9709
tudor zamanında iyiydi ama bir kesim kendisine karşı önyargılıydı. özellikle sneijder sonrası 10 numarayı alması, bunu daha sneijder gitmeden yapması sneijder'i çok sevenlere antipatik geldi. ancak futbol, taraftarlık böyle bir şey değildir. sahaya çıktığında öyle bir performans ortaya koyarsın ki seyirci sneijder'in s'sinin hatırlamaz o an. ancak bu arkadaş tudor sonrası sürekli geriye giden formu, basit pas hataları, top kayıpları, rakiple gereksiz dalaşmaları ve gördüğü kartlar, atamadığı şutlar, saha içerisindeki antipatik hareketleriyle kendisine karşı nötr olan taraftarı da karşısına aldı. onu destekleyen sadece sınırlı bir grup kaldı ki bunlar da benim nazarımda biz hata yaptık deme cesaretini gösteremeyenlerdir.
bu psikolojik de bir meseledir ve hepimize olur. bir eşik vardır, o eşiğe kadar hata yaptım demezsen eğer o eşikten sonra savunduğun şeye körü körüne bağlanırsın. mesela bazı akp savunucuları da böyledir.
belhanda eleştirilirken bir grup belhanda'nın aslında iyi oynadığını sadece bunu bizim göremediğimizi iddia etti önce. ama belhanda o kadar rezil performanslar, o kadar basit top kayıpları yapmaya başladı ki maç sırasında ''iyi oynuyor ama siz göremiyorsunuz'' yorumları yerini, aslında iyi oynayabilir ama şu sebepten oynayamıyora bıraktı. bir zamanlar selçuk inan böyle savunuluyordu. saha rüzgarlı olmazsa, zemin güzel olursa, yanında melo, önünde elmander olursa, seyirci de baskı kurmazsa selçuk güzel oynayabilirmiş. iyi oynayabilmesi için bu kadar fazla kriterin bir araya gelmesi gereken başka bir futbolcu daha yoktur dünyada sanırım.
daha sonraki süreçte sahada savunulacak hiçbir tarafı kalmadığından maçlar oynandıktan birkaç gün sonra yazılan entrylerde kendisi övülmeye başlandı. nasıl olsa sahadaki laubali tavırlarının, yaptığı sakarca top kayıplarının üzerinden 3 4 gün geçmiş, adrenalin seviyesi normale inmişti. bir kez belhanda iyi denmişti ve ona kötü diyenler futboldan anlamamakla itham edilmilşti artık, buradan geri dönülemezdi. fakat belhanda berbat performansına, sahadaki antipatik tavırlarına hız kesmeden devam ediyordu. dahası kendisine ödenen yüksek bonservis ve uçuk maaş da cabasıydı. ve kendisini savunanlar şu noktaya geldiler artık; ''aslında bu kadar bonservis verilmemiş olsa ve yıllık ücreti de şimdikinin yarısı olsa belhanda bizde diye çok sevinirdik.''
bu bana şunu hatırlatıyor. üniversitede bir sınava 3 gün vardır ama sen çalışmazsın. son güne kadar bekler, son gün gündüz başlar, sıkılır gece çalışır sabahlarım dersin. gece uykun gelir, yarın bakarım erken kalkıp dersin. zar zor kalktın diyelim, sınava birkaç saat kalmıştır ve konuların yetişmesi imkansızdır, bu konudan zaten çıkmaz diyerek konu atarsın. geleceğin nihai nokta ise ''zaten 50 alsam yeter'' olur. yani kısacak hiçbir şey kalmadığından artık kendi puanından kısmaya başlarsın mecburen. artık kısacak hiçbir şey kalmadığından belhanda'nın kendisinden kısmaya başladı belhanda fanları.
