarı denk gelirdi. bana kalırsa sadece arda turan ile caner erkin’in maliyetleri bile hemen hemen denk gelecek gibi ya. boş verelim.

    yinelemekte fayda var. bu dörtlü paketin geldiği bir senaryodan bahsediyorum. yoksa belli bir miktarın üzerine çıkılmamasını, prensip olarak kabul etmemiz gerektiğinden yanayım.

    diğer anlaştığımız söylenen futbolcular ise bence makul. emre kılınç, kerem aktürkoğlu, oğulcan çağlayan... onların yanına geçen sezonu vasat üstü bir performansla geçen ali yavuz kol eklenecek. elimizde geçen sezon hayli hayli performans aldığımız ömer bayram var. taylan antalyalı da fırsat verildiğinde bir şeyler verebileceğini bize gösterdi. üstelik elimizde her zaman bir emre akbaba var.

    geriye bazı şeylere karar vermek ve elimizde bir fırsat olup olmadığı kalacaktı. fırsatın geçip geçmeyeceği konusu younes belhanda ile sofiane feghouli hakkında.

    younes belhanda ile yollarımızı kesinlikle ayrılması gerektiğine inanıyorum. diğer yandan, 2019/20 sezonunun en afili oyununda sofiane feghouli’nin rolünü ve payını es geçmeden soso ile de yollarımızı ayırmanın fırsatı kollamalıydık.

    falcao ile diagne’nin elimizde olduğunu, babel’in de döneceğini -ki santrfordan başka yerde kaldırmaz/kaldırmıyor artık babel- düşünürsek ve ali yavuz kol eklemesini de eklersek ilk aşamada santrfor bakmıyorduk. sağ tarafa ise ilk aşamada emre akbaba’yı soso’nun yerinde ama daha forveti ikileyen bir rolde deniyorduk. zaten elimizde emre kılınç olacağından, en azından altı ayı çok sıkıntı çekmeden kapabilirdik böylece. ki hala elimizde sekidika, yunus akgün gibi alternatifler olacaktı. aldıkları sürelerle en azında 3-4 maçlık süreyi kaplayabilirlerdi.

    bu bağlamda sol kenarı/sol forveti inisiyatife bırakıyorum. henry onyekuru olur, başkası olur. fark etmez. ama uçan kaçan biri olmalı ki asimetriyi ve rol paylaşımını sağlayabilelim ileri üçlüde.

    orta saha konusunda -dediğim gibi mert hakan yandaş’ın alındığı ihtimali üzerine konuşuyorum- belhanda’nın elden çıkarılması kolaylaşırken ve hatta jean michel seri’nin tekrar kiralanması gündem dışı olabilirdi. bence zaten seri’nin tekrar kiralanmasının gündeme gelmesi haberleri tamamen mert hakan’ın fenerbahçe’ye transferi ile alakalı. biz büyük ihtimalle seri’nin yerine düşünüyorduk mert hakan.

    bu durumda karar vermemiz gereken mario lemina’nın tekrar kiralanıp kiralanmayacağı konusu olacaktı. ki orta sahaya her zaman, en az 1 transfer şarttı. eğer lemina tekrar kiralanacaksa bu sefer bu ikiliyi iyi tamamlayabilecek bir oyuncu almak gerekecekti.

    ara hayal:

    mert hakan – sıhhatler olsun lemina – irfan can

    hayallerimin gardiyanı mısınız arkadaş? günah benim kime ne? günah tabii. o kadar hayal kurup vakit öldürüyoruz. cinayet günah zaten. hadi diyelim söz kundunu yapıyoruz. ee, şey de günah değil mi? israf? o kadar hayal kurarken vakit israf ediyoruz sonuçta. vakit bir de bu. geri dönüşü yok. en mühim şey. evet. falan. filan. vesaire.

    bu üçlüyle hem tutma oyunu oynarsınız hem de geçiş. özellikle irfan can kahveci’nin abdullah avcı ile geçirdiği evrim düşünülünce ve mert hakan’ın da aynı yoldan yürüyebileceği ihtimali düşünülürse. bildiğiniz gibi irfan can’ın gençlerbirliği ile başakşehir günleri arasında dağlar kadar fark var. her anlamda. oyun mentalitesi, sahada kaplanan alan vesaire...

