1297
arada güzel yazilarda çikan yer.
--- alıntı ---
mesut bakkal’ın kitap satma stratejisiyle galatasaray’a bok atması üzerine heyecanlanan bjk’li ve fb’li ergenler için bir kaç hatırlatma yapmak farz oldu.
öncelikle fetöcü eski bjk’li yönetici ihsan kalkavan’dan gelsin:
https://www.internethaber.com/…tter_impression=true
çocuklar bilmez, eskiden teşvik primi 4 büyüklerin sıklıkla başvurduğu bir yöntemdi ve suç sayılmazdı. hatta gelirsiz anadolu takımları için çok ciddi bir ekmek kapısıydı. çoğu eski futbolcu tv karşısında defalarca kez anlatır nasıl teşvik yediklerini, erman toroğlu en ünlüleridir bunların. benim de çok yakın bir ağabeyim, toroğlu’nun mersin idman yurdundan takım arkadaşı, (ismi bende saklı) bana anlatmıştı nasıl teşvikler aldığını.
gel zaman, git zaman futbolda gelirler arttı, anadolu kulüpleri 4 büyüklere kafa tutmaya başladı, teşvik de artık suç ilan edildi. peki teşvik bitti mi?
(bkz: fenerbahcenin ersun yanala tesvik primi vermesi)fenerin yakın zamanda kovduğu efsanesi, kendi elleriyle dağıtmıştır fenerden gelen teşviği, fener’in galatasaray’dan şampiyonluğu aldığı 2001 senesinde. ama yıllar sonra şikeden ceza yiyecek fener, o zaman ceza almamayı başardı türkiye sınırları içinde.
ama beni en çok üzense 85-86’da, beşiktaşlı semra özal’ın şimdilerin damadından çok daha kudretli olduğu zamanlarda, beşiktaş’ın galatasaray’dan çaldığı şampiyonluktur. şu sıralar ahlak timsali diye gösterilen beşiktaşlı ali gültiken, o yılların arif erdem’idir ve çok güzel atar kendini yere. o sene galatasaray ligi namağlup bitirir ama beşiktaş her sıkıştığında uyduruk penaltılar kazanarak şampiyon olur. hey gidi hey. 32. hafta gençlerbirliği maçında 1-0 mağlupken ve şampiyonluğu verecekken imdada hakem yetişir ve iki uyduruk penaltı, bir kırmızı kartla beşiktaşa şampiyonluğu getirir. beşiktaş şerefli bir birincilik kazanır.
https://www.dailymotion.com/video/x4zgxmf
hele fenere hiç gelmeyelim. geçen sene evinde galatasaray’la çok net hakem hatalarıyla beraberliği kurtaran ve maç sonu da “belki de galatasaray’ı şampiyonluktan ettik” diyerek sırıtan efsane teknik direktörleri, aslında geçmişe bir referans çakmaktadır. 1951’de, fenerbahçe, galatasaray’ı şampiyonluktan edebilmek için şampiyonun belli olacağı son maç olan beşiktaş maçına lisanssız 2 oyuncuyla çıkar ve hükmen mağlup olur. bir çok fenerbahçeli bu tavırdan utanç duyar ve evet, fener galatasaray’ı gerçekten de şampiyonluktan eder.
http://www.karadenizdesonnokta.com.tr/…-h22722.html
şikeden avrupa’dan kovulmuş bu iki kulübün geçmişlerinde daha o kadar çok yüz kızartıcı örnekleri vardır ki... ama tıpkı şu anda olduğu gibi “şerefli ikincilik”, “duruş”, “tanımlanamaz başka büyüklük” benzeri laflarla kendilerini aklar, hep ağlarlar, hep algı yaparlar ve hep mağduru oynayarak galatasaray’a saldırırlar
ağızlara pelesenk olmuş bir meşhur 8-0’ları vardır. hayır liverpool’dan yedikleri 8 golden bahsetmiyorum, galatasaray’ın ankaragücünü son maçta 8 golle ezip geçmesinden bahsediyorum. şike iması vardır o maçla ilgili. olmuş mudur olmamış mıdır bilemeyiz, elde beşiktaşın ve fenerin ceza aldığı gibi ses kayıtları ve deliller yok, sadece 8 gol oldu diye iddialar var. (liverpool’un 8’i degil la) eldeki datalar nelerdir peki?