belhanda iyi oyuncudur, kötü oyuncudur bilemem. ama galatasaray kariyeri vasat altıdır. ve bu kadar yüksek bedelli bir oyuncunun, üstelik -hadi bu öznel bir şeydir- bu kadar antipatik bir adamın bu kadar uzun süredir vasat altı kalması kabul edilemez bir şeydir benim için ve gönderilmesi gerekir mümkünse, en az zarara. belhanda yatsın kalksın fatih terim'e dua etsin. başka hiçbir hoca döneminde taraftar belhanda'ya da ondaki bu ısrara da bu kadar sabretmezdi. yine de fatih hocam en iyisini bilir, ben ona güveniyorum ama şahsi fikrim maddi imkanlar el verse belhanda'yı çoktan göndermiş yerine bir başkasını almıştı.
bu psikolojik de bir meseledir ve hepimize olur. bir eşik vardır, o eşiğe kadar hata yaptım demezsen eğer o eşikten sonra savunduğun şeye körü körüne bağlanırsın. mesela bazı akp savunucuları da böyledir.
belhanda eleştirilirken bir grup belhanda'nın aslında iyi oynadığını sadece bunu bizim göremediğimizi iddia etti önce. ama belhanda o kadar rezil performanslar, o kadar basit top kayıpları yapmaya başladı ki maç sırasında ''iyi oynuyor ama siz göremiyorsunuz'' yorumları yerini, aslında iyi oynayabilir ama şu sebepten oynayamıyora bıraktı. bir zamanlar selçuk inan böyle savunuluyordu. saha rüzgarlı olmazsa, zemin güzel olursa, yanında melo, önünde elmander olursa, seyirci de baskı kurmazsa selçuk güzel oynayabilirmiş. iyi oynayabilmesi için bu kadar fazla kriterin bir araya gelmesi gereken başka bir futbolcu daha yoktur dünyada sanırım.
daha sonraki süreçte sahada savunulacak hiçbir tarafı kalmadığından maçlar oynandıktan birkaç gün sonra yazılan entrylerde kendisi övülmeye başlandı. nasıl olsa sahadaki laubali tavırlarının, yaptığı sakarca top kayıplarının üzerinden 3 4 gün geçmiş, adrenalin seviyesi normale inmişti. bir kez belhanda iyi denmişti ve ona kötü diyenler futboldan anlamamakla itham edilmilşti artık, buradan geri dönülemezdi. fakat belhanda berbat performansına, sahadaki antipatik tavırlarına hız kesmeden devam ediyordu. dahası kendisine ödenen yüksek bonservis ve uçuk maaş da cabasıydı. ve kendisini savunanlar şu noktaya geldiler artık; ''aslında bu kadar bonservis verilmemiş olsa ve yıllık ücreti de şimdikinin yarısı olsa belhanda bizde diye çok sevinirdik.''
bu bana şunu hatırlatıyor. üniversitede bir sınava 3 gün vardır ama sen çalışmazsın. son güne kadar bekler, son gün gündüz başlar, sıkılır gece çalışır sabahlarım dersin. gece uykun gelir, yarın bakarım erken kalkıp dersin. zar zor kalktın diyelim, sınava birkaç saat kalmıştır ve konuların yetişmesi imkansızdır, bu konudan zaten çıkmaz diyerek konu atarsın. geleceğin nihai nokta ise ''zaten 50 alsam yeter'' olur. yani kısacak hiçbir şey kalmadığından artık kendi puanından kısmaya başlarsın mecburen. artık kısacak hiçbir şey kalmadığından belhanda'nın kendisinden kısmaya başladı belhanda fanları.
belhanda iyi oyuncudur, kötü oyuncudur bilemem. ama galatasaray kariyeri vasat altıdır. ve bu kadar yüksek bedelli bir oyuncunun, üstelik -hadi bu öznel bir şeydir- bu kadar antipatik bir adamın bu kadar uzun süredir vasat altı kalması kabul edilemez bir şeydir benim için ve gönderilmesi gerekir mümkünse, en az zarara. belhanda yatsın kalksın fatih terim'e dua etsin. başka hiçbir hoca döneminde taraftar belhanda'ya da ondaki bu ısrara da bu kadar sabretmezdi. yine de fatih hocam en iyisini bilir, ben ona güveniyorum ama şahsi fikrim maddi imkanlar el verse belhanda'yı çoktan göndermiş yerine bir başkasını almıştı.