25
ne zaman elimde olmayan bir sebepten canımı sıkan bir şey olsa bu oyunu oynarım. hani rocky oğluna “evlat; kimse hayat kadar sert vuramaz” demişti ya; beni de kimse fm kadar yıkamaz. artık buna eminim.
yaklaşık iki hafta önce, bir seneye yakındır, hoşlandığım bir kız vardı ve onu sevdiğimi söyledim. oda bana benimle birlikte olmak istemediğini söyledi. onu o kadar seviyordum ki zlatan gibi kadınsın diyordum. bu duruma inanılmaz hazırlıksız yakalandım ve onu unutmak için fm 2008’i indirdim. işte ne olduysa buradan sonra oldu. resmen yangına benzin döktüm.
galatasaray ile açtığım kariyerimde ligde ilk yarıyı 14 galibiyet 3 beraberlik ile noktaladım ve en yakın rakibim kayseri’ye 13 üçüncü fenerbahçe’ye 15 puan fark attım. oyuna başlamadan önce ligin ününü ve türk takımlarının bütçelerini yükseltmiştim. devre arası beşiktaş transfere 60 milyon euro, fenerbahçe ise sadece kaleci frey için 25 milyon euro harcadı. bense evlatçılık ekolüyle forvette özgürcanla yola devam dedim. burada allah belamı verdi :(
ligin bitimine 4 hafta kala, haftanın son maçında, bir maçı eksik lider galatasaray rakipleri kayseri ve fenerin bir puan önünde ve lig sonuncusu kasımpaşa deplasmanına mutlak galibiyet parolasıyla çıkıyordu. rakip kaleye 80 dakika boyunca 20’den fazla şut çeken lider, 83. dakikada kalesine gelen ilk topu kalesinde görüyor ve haftayı puansız kapatıyordu.
büyük bir üzüntü ile oyunu kapattım. elimde sigara oyuncuların bana darbe yapmaya çalıştığını ve bir elimde kalem, şampiyon olup hepsini takımdan kovmayı planlarken telefonum çaldı. beni reddeden zlatan'ım beni merak etmiş, sesimin neden kötü olduğunu sordu. bende gerçekleri bütün çıplaklığı ile anlattım; oysa bana ruh hastasısın diyerek telefonu yüzüme kapattı. sonrasında fm genie scout’u indirip transfer planlaması yapmaya devam ettim.
edit: sonradan bir ortak arkadaşım beni aradı meğerse gönlümün zlatan’ı onun için üzgün olduğumu söylememi bekliyormuş. en yakın zamanda lincoln, arda ve song'u paket halde satıp ibrahimoviç’i takıma monte ederek gönlünü alayım.
yaklaşık iki hafta önce, bir seneye yakındır, hoşlandığım bir kız vardı ve onu sevdiğimi söyledim. oda bana benimle birlikte olmak istemediğini söyledi. onu o kadar seviyordum ki zlatan gibi kadınsın diyordum. bu duruma inanılmaz hazırlıksız yakalandım ve onu unutmak için fm 2008’i indirdim. işte ne olduysa buradan sonra oldu. resmen yangına benzin döktüm.
galatasaray ile açtığım kariyerimde ligde ilk yarıyı 14 galibiyet 3 beraberlik ile noktaladım ve en yakın rakibim kayseri’ye 13 üçüncü fenerbahçe’ye 15 puan fark attım. oyuna başlamadan önce ligin ününü ve türk takımlarının bütçelerini yükseltmiştim. devre arası beşiktaş transfere 60 milyon euro, fenerbahçe ise sadece kaleci frey için 25 milyon euro harcadı. bense evlatçılık ekolüyle forvette özgürcanla yola devam dedim. burada allah belamı verdi :(
ligin bitimine 4 hafta kala, haftanın son maçında, bir maçı eksik lider galatasaray rakipleri kayseri ve fenerin bir puan önünde ve lig sonuncusu kasımpaşa deplasmanına mutlak galibiyet parolasıyla çıkıyordu. rakip kaleye 80 dakika boyunca 20’den fazla şut çeken lider, 83. dakikada kalesine gelen ilk topu kalesinde görüyor ve haftayı puansız kapatıyordu.
büyük bir üzüntü ile oyunu kapattım. elimde sigara oyuncuların bana darbe yapmaya çalıştığını ve bir elimde kalem, şampiyon olup hepsini takımdan kovmayı planlarken telefonum çaldı. beni reddeden zlatan'ım beni merak etmiş, sesimin neden kötü olduğunu sordu. bende gerçekleri bütün çıplaklığı ile anlattım; oysa bana ruh hastasısın diyerek telefonu yüzüme kapattı. sonrasında fm genie scout’u indirip transfer planlaması yapmaya devam ettim.
edit: sonradan bir ortak arkadaşım beni aradı meğerse gönlümün zlatan’ı onun için üzgün olduğumu söylememi bekliyormuş. en yakın zamanda lincoln, arda ve song'u paket halde satıp ibrahimoviç’i takıma monte ederek gönlünü alayım.