- iş averaja kalmıştır, iki takım da kazandığı takdirde. galatasaray +2 öndedir. yani gs 1-0 yense beşiktaş’ın son maçını 3 farkla alması gerekir.
- zalad şike yaptı denir hep. o maçta defansta fanatik beşiktaşlı sinan engin de oynar hatta ankaragücünde yanlış hatırlamıyorsam. o da mı şike yapmıştır acaba?
- ankaragücünün maçta bir iddiası yoktur ve 100% eminim ki teşvik primi de almışlardır. aynı ankaragücü, ligde kalma savaşı verirken beşiktaştan 6 gol, fenerden 4 gol yemiştir. ama galatasaray’ın 8 golü nedense şaibelidir.
- tugaylı, hakan şükürlü, arifli o galatasaray, o yılların en güçlü takımı manchester united’a da hem de deplasmanda 3 gol atacak ve 8 takımlı şampiyonlar ligine kalacak galatasaray’dır. şampiyon beşiktaş olsa ve turları atlayabilse, manchester’dan kaç yerdi acaba?
- beşiktaş’ın maç sonucuyla birlikte, galatasaray o maçı 1-0 da alsa yine şampiyon olacaktır.
bu kadar bilgi verip bırakıyorum çünkü şike yapıp yapmadıklarını ben bilemem. sen de bilemezsin. ama galatasaray’ın vakti zamanında teşvikler verdiğinden emin olsam dahi ben bu maçta şike yaptığına inanmıyorum.
entry’i geçen sezonla bitireyim. 18-19 sezonunda galatasaray bir çok maçta hakem hatalarıyla seri puanlar kaybeder. nihayet hiç hakem konuşmayan mustafa cengiz çıkıp bir konuşma yapmak ister. önce yayıncı kuruluş görüntü vermez. ardından ali koç, yancısı orman ve gümüşdağ’la beraber, arkasına aldığı üç beş anadolu kulübü başkanıyla çıkıp kulüpler birliği adına galatasaray’a yönelik açıklama yayınlatır. bugünlerde söylediğinin aksine “hakemler de hata yapar” der. ah ali koç ah. terim pes etmez ve “8 de kapanır 18 de” der. nihayet, ligin sonlarında bir rize deplasman galibiyeti alır galatasaray. çok acı bir maçtır o maç, bana okan buruk’un ayağının kırıldığı trabzon maçını hatırlatır. gs 2-1 mağluptur ve maç bitmek üzeredir, haliyle herkes de çok mutlu. hakem saçma sapan kararlar verir maç boyu. galatasaray moralmen çökmüştür, takımın en sevilen oyuncusunun kaval kemiği bir kaç yerinden kırılmıştır. 90’da onyekuru’nun ayak bileğine gelen darbeye varla gelen net bir penaltıyla galatasaray beraberliği yakalar. hemen ardından bir yan ortayla da - diagnenin sezon boyu yaptığı tek yararlı şey olan- kafa golüyle galibiyeti alır. ali koç, fener’in de yanlış hatırlamıyorsam aynı saatte biten maçından çıkıp mikrofonlara konuşur. hala hatırlıyorum ve utanç duyuyorum onun adına. “türk futbolu için kara bir gün” der izlemediği bir maçı kastederek. ben de bravo derim, maçtan daha önemli şeyler var, milli futbolcu emre için üzgün olduğunu söyleyecek, bravo. ama ali koç rize maçının hakemi diye başlar, öyle de bitirir. derken rize başkanı çıkıp silahı olsa hakemi vuracağını söyler. ve bu amk futbol ortamında normal karşılanır bu tepki, bu terorist cahil herif, ceza dahi almaz. burda bahsetmek istediğim şey algıdır dostlar. bu hafta (19-20 sezonu) galatasaray sivas’ta o penaltının çok daha hafifiyle, hem de var tarafından verilen gri bir penaltıyla 2 puan, çok büyük ihtimalle de şampiyonluğu bıraktı. ne teknik adam, ne başkan çıkıp hakem konuştu veya ağladı. önlerindeki maçlara yoğunlaştılar. galatasaray şampiyon olur olmaz, ama işte o adını koyamadığınız büyüklük var ya fenerli dostlar, bence gerçek büyüklük budur. futbolda kazanmak da var, kaybetmek de. ama onur, şeref öyle bir şey değildir. ya vardır, ya da yoktur
--- alıntı ---
--- alıntı ---
mesut bakkal’ın kitap satma stratejisiyle galatasaray’a bok atması üzerine heyecanlanan bjk’li ve fb’li ergenler için bir kaç hatırlatma yapmak farz oldu.
