798
ikinci devresinde 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı'na kadar sürekli artan vitesle çok iyiye dönüşmek üzereyken, covid nedeniyle çok kötüye evrildiğimiz sezon.
sezonun tanımını kolaya kaçmak üzere kurdum. ilk devresinde o kadar döküldük ki bir bakıma her maça final havasında çıkarak 8 maçlık güzel bir seri yakalamak "zorunda" kaldık. evet bazı şeyleri yaparken "zorunda" kalırsanız en ufak hataya dahi yer vermemeniz gerekir. insanın bulunduğu yerde de o hata mutlaka olur ve hedeften uzaklaşırsınız. 90 günlük ara, sakatlar, cezalılar, hakemler, konsantrasyon kaybı vs. gibi şeyler öne sürersek hata yaparız. bu sebepleri başarızlığımızın ana karakteri olarak göstermek tamamen zaman kaybı ve kendimizi kandırmak olur. asıl soru şu olmalı: ligin bitimine daha 7 hafta varken neden 14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı'nda bir mağlubiyet aldık diye ligi kafada bitirdik? çünkü o ufacık hataya yer yoktu ve bir şekilde yapıldı. o maça çıkarken en kötü senaryo ile 2. sıradaki takımın 4-5 puan önünde olmamızı gerekirken neden 6 puan gerisine düştük?
geçen sene de aynı şeyler oldu. kötü başladık ama toparlandık ve başakşehir çok puan bırakınca şampiyon olduk. rakibin puan kaybına bakmamamız gerekmez mi? rakip puan kaybedince aranın açılmasına sevinmemiz lazım, tam tersi aranın kapanmasına değil.
sezona ilk 11'de 5-6 yeni isimle başlamak tabiki zor oluyor. hem de çoğu transfer ligin 4. veya 5. haftasında anca yetişiyor. fatih terim de mustafa cengiz de benim için sonsuz krediye sahip insanlar. hoca hatanın kendinde olduğunu kabul ediyor ve eminim son 2 sezon ona da yeni bir tecrübe oldu. sevgili hocam gelecek sene lütfen yine 2. yarıda iyi oynamak zorunda kalmayalım. çıkalım ilk maçtan sahaya bir şeyler koyalım. ruh ve istek koyalım. tamam ilk 10 hafta muhtemelen yine senin istediğin seviyede olamayacağız ama en azından maçı izlerken heyecanlanalım, biraz olsun ter görelim, kaptırdığı topun peşinden koşan futbolcular görelim...
sezonun tanımını kolaya kaçmak üzere kurdum. ilk devresinde o kadar döküldük ki bir bakıma her maça final havasında çıkarak 8 maçlık güzel bir seri yakalamak "zorunda" kaldık. evet bazı şeyleri yaparken "zorunda" kalırsanız en ufak hataya dahi yer vermemeniz gerekir. insanın bulunduğu yerde de o hata mutlaka olur ve hedeften uzaklaşırsınız. 90 günlük ara, sakatlar, cezalılar, hakemler, konsantrasyon kaybı vs. gibi şeyler öne sürersek hata yaparız. bu sebepleri başarızlığımızın ana karakteri olarak göstermek tamamen zaman kaybı ve kendimizi kandırmak olur. asıl soru şu olmalı: ligin bitimine daha 7 hafta varken neden 14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı'nda bir mağlubiyet aldık diye ligi kafada bitirdik? çünkü o ufacık hataya yer yoktu ve bir şekilde yapıldı. o maça çıkarken en kötü senaryo ile 2. sıradaki takımın 4-5 puan önünde olmamızı gerekirken neden 6 puan gerisine düştük?
geçen sene de aynı şeyler oldu. kötü başladık ama toparlandık ve başakşehir çok puan bırakınca şampiyon olduk. rakibin puan kaybına bakmamamız gerekmez mi? rakip puan kaybedince aranın açılmasına sevinmemiz lazım, tam tersi aranın kapanmasına değil.
sezona ilk 11'de 5-6 yeni isimle başlamak tabiki zor oluyor. hem de çoğu transfer ligin 4. veya 5. haftasında anca yetişiyor. fatih terim de mustafa cengiz de benim için sonsuz krediye sahip insanlar. hoca hatanın kendinde olduğunu kabul ediyor ve eminim son 2 sezon ona da yeni bir tecrübe oldu. sevgili hocam gelecek sene lütfen yine 2. yarıda iyi oynamak zorunda kalmayalım. çıkalım ilk maçtan sahaya bir şeyler koyalım. ruh ve istek koyalım. tamam ilk 10 hafta muhtemelen yine senin istediğin seviyede olamayacağız ama en azından maçı izlerken heyecanlanalım, biraz olsun ter görelim, kaptırdığı topun peşinden koşan futbolcular görelim...