302
saygıyı fazlasıyla hak eden bir teknik direktör. oynatmak istediği oyuna yönelik transferleri ve kadro mühendisliği açısından en iyi menajerlerden birisi. futbol sonucu olan bir defans-ofans oyunuysa ve ofansla sonuç alınabiliyorsa gayet defans odaklı oyunlarla da alınabilir. üstelik mantıklı düşünülecek olursa kaleci rolünün defans oyununda avantaj sağlayan bir rol olması, psikolojik baskının gittikçe ofans yapan takımın aleyhine işlemesi açısından süre handikabı ve defans oyununun daha az maliyet gerektireceği hesaba katılacak olursa top class olmayan ama o noktanın takipçisi olan takımlar için çok daha cazip olabilir. kaleci faktöründen bahsedilmiş. bugün sonuç liverpool lehine olsa kimse salah-morata kıyası odağında bir tartışma yapmayacaktı. doğal olarak defansif bir futbol oynatan takımın ileri uç oyuncuları değil hedefi “savunacak” özel oyuncuları olmalı. bana göre de jan oblak şu an dünyanın aktif en iyi kale savunucusudur, kaleci demeye dilim varmıyor kendisine (ibrahim altınsay gibi hissediyor.).
velhasıl ben bu oyunu galatasarayımızda görmek ister miyim? üçüncü maçın sonunda florya’da açlık grevine başlarım. ha tabi ki şu da düşünülebilir. diego simeone gibi bir adam gelip camiayı atletico’da yaptığı gibi sistemli bir oyunla uluslararası başarılara ve sürekliliğe alıştırırsa o zaman bu adamın dövmesini sırtıma yaptırırım. çok değil atletico ile yaptığı kadar olmasın, her sene kendimizi gruptan çıkarken arada bir çeyrek final yaparken görelim oynattığı oyun baştacı olur. bu takım tam 10 sene önce atletico madrid’i elinden kaçırmamış mıydı? bugünkü kadar büyük bir uçurum var mıydı iki kulüp arasında? sırf bunları düşündükçe ve ekibine böyle istikrarlı bir süreç içerisinde yaşattığı başarıları gördükçe saygım katlanarak artıyor.
velhasıl ben bu oyunu galatasarayımızda görmek ister miyim? üçüncü maçın sonunda florya’da açlık grevine başlarım. ha tabi ki şu da düşünülebilir. diego simeone gibi bir adam gelip camiayı atletico’da yaptığı gibi sistemli bir oyunla uluslararası başarılara ve sürekliliğe alıştırırsa o zaman bu adamın dövmesini sırtıma yaptırırım. çok değil atletico ile yaptığı kadar olmasın, her sene kendimizi gruptan çıkarken arada bir çeyrek final yaparken görelim oynattığı oyun baştacı olur. bu takım tam 10 sene önce atletico madrid’i elinden kaçırmamış mıydı? bugünkü kadar büyük bir uçurum var mıydı iki kulüp arasında? sırf bunları düşündükçe ve ekibine böyle istikrarlı bir süreç içerisinde yaşattığı başarıları gördükçe saygım katlanarak artıyor.