33
biraz klişe olacak ama, "her karanlığın bir sabahı vardır." derler. esas önemli olan sabaha ulaşabilmek, güneşi görebilmek için gerekli sabrı, direnci ve zeka piriltisini gosterebilmektir. malumunuz tüm dünya çok zorlu bir süreçten geçmekte şu anda. devletlerin ekonomisi alarm verirken şirketlerin ve kulüplerin stabil kalabilmesi düşünülemez. bu süreçte en doğru hamleler maalesef kar getiren hamlelerden ziyade zararı en aza indiren hamleler olacaktir. hele ki bizim gibi borçla büyüyen ve en önemli gelir kaynağı cl olan kulupler için bir kuruş tasarrufun dahi önemi çok büyüktür. düşününki gruplarda sonuncu dahi olsanız bir galibiyet veya bir beraberlik sonucu elde ettiğiniz katılım, yayın, puan geliri lig şampiyonluğundan daha fazla kazanç sağlıyor. neticede borç miktarinda küçücük kar topu olarak başladık bu yola ve şu anda çığ gibi ilerliyoruz. bu süreci en iyi şekilde yonetmeliyiz.
peki nasıl olabilir bu süreç? ilk önce elimizdeki yüksek kontratlı oyuncular ile tekrar masaya oturmalı, kabul edenden maaş indirimi, etmeyenden ise uygun ve doğru şekilde ayrılık kararını talep etmeliyiz. metin oktay, hagi, bülent, muslera gibi bayrak oyuncular haricinde ederini bulan her oyuncuyu satmali, satabilmeliyiz. sonuçta her çark para ile dönüyor. kulüp prensibi olarak en iyi oyuncumuz dahi ödeyeceğiniz maaş 2,5 milyon euro'yu geçmemeli ve koru körüne transfer yarısına girmemeliyiz artık. bizi yıllarca zor durumda bırakan ana nedenin ödediğimiz bonservislerden ziyade maaşlar olduğunu düşünüyorum. örnek vermek gerekirse aklıma gelen en net örnek tarık camdal. kendisine 4,750 milyon euro bonservis ve yıllık ortalama 1,5 milyon euro maaş ödedik. bize 5 yıl içerisindeki maliyeti 12,250 milyon euro oldu yaklaşık. aldığı yüksek maaş neticesinde kendisini bonservisiyle bir elden çıkaramadık. oysaki bonservis olarak 7,5 milyon euro ve maaş olarak 600 bin euro vermiş olsaydık 5 yıl sonunda bize maliyeti 10, 5 milyon euro olacaktı. bu kabaca hesapla dahi 1,75 milyon euro cepte kalmış oldu. kaldıki ilk yılın sonunda elden çıkartmak isteseydik ve bonservis dahi halep etmesedik düşeceğini zarar 4,15 milyon euro olacaktı. bunun üstüne 1 milyon dahi bonservis almış olsaydık 5,15 milyon euro cepte kalacaktı. daha buna benzer bir sürü örnek gösterebiliriz. şu anda dahi yıllık maaş bütçemiz boyumuzun çok çok üzerinde. transfer konusunda luyindama ve marcao bize çok güzel iki örnek aslında. şu anda iki oyuncumuzuda istediğimiz anda çok güzel fiyatlara elden çıkarabiliriz.
bu yaz yapmamız gereken en önemli hamleler falcao, belhanda, feghouli, diagne, maicon gibi oyuncuları elden çıkartıp muslera, donk, linnes, emre ile yeni kontratlar üzerinde anlaşmaya çalışmak olmalı. nagatomo, mariano, selçuk, andone, seri ile yollarımız ayrılacak zaten. lemina ve onyekuru' nun tekrar kiralanacagini düşünüyorum. mert hakan, emre gibi oyuncular ile ömer bayram seviyesinde kontrat yapmalıyız. bilhassa eldeki oyuncularımız ile iyi performans gösterdi diye yüksek bedelli yeni kontratlar yapmamalıyız. performans/gelir adaletini sağlamak istiyorsak yüksek maaşlı oyuncular ile vedalsmaliyiz. son derece muzdarip olduğumuz evlatcilik kafa yapısından kurtulmalıyız. ihtiyacımız yok ise, sistemimize uymuyorsa kim olursa olsun almaya gerek yok. biz oyunculara jest yapmayı zam yapmak, bol para saçmak olarak algiladik hep. ama yapmamız gereken oyuncuya sahip çıkmak, kariyeri için yeri geldiğinde kulübünde zarara sokmadan gitmesine müsaade etmek, uygun, güzel şekilde vedalar yapmak olmalı. son 10 yılda futbol tarihimizin akışına etki eden en önemli yerli transfer selçuk inan' dır benim görüşüme göre. ona gösterdiği ilk bir kaç yıllık performansı sonrası zam yaptık ve aldığı ücret yerli oyuncu ve ülke bazında baya yüksek bir miktardi. sonrasındaki sezonlarda ise adeta yoklari oynamıştır kendisi. bundan sonra alacağımız her oyuncu geri satılabilir oyunculardan oluşmali.
