17719
“bu millet adam olmaz,” “biz adam olmayız” mottolarının güncel örneği arda turan olayı. yani diyorum ki arda turan olayı bu milletin adam olmasının çok zor olduğunu kanıtlayan bir olay.
-prim yüzünden milli takımda fitne çıkardı, (siyasi bağlantılarından güç vehmederek)
-bir gazetecinin boğazına sarıldı ve ana avrat küfretti.
-çıktı basın toplantısı yaptı ve pişman olmadığını benzeri durumda aynısını yapacağını söyleyip tehdit etti.
-fatih terim’in antreman modeliyle alay etti. (simeone’yi överek)
-siyasete göbeğinden daldı.
-gece kulübünde olmadık şeyler yaptı.
-hastanede yaptıklarını anlatmak bile utanç verici
bu liste böyle uzayıp gidiyor. bunlar sadece basına aksedenler bir de bunun aksetmeyenleri var. şimdi bunlardan bir tanesini dahi başka bir futbolcu yapsa afaroz edilir, bırakın galatasaray’a gelmesini florya’nın yüz km yakınından geçmesi bile yasaklanırdı. peki arda’ya neden konmuyor/konamıyor bu yasak. bunun cevabını herkes biliyor ama ben bir kez daha hatırlatayım. çünkü arda sürekli siyaseten çok güçlüyüm mesajını veriyor ve hatırlatıyor. nikah şahitliğini cumhurbaşkanı’nın yapmasını ve diğer bağlantılarını devamlı masanın üzerine koyuyor. (aslında cumhurbaşkanı’nın bundan memnun olmadığını düşünüyorum.)
bir-iki hafta önce, “bir gün federasyon başkanı olacağım” diye beyanat verdi. gazetelerin ve medyanın çoğunluğu da buna çanak tuttu. peki daha futbol oynamak isteyen ve güya galatasaray’ı çok seven arda kardeşimiz, düğün yok dernek yok neden kendi kendine güvey oldu dersiniz. çok basit, galatasaray’a ve galatasaray yönetimine mesaj vermek için. demek istiyor ki, siz beni galatasaray’a almazsanız ben de yarın federasyon başkanı olup sizden intikamımı alırım. bu açıklamanın başka hiçbir izahı olamaz.
sırası gelmişken şunu da söyleyeyim. fatih terim aslında arda turan’ın galatasaray’a gelmesini yürekten istemiyor. ama onun siyasi bağlantılarını kullanarak neler yapabileceğini iyi bildiği için gelmesine razı oluyor. benim bu konudaki hissiyatım bu. galatasaray’a bu sezon, özellikle de pandemi sonrasında çekilen muamelenin yarı-yarıya arda turan kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
galatasaray bir adamla başa çıkamayacak kadar zayıf değildir. gerekirse bazı bedeller öder ama bin katını da ödetir. böyle adamlara papuç bırakırsan yarın daha fazlasını ister. bugünkü siyasi dengeler o’na bazı imkanlar sunabilir ama bu uzun sürmez. yarın dengeler değiştiğinde arda’nın ödeyeceği hesap çok kabarık olacaktır.
bütün bunlardan hareketle diyorum ki, arda turan gibilere karşı sessiz kaldıkça, onların isteklerine boyun eğdikçe “bu millet adam olmaz.” şimdi kuantum felsefesine girip arda turan, emre belözoğlu gibilerinin evren tarafından nasıl bükülüp madara edildiklerini, dolayısıyla onlarla iş tutmanın yanlışlığını izah edebilirim ama konuyu da, sözlüğün sınırlarını da aşmış oluruz.
kısaca ve özetle, kimsenin tehditlerine, aba altından sopa göstermelerine aldırmadan, etik kurallara ve ilkelere aykırı hareket eden kim olursa olsun tavizsiz davranmalıyız. tavizsiz davranmalıyız ki bir daha hiçbir futbolcu ya da sporcu aynı yanlışları yapma cüretini gösteremesin. bunun için ödenmesi gereken bir bedel varsa da ödemeliyiz ama o bedelin bin katını da ödetmeliyiz. çünkü galatasaray sadece bir futbol takımı değildir, bir yaşam biçimidir, bir ilkeler manzumesidir, bir zafer abidesidir. günlük çıkar ilişkileri fatih terim’e de galatasaray’a da bir şey kazandırmamıştır/kazandırmayacaktır. yani atalarımızın dediği gibi “ne arabın yüzü ne şam’ın şekeri.” (irkçılık amaçlı değil sadece ata sözü olarak içerdiği anlam nedeniyle kullanılmıştır) ne arda’nın yüzü ne ondan gelecek kar. ondan gelecek kar allah’tan gelsin.
not: umarım arda ve arda gibiler (emre belözoğlu vs.) bu yazıdan gerekli dersi çıkarır ve bundan sonra ilkeli bir hayat yaşamayı tercih ederler.