öncelikle fetöcü eski bjk’li yönetici ihsan kalkavan’dan gelsin:
https://www.internethaber.com/…tter_impression=true
çocuklar bilmez, eskiden teşvik primi 4 büyüklerin sıklıkla başvurduğu bir yöntemdi ve suç sayılmazdı. hatta gelirsiz anadolu takımları için çok ciddi bir ekmek kapısıydı. çoğu eski futbolcu tv karşısında defalarca kez anlatır nasıl teşvik yediklerini, erman toroğlu en ünlüleridir bunların. benim de çok yakın bir ağabeyim, toroğlu’nun mersin idman yurdundan takım arkadaşı, (ismi bende saklı) bana anlatmıştı nasıl teşvikler aldığını.
gel zaman, git zaman futbolda gelirler arttı, anadolu kulüpleri 4 büyüklere kafa tutmaya başladı, teşvik de artık suç ilan edildi. peki teşvik bitti mi?
(bkz: fenerbahcenin ersun yanala tesvik primi vermesi)fenerin yakın zamanda kovduğu efsanesi, kendi elleriyle dağıtmıştır fenerden gelen teşviği, fener’in galatasaray’dan şampiyonluğu aldığı 2001 senesinde. ama yıllar sonra şikeden ceza yiyecek fener, o zaman ceza almamayı başardı türkiye sınırları içinde.
ama beni en çok üzense 85-86’da, beşiktaşlı semra özal’ın şimdilerin damadından çok daha kudretli olduğu zamanlarda, beşiktaş’ın galatasaray’dan çaldığı şampiyonluktur. şu sıralar ahlak timsali diye gösterilen beşiktaşlı ali gültiken, o yılların arif erdem’idir ve çok güzel atar kendini yere. o sene galatasaray ligi namağlup bitirir ama beşiktaş her sıkıştığında uyduruk penaltılar kazanarak şampiyon olur. hey gidi hey. 32. hafta gençlerbirliği maçında 1-0 mağlupken ve şampiyonluğu verecekken imdada hakem yetişir ve iki uyduruk penaltı, bir kırmızı kartla beşiktaşa şampiyonluğu getirir. beşiktaş şerefli bir birincilik kazanır.
https://www.dailymotion.com/video/x4zgxmf
hele fenere hiç gelmeyelim. geçen sene evinde galatasaray’la çok net hakem hatalarıyla beraberliği kurtaran ve maç sonu da “belki de galatasaray’ı şampiyonluktan ettik” diyerek sırıtan efsane teknik direktörleri, aslında geçmişe bir referans çakmaktadır. 1951’de, fenerbahçe, galatasaray’ı şampiyonluktan edebilmek için şampiyonun belli olacağı son maç olan beşiktaş maçına lisanssız 2 oyuncuyla çıkar ve hükmen mağlup olur. bir çok fenerbahçeli bu tavırdan utanç duyar ve evet, fener galatasaray’ı gerçekten de şampiyonluktan eder.
http://www.karadenizdesonnokta.com.tr/…-h22722.html
şikeden avrupa’dan kovulmuş bu iki kulübün geçmişlerinde daha o kadar çok yüz kızartıcı örnekleri vardır ki... ama tıpkı şu anda olduğu gibi “şerefli ikincilik”, “duruş”, “tanımlanamaz başka büyüklük” benzeri laflarla kendilerini aklar, hep ağlarlar, hep algı yaparlar ve hep mağduru oynayarak galatasaray’a saldırırlar
ağızlara pelesenk olmuş bir meşhur 8-0’ları vardır. hayır liverpool’dan yedikleri 8 golden bahsetmiyorum, galatasaray’ın ankaragücünü son maçta 8 golle ezip geçmesinden bahsediyorum. şike iması vardır o maçla ilgili. olmuş mudur olmamış mıdır bilemeyiz, elde beşiktaşın ve fenerin ceza aldığı gibi ses kayıtları ve deliller yok, sadece 8 gol oldu diye iddialar var. (liverpool’un 8’i degil la) eldeki datalar nelerdir peki?
