23
şahsi nazarımda gerçek huzurun adresi olan branş. entrynin yazıldığı dakikalarda ortalama bir lig maçı biteli 1 saat ya oldu ya olmadı. maç oynandı bitti, istatistik kağıtları incelendi. takımdan iletişim halinde olunan sporcular/staff tebrik edildi. takım duşunu aldı, otobüsüne bindi, dürümleri bükmeye başladı. havaalanı yolundalardır hatta...
hepsi bu...
yok efendim o yönetici çıkmış şunu demiş, kulüp başkanı şuna ateş püskürmüş, bilmem hangi yorumcu çıkmış bunu demiş gibi dertlerin hiçbiri yok. maçtan bir hafta önce başlayan hoca kimi oynatacak, diziliş ne olacak gibi sıkıntılar yok. zaten belli başlı mevkilerde alternatifsiz bir kadro ve herkesin hangi dakikalarda bile gireceği neredeyse belli. 4-5 gün önceden başlayan hakem kim olacak kavgası yok. şu hakem geçen maçtan 7 hafta önceki maçta falanca pozisyonda eyyam yapmıştı muhasebeleri yok...
arada bir kalkar maça gidersin malzemecisinden menejerine herkes hoşgeldin der. samimi oldukların manyak mısın bu maça geldin diye takılır. bir yandan da gerçekler acıdır aslında ama o bile ayrı bir keyiftir. beş dakika kala girersin beş dakika sonra çıkarsın, olan biten de gözünün önündedir...
en güzeli fuzuli kimse konuşmaz, kimseyle yüz göz olunmaz. senin moral durumuna bakmadan "nasıl geçirdiler olüüm" muhabbetine girme mükellefiyetin yoktur. üzülürsen bile kendinle baş başadır. sevindiğinde de zaten sevindirenler neredeyse hattın öbür ucundadır...
velhasıl çiçek gibi branştır aslında...
kitlelerin afyonu olan futboldan ziyade hastalıklı(!) bireylerin afyonudur belki de...
hepsi bu...
yok efendim o yönetici çıkmış şunu demiş, kulüp başkanı şuna ateş püskürmüş, bilmem hangi yorumcu çıkmış bunu demiş gibi dertlerin hiçbiri yok. maçtan bir hafta önce başlayan hoca kimi oynatacak, diziliş ne olacak gibi sıkıntılar yok. zaten belli başlı mevkilerde alternatifsiz bir kadro ve herkesin hangi dakikalarda bile gireceği neredeyse belli. 4-5 gün önceden başlayan hakem kim olacak kavgası yok. şu hakem geçen maçtan 7 hafta önceki maçta falanca pozisyonda eyyam yapmıştı muhasebeleri yok...
arada bir kalkar maça gidersin malzemecisinden menejerine herkes hoşgeldin der. samimi oldukların manyak mısın bu maça geldin diye takılır. bir yandan da gerçekler acıdır aslında ama o bile ayrı bir keyiftir. beş dakika kala girersin beş dakika sonra çıkarsın, olan biten de gözünün önündedir...
en güzeli fuzuli kimse konuşmaz, kimseyle yüz göz olunmaz. senin moral durumuna bakmadan "nasıl geçirdiler olüüm" muhabbetine girme mükellefiyetin yoktur. üzülürsen bile kendinle baş başadır. sevindiğinde de zaten sevindirenler neredeyse hattın öbür ucundadır...
velhasıl çiçek gibi branştır aslında...
kitlelerin afyonu olan futboldan ziyade hastalıklı(!) bireylerin afyonudur belki de...