27
dizi ve filmlerde insanların karakterle kendini bağdaştırması önemlidir. ezildiğini düşünen kişiler, aynı durumdaki kişiyle kendini daha çok bağdaştırır. kemal sunal filmlerinin günümüzde bile başarısının devamının temelinde ezilenlerin kazanması yatar.
1980'lere kadar film yapımcıları bu kadar ayrıntılı düşünceler içinde değildi , zaten fakirlik yaygındı, zengin hayatı züppelik olarak görülürdü, kemal sunal filmleri dönemin yansımasıydı. o dönem fenerbahçe taraftarı fazlaydı. bu nedenle çoğunluk fenerbahçeli diye karakterler de fenerbahçeli olurdu. dizi sektörü o zamana kadar gelişmemişti.
2000'lerden sonra ise yayıncılık sektörlerindeki gelişmeler, yapılan işlerin sosyolojik karşılıkları da düşünülerek üretimler yapılmasını gerektiriyordu. bu nedenle özellikle beşiktaşlılık bir alt kültür öğesi olarak filmlere, dizilere yerleştirildi. yenilsek de ezilsek de sevdamızdan vazgeçmedik düşüncesi pompalandı. bu aynı zamanda halka zengin arasındaki uçurumun iyice arttığı döneme denk gelir , zenginlerin hayatı artık züppelik değil öykünülecek bir hayat olarak görülmeye başlanmıştır. halk bu hayata ulaşamayacağını bildiği için en azından "güzel bir kaybeden" olarak kendini avutmaya teşvik edildi.
ne yazık ki galatasaray kazanan olarak bu sektörde sevilmez. bu sektör, %40'luk kazanan yerine %60'lık kaybeden grubunu elde tutmayı daha karlı sayar. aynı zamanda kazanan böyle bir avuntu aramayacaktır kendine.
1980'lere kadar film yapımcıları bu kadar ayrıntılı düşünceler içinde değildi , zaten fakirlik yaygındı, zengin hayatı züppelik olarak görülürdü, kemal sunal filmleri dönemin yansımasıydı. o dönem fenerbahçe taraftarı fazlaydı. bu nedenle çoğunluk fenerbahçeli diye karakterler de fenerbahçeli olurdu. dizi sektörü o zamana kadar gelişmemişti.
2000'lerden sonra ise yayıncılık sektörlerindeki gelişmeler, yapılan işlerin sosyolojik karşılıkları da düşünülerek üretimler yapılmasını gerektiriyordu. bu nedenle özellikle beşiktaşlılık bir alt kültür öğesi olarak filmlere, dizilere yerleştirildi. yenilsek de ezilsek de sevdamızdan vazgeçmedik düşüncesi pompalandı. bu aynı zamanda halka zengin arasındaki uçurumun iyice arttığı döneme denk gelir , zenginlerin hayatı artık züppelik değil öykünülecek bir hayat olarak görülmeye başlanmıştır. halk bu hayata ulaşamayacağını bildiği için en azından "güzel bir kaybeden" olarak kendini avutmaya teşvik edildi.
ne yazık ki galatasaray kazanan olarak bu sektörde sevilmez. bu sektör, %40'luk kazanan yerine %60'lık kaybeden grubunu elde tutmayı daha karlı sayar. aynı zamanda kazanan böyle bir avuntu aramayacaktır kendine.