• 837
    sars-cov-2, covid-19, korona virüsü adına ne derseniz deyin...
    bu salgın yine ülkemizdeki bazı şeyleri çok net ortaya koydu ve koymaya da devam ediyor.
    nedir bunlar?

    1- devlet olası bir salgın veya biyolojik saldırı afetine karşı hazırlıklı mı?
    2- devlet böyle bir süreç başladığında nasıl bir yönetim sergiliyor.
    3- toplum psikolojik olarak ve kendi imkânlarıyla bu tür bir afete ne kadar hazır?
    4- insanlar yeterince bilinçli mi ve yardımlaşmaya açık mı?

    gelelim gözleme dayalı cevaplara...

    1- salgın başladığı gün, devlet birimlerimizin ekipman anlamında tamamen yetersiz olduğu ortaya çıktı.
    insanlar maske alabilmek için fahiş paralar ödeyip, internetten veya medikal satış yapan firmalardan kendi maskelerini tedarik etmeye çalıştılar.
    dünya genelinde salgın başlayalı bir aydan fazla olmasına, türkiye'de ise resmi ilk vaka bir haftadır olmasına rağmen toplumun 90%'ında hâlâ koruyucu maske yok.
    keza dezenfektan dağıtımı yapılmadı.
    insanlar gene kendi imkanlarıyla eczaneden, marketten vs. kolonya satın alıp, korunmaya çalışıyor.
    kaldı ki, maske ve dezenfektan stokları özel sektörde de çok yetersiz!

    2- ilk başlarda virüs bize gelmedi, süreci çok iyi yönetiyoruz diyen bir devlet mekanizması varken, ilk vakayla birlikte neler oldu gelin bir bakalım!
    okullar, tiyatro, sinema, konser alanı, bar alanları kapatıldı. camilerde cemaatle kılınan namazlar şimdilik durduruldu.
    bu önlemler nispeten erken alındığı için doğru yolda atılmış birer adım olarak görünmekte.
    türkiye'deki ilk vakalar hep yurt dışı kaynaklı idi.
    yani yapılması gereken yurt dışından gelenleri zorunlu bir şekilde virüsün kuluçka süresi boyunca karantinaya alıp, toplumdan izole etmekti.
    peki ne oldu?
    önce avrupa'dan gelen vaka, sonra amerika'dan ve en sonunda da suudi arabistan'dan gelenlerin ilk aşamada serbest bir şekilde insanların arasına karışması engellenmedi.
    bunlar geldikten sonra pek çok kişiyle temas kurdular.
    bilhassa umreden dönenlerin sayısı oldukça fazla ve bu kişilerin hiçbir şey yokmuş gibi, normal bir süreçmiş gibi davrandıklarını sosyal medyada paylaştıkları fotoğraflarda gördük.
    dün yine sosyal medyada paylaşılan k.k.t.c uyruklu bir kadının, karantina otobüsünden polisler eşliğinde araçtan indirildiğini ve ayrıcalık tanındığına şahit olduk.
    böyle bir salgında çok ciddi bir disiplin gerekirken ne yazık ki olaylar bize bundan ne denli uzak olduğumuzu ve ön hazırlığımızın yetersiz oluşunu gösteriyor.

    3- salgın vakası türkiye sınırlarına girdiğinden beri insanların gösterdikleri temel reaksiyonlar şöyle:
    toplumun geneli marketlere gidip olabildiğince erzak stoklamaya başladı.
    ancak, ekipman olarak tıpkı devlet mekanizmasında olduğu gibi vatandaşlar da hazırlıksızdı.
    haliyle bu tür ürünlere yoğun bir rağbet gösterildi ve stoklarda hızlı bir şekilde yenilenme zorunluluğu oluştu.
    toplumun bir kısmı sokağa çıkmama, tamamen korunma psikolojisi gösterirken, bir diğer kısmı "bize bir şey olmaz, devletimiz gereken her şeyi yapar" tarzında bir yaklaşımı dışa vuruyor.

    4- toplumun bir kısmı böyle bir afette neler yapılması gerektiği konusunda gerekli soğukkanlılığa ve bilgiye sahipken, bir kısmı ise bundan çok uzakta manipülasyona ve uydurma enformasyona eğilimi üst düzeyde.
    vaka rakamları şu an için çok fazla olmadığı için, insanlar kendi etraflarında hastaları görmedikleri için nasıl bir dayanışma ortamı oluşacak şimdiden bilemiyoruz.
    ancak, bu ayrışmanın negatif ve pozitif sonuçlar üzerinde doğrudan etkide bulunacağı kesin.
    öte yandan ilk fırsatta maske ve dezenfektan ürünlerine fahiş zamlar yapan, karaborsa oluşturup, stokları saklayan firmaları da gördük.
    sonra da karantinaya girmek istemeyen veya karantinadan kaçan olası virüs taşıyıcılarını...
    bencillikten mi, bilgisizlikten mı, yoksa her iki sebepten mı kararı size bırakıyorum...

    bu afet ilk değil ve son da olmayacak.
    güzel türkiye daha tedbirli ve güçlü olmak zorunda.
App Store'dan indirin Google Play'den alın