    hayal tabii bu. ama sıkıntı değil. bu üçlünün her birinin muadilini bulursunuz. ama yabancı sınırı denen bir garabet geldi başımıza. orta sahada 1 “türk” futbolcu acayip güzel olurdu. çünkü muslera, marcao ve luyindama üçlüsü, bunlara ilaveten bekler yabancı olacak gibi. yok çünkü bek.

    neyse biraz daha gerçeklere dönelim. orta sahada dediğim gibi ömer bayram’ı, taylan antalyalı’yı unutmamak gerekiyor.

    ve mutlaka ama mutlaka yapmamız gereken, belki yavaş yavaş olmadı bir anda gençleri takım içine monte etmek. bildiğiniz gibi biz tepeden inme kararlara, bir anda olan şeylere alışığız millet olarak.

    atalay babacan, ali yavuz kol, süleyman luş, emirhan civelek, yunus akgün, sekidika, emin bayram, ışık kaan arslan ve daha bir nicesi... takıma monte edilmeli. bunun için çalışılmalı. ilk öncelik bu olmalı belki de...

    hatta hiçbir şey yapmasak bile, sadece eğitimci/antrenör transfer etmeliyiz. galatasaray’da ve hatta türk futbolunda bir şeyler değişmek zorunda artık. o değişim için 1-2 sene mi gerekli? o 1-2 senelik kredisi olan kaç kişi var türk futbolunda. tek: o da fatih terim. işe bakın ki kendisi bizim hocamız. her şeyi beklediğimiz hocamız.

    not: fakat fatih terim’in belki de kafasında, o kadar zamanı yoktur. futbol uzaklaşmak gibi bir fikri de olabilir. sanmıyorum ama. şampiyonlar ligi isteyen bir başarma arzusundan bahsediyoruz burada. işin ilginç yanı ise, hayaller büyüdükçe, icraatlerin “küçülüyor” olması. büyük hayaller var ama o büyük hayalleri gerçeğe dönüştürecek bir olan program yok. en azından ben göremiyorum. belki de mevcut şartlarda -yani her an hiç yoktan bir şeylerin değiştiği bir kaos ortamında- mümkün değil. ama plan program olmayınca da imkansızı hayal ediyorsunuz haliyle.

    neyse yazdıkça yazamsım geliyor.

    özet olarak şunu demek istiyordum. “4 yerine 1 alıp gerisini gençlerle kapatacağız, kulüp içinde bir şeyleri değiştireceğiz, bize müsaade edin” denseydi diyorum.

    çoğunluk belki ağız bükerdi ama fatih terim var ipin ucunda. nazı geçer, geçer (:

    burada fatih terim’in oynatmak istediği oyun öyle alelade oyuncularla oynanacak bir oyun değil. ya iyi oyuncular transfer edeceksiniz ya da çekirdekten yetiştireceksiniz.

    efor oyunu olsa... o daha kolay. gerçi bizim en son ne zaman kondüstonumuz efor oyunu oynamaya yetecek düzeydeydi emin değilim.

    yahu şampiyonlar ligi’nde sıfır çekerken, yine şampiyonlar ligi’nin en az koşan 2 takımından biriydik. çok koşmak, efor sarf etmek tek başına bir şey anlatmaz. ama hiçbir şey yapamadığın, gol pozisyonuna bile giremediğin bir sezonda hiç koşmamak çok şey anlatır. yetenek arttıkça efor düşebilir, efor arttıkça yetenek düşebilir. birbirini dengeler anlayacağınız bir yere kadar. ha tabii bu dediğim şampiyonlar ligi için geçerli değil. orada yetenekli adam efor koyuyor zaten. benim anlatmak istediğim o değildi zaten. yetenek yok ama efor da yok olunca dımdızlak kalıyorsun.

    falan filan.

    yine bitiremedim yazıyı.

    ne vardı? ne vardı söylemek istediğim?

    a-ah! hayret, bitmiş.

    bitti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın