17
hakikaten uydurma mı yahu bu renk tanımlamaları diye araştırırken aşağıdaki kaynaklara ulaştım. şehir üniversitesi'nin çok güzel bir arşivi var, eski gazete ve yayımlar üzerinden metin bazında da arama yapılabiliyor. fakat ne yazık ki ne katalogda ne de yayınların üzerinde tarihler var. baskıdan ve rahmetli ali uras'ın yüzme ve yelken şubesi başkanı olarak tanıtılmasından(net bilmesem de başkanlığından önce olduğuna göre) tahmin ediyorum ki 60 sonları 70 başlarında hazırlanan medyalardır:
spor kulüplerimizin tarihi
http://earsiv.sehir.edu.tr/...59015.pdf?sequence=1
buradaki ifadeler şu şekilde:
"muhiddin sandıkçıoğlu tatlı tatlı okuyor, ben de hem zamanla hafif kararmış gümüş kupaları gözden geçiriyor, hem de dinliyordum. birden gözüm duvarda asılı duran san - kırmızı flamaya ilişti. «ya kulübün rengini kim bulmuş?» diye sormuşum.
muhiddin sandıkçıoğlu :
—o da var diye gülümsedi. sonra birkaç sayfa çevirip işaret etti. bak ne diyor rahmetli ali sami yen
«galatasaray takımı için ilk seçtiğimiz renkler, bayrağımızın renkleri idi: kırmızı - beyaz, ilk formaları asım tevfik'in
annesi ile, kız kardeşim samiye dikmişlerdi. bu ilk formaları giyince birden korktuk, acaba başımıza bir iş gelir mi
diye. bunun üzerine ingiltere’den sarı siyah renkte hazır forma getirttik. ama hiç bir arkadaş bu renkleri beğenmedi.
başladık gene kulübümüz için renk aramaya. kaleci asım tevfik ile sol açık emin bülend, «merak etme biz bu işi üzerimize alıyoruz, dediler. sonra bahçekapı’daki birçok mağazayı dolaştık. bir dükkâna girmiştik, gözümüze zarif bir yünlü
kumaş ilişti. biri vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı. tezgâhtar mahirine bir el hareketiyle bu iki kumaşı birleştirince, bir saka kuşunun başıyle, kanadının yarattığı neşeli iltimaa benzer bir
parlaklık hasıl oldu. o anda içimde bir alevin parladığını hissettim. bu renkler bizi galibiyetten galibiyete götürecek diye tahayyül ettim. kumaşları alıp eve getirdim, kız kardeşim biçip dikti. biz de ilk sarı - kırmızılı formayı 6.12.1908’de barham ingiliz harp gemisi takımıyle yaptığımız maçta giydik.» "
belirtmek gerekir ki, röportajda muhittin sandıkçıoğlu'nun da bu bilgileri 50. yıldönümü kitabından okuduğu söyleniyor. kendisi 1929 yılında mezun olmuş, ali sami yen'i de muhakkak tanıyordur.
hayali kitap denilen kitap da budur:
https://www.peramezat.com/...5--1955-50-yildonumu
zannediyorum ki lise kütüphanesinde mevcuttur.
arkadaşlar tarih böyle yazılır. bazı detaylar sohbetlerde hatırlanır, yazıya dökülür, yayımlanır ve tarih olur. kaldı ki ihsaiyet defterine böyle açık bir renk betimlemesi yapmanın lüzumu var mıdır onu da bilemedim.
velhasıl, çok eskilerden gelen bu tanımlamaya külliyen yalandır demek, vişneye şaplak attık şeklinde küçümsemek biraz ayıp oluyor. galatasaraylılara, kendi tarihini bu şekilde münazara etmek yakışmıyor diye düşünüyorum.
saygılarımla.
edit: son paragrafta bir kaç yanlış anlaşılabilecek kelimeyi düzelttim.
spor kulüplerimizin tarihi
http://earsiv.sehir.edu.tr/...59015.pdf?sequence=1
buradaki ifadeler şu şekilde:
"muhiddin sandıkçıoğlu tatlı tatlı okuyor, ben de hem zamanla hafif kararmış gümüş kupaları gözden geçiriyor, hem de dinliyordum. birden gözüm duvarda asılı duran san - kırmızı flamaya ilişti. «ya kulübün rengini kim bulmuş?» diye sormuşum.
muhiddin sandıkçıoğlu :
—o da var diye gülümsedi. sonra birkaç sayfa çevirip işaret etti. bak ne diyor rahmetli ali sami yen
«galatasaray takımı için ilk seçtiğimiz renkler, bayrağımızın renkleri idi: kırmızı - beyaz, ilk formaları asım tevfik'in
annesi ile, kız kardeşim samiye dikmişlerdi. bu ilk formaları giyince birden korktuk, acaba başımıza bir iş gelir mi
diye. bunun üzerine ingiltere’den sarı siyah renkte hazır forma getirttik. ama hiç bir arkadaş bu renkleri beğenmedi.
başladık gene kulübümüz için renk aramaya. kaleci asım tevfik ile sol açık emin bülend, «merak etme biz bu işi üzerimize alıyoruz, dediler. sonra bahçekapı’daki birçok mağazayı dolaştık. bir dükkâna girmiştik, gözümüze zarif bir yünlü
kumaş ilişti. biri vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı. tezgâhtar mahirine bir el hareketiyle bu iki kumaşı birleştirince, bir saka kuşunun başıyle, kanadının yarattığı neşeli iltimaa benzer bir
parlaklık hasıl oldu. o anda içimde bir alevin parladığını hissettim. bu renkler bizi galibiyetten galibiyete götürecek diye tahayyül ettim. kumaşları alıp eve getirdim, kız kardeşim biçip dikti. biz de ilk sarı - kırmızılı formayı 6.12.1908’de barham ingiliz harp gemisi takımıyle yaptığımız maçta giydik.» "
belirtmek gerekir ki, röportajda muhittin sandıkçıoğlu'nun da bu bilgileri 50. yıldönümü kitabından okuduğu söyleniyor. kendisi 1929 yılında mezun olmuş, ali sami yen'i de muhakkak tanıyordur.
hayali kitap denilen kitap da budur:
https://www.peramezat.com/...5--1955-50-yildonumu
zannediyorum ki lise kütüphanesinde mevcuttur.
arkadaşlar tarih böyle yazılır. bazı detaylar sohbetlerde hatırlanır, yazıya dökülür, yayımlanır ve tarih olur. kaldı ki ihsaiyet defterine böyle açık bir renk betimlemesi yapmanın lüzumu var mıdır onu da bilemedim.
velhasıl, çok eskilerden gelen bu tanımlamaya külliyen yalandır demek, vişneye şaplak attık şeklinde küçümsemek biraz ayıp oluyor. galatasaraylılara, kendi tarihini bu şekilde münazara etmek yakışmıyor diye düşünüyorum.
saygılarımla.
edit: son paragrafta bir kaç yanlış anlaşılabilecek kelimeyi düzelttim.