17745
her futbolcu/sporcu sosyal medya vasıtasıyla "çalışıyoruz, spor salonundayım" pozları verebilir/veriyor. örneğin muslera da "kırık ayağıyla çalışıyor" videoları yapıyor. belki de 3 dakika film çekimi yapıp pr yapıyor. ama biz öyle bakmıyoruz. arda da spor salonundan "boştayım ama boş durmuyorum" pozları veriyor. o da belki pr.
burada önemli olan samimiyet. inandırıcılık. bunu bir video içeriğiyle değil, biriktirdiğin kariyerinle, yaşantınla, yıllarınla sağlayabilirsin. biz içten içe hissederiz ki muslera zaten bunu yapar. 2011 den beri bu saygıyı biriktirmiş çünkü.
oysaki arda'nın galatasaray aşkı, kadınlara şiddet haberleri patlak verdiğinde televizyonda kadınlar başımızın tacı diye ahkam kesen bir masa dolusu spor yorumcusunun samimiyeti tadında kalıyor. çocukluk aşkımsın diye video çekişi. aslan kral izlemeceler...
bitik arda diyince de "bitmedim" pozları...
biriktirdiği kariyer bize samimi gelmiyor. "insandır hata yapar elbet, bu çocuk bir şansı daha hak ediyor" imajı çizmiyor malesef. çok neşeli, çok esprili, çok zeki arda imajı yaratırken bir yandan gazeteci yumrukluyor örneğin. yaptıklarıyla göstermek istedikleri uyuşmuyor. sabaha kadar sempatiklik yapsa, ertesi gün üçüncü sayfa haberi olabileceği tutarsızlığı yaşatıyor insana. mütevazı, estağfirullahçı ama kendinden biz diye bahseden birinin tutarlılığını sorgulamak, samimiyetine parmak basmak çok da yanlış olmasa gerek.
hiçbir şeyden rahatsız olmasak kadınlara yönelik tutumundan irite oluruz. üstelik dünyaya bakışında hiçbir problem görmüyor arda. adam gibi adam olduğu hissiyatıyla besleniyor. yaradandan ötürü kusurları olduğuna inandırmış kendini. ama sorun yok ona göre. çünkü insan kusurludur. ama özünde iyi ya, o ona yetiyor.
işte bu imajla takip ediyoruz yıllardır arda turan'ı. iyi bir sporcu olarak görmek için samimiyetine inanmak gerekiyor. yıllardır ülke sporuna yaşattığı hayal kırıklığını iki pr çalışmasıyla unutturacağını sanması komik oluyor.
galatasaraylı arda olarak göçüp gitmek istemesini anlıyorum ama lafla peynir gemisi yürümüyor...
burada önemli olan samimiyet. inandırıcılık. bunu bir video içeriğiyle değil, biriktirdiğin kariyerinle, yaşantınla, yıllarınla sağlayabilirsin. biz içten içe hissederiz ki muslera zaten bunu yapar. 2011 den beri bu saygıyı biriktirmiş çünkü.
oysaki arda'nın galatasaray aşkı, kadınlara şiddet haberleri patlak verdiğinde televizyonda kadınlar başımızın tacı diye ahkam kesen bir masa dolusu spor yorumcusunun samimiyeti tadında kalıyor. çocukluk aşkımsın diye video çekişi. aslan kral izlemeceler...
bitik arda diyince de "bitmedim" pozları...
biriktirdiği kariyer bize samimi gelmiyor. "insandır hata yapar elbet, bu çocuk bir şansı daha hak ediyor" imajı çizmiyor malesef. çok neşeli, çok esprili, çok zeki arda imajı yaratırken bir yandan gazeteci yumrukluyor örneğin. yaptıklarıyla göstermek istedikleri uyuşmuyor. sabaha kadar sempatiklik yapsa, ertesi gün üçüncü sayfa haberi olabileceği tutarsızlığı yaşatıyor insana. mütevazı, estağfirullahçı ama kendinden biz diye bahseden birinin tutarlılığını sorgulamak, samimiyetine parmak basmak çok da yanlış olmasa gerek.
hiçbir şeyden rahatsız olmasak kadınlara yönelik tutumundan irite oluruz. üstelik dünyaya bakışında hiçbir problem görmüyor arda. adam gibi adam olduğu hissiyatıyla besleniyor. yaradandan ötürü kusurları olduğuna inandırmış kendini. ama sorun yok ona göre. çünkü insan kusurludur. ama özünde iyi ya, o ona yetiyor.
işte bu imajla takip ediyoruz yıllardır arda turan'ı. iyi bir sporcu olarak görmek için samimiyetine inanmak gerekiyor. yıllardır ülke sporuna yaşattığı hayal kırıklığını iki pr çalışmasıyla unutturacağını sanması komik oluyor.
galatasaraylı arda olarak göçüp gitmek istemesini anlıyorum ama lafla peynir gemisi yürümüyor...