ödeyeceğimiz bonservis miktarı bırakın ffp kuralına denk düşmeyi dahada iyisi olmalı. elimize geçen bonservis bedelinin 3 te 2 sini harcamaliyiz. bu oran yapılacak daha profesyonel hesaplamalar ile yukarı veya aşağı yönlü daha doğru hesaplanabilir. ödeyeceğimiz maaş bedeli ise her sene kademeli olarak düşürülmeli.
her sene alt yapimizdan bir tane, a takım seviyesinde, oyuncu çıkarmalıyız. benim bu sene için gönlümden geçen aday emin bayram.
demem o ki bu krizde gemisini en iyi yuzduren kulüp bundan sonrada türk futbolunda eşi benzeri görülmemiş ambargo koyacaktır.
peki nasıl olabilir bu süreç? ilk önce elimizdeki yüksek kontratlı oyuncular ile tekrar masaya oturmalı, kabul edenden maaş indirimi, etmeyenden ise uygun ve doğru şekilde ayrılık kararını talep etmeliyiz. metin oktay, hagi, bülent, muslera gibi bayrak oyuncular haricinde ederini bulan her oyuncuyu satmali, satabilmeliyiz. sonuçta her çark para ile dönüyor. kulüp prensibi olarak en iyi oyuncumuz dahi ödeyeceğiniz maaş 2,5 milyon euro'yu geçmemeli ve koru körüne transfer yarısına girmemeliyiz artık. bizi yıllarca zor durumda bırakan ana nedenin ödediğimiz bonservislerden ziyade maaşlar olduğunu düşünüyorum. örnek vermek gerekirse aklıma gelen en net örnek tarık camdal. kendisine 4,750 milyon euro bonservis ve yıllık ortalama 1,5 milyon euro maaş ödedik. bize 5 yıl içerisindeki maliyeti 12,250 milyon euro oldu yaklaşık. aldığı yüksek maaş neticesinde kendisini bonservisiyle bir elden çıkaramadık. oysaki bonservis olarak 7,5 milyon euro ve maaş olarak 600 bin euro vermiş olsaydık 5 yıl sonunda bize maliyeti 10, 5 milyon euro olacaktı. bu kabaca hesapla dahi 1,75 milyon euro cepte kalmış oldu. kaldıki ilk yılın sonunda elden çıkartmak isteseydik ve bonservis dahi halep etmesedik düşeceğini zarar 4,15 milyon euro olacaktı. bunun üstüne 1 milyon dahi bonservis almış olsaydık 5,15 milyon euro cepte kalacaktı. daha buna benzer bir sürü örnek gösterebiliriz. şu anda dahi yıllık maaş bütçemiz boyumuzun çok çok üzerinde. transfer konusunda luyindama ve marcao bize çok güzel iki örnek aslında. şu anda iki oyuncumuzuda istediğimiz anda çok güzel fiyatlara elden çıkarabiliriz.
bu yaz yapmamız gereken en önemli hamleler falcao, belhanda, feghouli, diagne, maicon gibi oyuncuları elden çıkartıp muslera, donk, linnes, emre ile yeni kontratlar üzerinde anlaşmaya çalışmak olmalı. nagatomo, mariano, selçuk, andone, seri ile yollarımız ayrılacak zaten. lemina ve onyekuru' nun tekrar kiralanacagini düşünüyorum. mert hakan, emre gibi oyuncular ile ömer bayram seviyesinde kontrat yapmalıyız. bilhassa eldeki oyuncularımız ile iyi performans gösterdi diye yüksek bedelli yeni kontratlar yapmamalıyız. performans/gelir adaletini sağlamak istiyorsak yüksek maaşlı oyuncular ile vedalsmaliyiz. son derece muzdarip olduğumuz evlatcilik kafa yapısından kurtulmalıyız. ihtiyacımız yok ise, sistemimize uymuyorsa kim olursa olsun almaya gerek yok. biz oyunculara jest yapmayı zam yapmak, bol para saçmak olarak algiladik hep. ama yapmamız gereken oyuncuya sahip çıkmak, kariyeri için yeri geldiğinde kulübünde zarara sokmadan gitmesine müsaade etmek, uygun, güzel şekilde vedalar yapmak olmalı. son 10 yılda futbol tarihimizin akışına etki eden en önemli yerli transfer selçuk inan' dır benim görüşüme göre. ona gösterdiği ilk bir kaç yıllık performansı sonrası zam yaptık ve aldığı ücret yerli oyuncu ve ülke bazında baya yüksek bir miktardi. sonrasındaki sezonlarda ise adeta yoklari oynamıştır kendisi. bundan sonra alacağımız her oyuncu geri satılabilir oyunculardan oluşmali.
ödeyeceğimiz bonservis miktarı bırakın ffp kuralına denk düşmeyi dahada iyisi olmalı. elimize geçen bonservis bedelinin 3 te 2 sini harcamaliyiz. bu oran yapılacak daha profesyonel hesaplamalar ile yukarı veya aşağı yönlü daha doğru hesaplanabilir. ödeyeceğimiz maaş bedeli ise her sene kademeli olarak düşürülmeli.
her sene alt yapimizdan bir tane, a takım seviyesinde, oyuncu çıkarmalıyız. benim bu sene için gönlümden geçen aday emin bayram.
demem o ki bu krizde gemisini en iyi yuzduren kulüp bundan sonrada türk futbolunda eşi benzeri görülmemiş ambargo koyacaktır.