- iş averaja kalmıştır, iki takım da kazandığı takdirde. galatasaray +2 öndedir. yani gs 1-0 yense beşiktaş’ın son maçını 3 farkla alması gerekir.
- zalad şike yaptı denir hep. o maçta defansta fanatik beşiktaşlı sinan engin de oynar hatta ankaragücünde yanlış hatırlamıyorsam. o da mı şike yapmıştır acaba?
- ankaragücünün maçta bir iddiası yoktur ve 100% eminim ki teşvik primi de almışlardır. aynı ankaragücü, ligde kalma savaşı verirken beşiktaştan 6 gol, fenerden 4 gol yemiştir. ama galatasaray’ın 8 golü nedense şaibelidir.
- tugaylı, hakan şükürlü, arifli o galatasaray, o yılların en güçlü takımı manchester united’a da hem de deplasmanda 3 gol atacak ve 8 takımlı şampiyonlar ligine kalacak galatasaray’dır. şampiyon beşiktaş olsa ve turları atlayabilse, manchester’dan kaç yerdi acaba?
- beşiktaş’ın maç sonucuyla birlikte, galatasaray o maçı 1-0 da alsa yine şampiyon olacaktır.
bu kadar bilgi verip bırakıyorum çünkü şike yapıp yapmadıklarını ben bilemem. sen de bilemezsin. ama galatasaray’ın vakti zamanında teşvikler verdiğinden emin olsam dahi ben bu maçta şike yaptığına inanmıyorum.
entry’i geçen sezonla bitireyim. 18-19 sezonunda galatasaray bir çok maçta hakem hatalarıyla seri puanlar kaybeder. nihayet hiç hakem konuşmayan mustafa cengiz çıkıp bir konuşma yapmak ister. önce yayıncı kuruluş görüntü vermez. ardından ali koç, yancısı orman ve gümüşdağ’la beraber, arkasına aldığı üç beş anadolu kulübü başkanıyla çıkıp kulüpler birliği adına galatasaray’a yönelik açıklama yayınlatır. bugünlerde söylediğinin aksine “hakemler de hata yapar” der. ah ali koç ah. terim pes etmez ve “8 de kapanır 18 de” der. nihayet, ligin sonlarında bir rize deplasman galibiyeti alır galatasaray. çok acı bir maçtır o maç, bana okan buruk’un ayağının kırıldığı trabzon maçını hatırlatır. gs 2-1 mağluptur ve maç bitmek üzeredir, haliyle herkes de çok mutlu. hakem saçma sapan kararlar verir maç boyu. galatasaray moralmen çökmüştür, takımın en sevilen oyuncusunun kaval kemiği bir kaç yerinden kırılmıştır. 90’da onyekuru’nun ayak bileğine gelen darbeye varla gelen net bir penaltıyla galatasaray beraberliği yakalar. hemen ardından bir yan ortayla da - diagnenin sezon boyu yaptığı tek yararlı şey olan- kafa golüyle galibiyeti alır. ali koç, fener’in de yanlış hatırlamıyorsam aynı saatte biten maçından çıkıp mikrofonlara konuşur. hala hatırlıyorum ve utanç duyuyorum onun adına. “türk futbolu için kara bir gün” der izlemediği bir maçı kastederek. ben de bravo derim, maçtan daha önemli şeyler var, milli futbolcu emre için üzgün olduğunu söyleyecek, bravo. ama ali koç rize maçının hakemi diye başlar, öyle de bitirir. derken rize başkanı çıkıp silahı olsa hakemi vuracağını söyler. ve bu amk futbol ortamında normal karşılanır bu tepki, bu terorist cahil herif, ceza dahi almaz. burda bahsetmek istediğim şey algıdır dostlar. bu hafta (19-20 sezonu) galatasaray sivas’ta o penaltının çok daha hafifiyle, hem de var tarafından verilen gri bir penaltıyla 2 puan, çok büyük ihtimalle de şampiyonluğu bıraktı. ne teknik adam, ne başkan çıkıp hakem konuştu veya ağladı. önlerindeki maçlara yoğunlaştılar. galatasaray şampiyon olur olmaz, ama işte o adını koyamadığınız büyüklük var ya fenerli dostlar, bence gerçek büyüklük budur. futbolda kazanmak da var, kaybetmek de. ama onur, şeref öyle bir şey değildir. ya vardır, ya da yoktur
--- alıntı ---