-prim yüzünden milli takımda fitne çıkardı, (siyasi bağlantılarından güç vehmederek)
-bir gazetecinin boğazına sarıldı ve ana avrat küfretti.
-çıktı basın toplantısı yaptı ve pişman olmadığını benzeri durumda aynısını yapacağını söyleyip tehdit etti.
-fatih terim’in antreman modeliyle alay etti. (simeone’yi överek)
-siyasete göbeğinden daldı.
-gece kulübünde olmadık şeyler yaptı.
-hastanede yaptıklarını anlatmak bile utanç verici
bu liste böyle uzayıp gidiyor. bunlar sadece basına aksedenler bir de bunun aksetmeyenleri var. şimdi bunlardan bir tanesini dahi başka bir futbolcu yapsa afaroz edilir, bırakın galatasaray’a gelmesini florya’nın yüz km yakınından geçmesi bile yasaklanırdı. peki arda’ya neden konmuyor/konamıyor bu yasak. bunun cevabını herkes biliyor ama ben bir kez daha hatırlatayım. çünkü arda sürekli siyaseten çok güçlüyüm mesajını veriyor ve hatırlatıyor. nikah şahitliğini cumhurbaşkanı’nın yapmasını ve diğer bağlantılarını devamlı masanın üzerine koyuyor. (aslında cumhurbaşkanı’nın bundan memnun olmadığını düşünüyorum.)
bir-iki hafta önce, “bir gün federasyon başkanı olacağım” diye beyanat verdi. gazetelerin ve medyanın çoğunluğu da buna çanak tuttu. peki daha futbol oynamak isteyen ve güya galatasaray’ı çok seven arda kardeşimiz, düğün yok dernek yok neden kendi kendine güvey oldu dersiniz. çok basit, galatasaray’a ve galatasaray yönetimine mesaj vermek için. demek istiyor ki, siz beni galatasaray’a almazsanız ben de yarın federasyon başkanı olup sizden intikamımı alırım. bu açıklamanın başka hiçbir izahı olamaz.
sırası gelmişken şunu da söyleyeyim. fatih terim aslında arda turan’ın galatasaray’a gelmesini yürekten istemiyor. ama onun siyasi bağlantılarını kullanarak neler yapabileceğini iyi bildiği için gelmesine razı oluyor. benim bu konudaki hissiyatım bu. galatasaray’a bu sezon, özellikle de pandemi sonrasında çekilen muamelenin yarı-yarıya arda turan kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
galatasaray bir adamla başa çıkamayacak kadar zayıf değildir. gerekirse bazı bedeller öder ama bin katını da ödetir. böyle adamlara papuç bırakırsan yarın daha fazlasını ister. bugünkü siyasi dengeler o’na bazı imkanlar sunabilir ama bu uzun sürmez. yarın dengeler değiştiğinde arda’nın ödeyeceği hesap çok kabarık olacaktır.
bütün bunlardan hareketle diyorum ki, arda turan gibilere karşı sessiz kaldıkça, onların isteklerine boyun eğdikçe “bu millet adam olmaz.” şimdi kuantum felsefesine girip arda turan, emre belözoğlu gibilerinin evren tarafından nasıl bükülüp madara edildiklerini, dolayısıyla onlarla iş tutmanın yanlışlığını izah edebilirim ama konuyu da, sözlüğün sınırlarını da aşmış oluruz.
kısaca ve özetle, kimsenin tehditlerine, aba altından sopa göstermelerine aldırmadan, etik kurallara ve ilkelere aykırı hareket eden kim olursa olsun tavizsiz davranmalıyız. tavizsiz davranmalıyız ki bir daha hiçbir futbolcu ya da sporcu aynı yanlışları yapma cüretini gösteremesin. bunun için ödenmesi gereken bir bedel varsa da ödemeliyiz ama o bedelin bin katını da ödetmeliyiz. çünkü galatasaray sadece bir futbol takımı değildir, bir yaşam biçimidir, bir ilkeler manzumesidir, bir zafer abidesidir. günlük çıkar ilişkileri fatih terim’e de galatasaray’a da bir şey kazandırmamıştır/kazandırmayacaktır. yani atalarımızın dediği gibi “ne arabın yüzü ne şam’ın şekeri.” (irkçılık amaçlı değil sadece ata sözü olarak içerdiği anlam nedeniyle kullanılmıştır) ne arda’nın yüzü ne ondan gelecek kar. ondan gelecek kar allah’tan gelsin.
not: umarım arda ve arda gibiler (emre belözoğlu vs.) bu yazıdan gerekli dersi çıkarır ve bundan sonra ilkeli bir hayat yaşamayı tercih ederler.