398
kulüp futbolcunun kadro dışı kalmasını detaylı açıklayarak şeffaflık ilkesini yerine getirmiştir. öbür türlü ne oldu acaba dedikoduları dolaşacaktı. 3 yıl yatılı gibi tabirler biraz fazla detay olmuş ama çok da üzerinde durulmaması gereken bir durum. bi nevi diğer altyapıdakilere de gözdağı var tabii.
nedense bu altyapı oyuncuları çok sorun çıkarmaya başladılar. 17 yaşında ülke genelini düşünürsek hatırı sayılır paralar kazanma şansları oluyor ve ilk iş pazarlığa tutuşuyorlar. sanki alayı messi. 17 yaş çok küçük. eminim ailesi, menajerleri bu çocukları yönlendiriyordur. o yüzden çok kızmamak lazım mustafa'ya. kendilerinin ise unutmamaları lazım, kendi kaderlerini her ne olursa olsun kendileri çiziyor. örnek: ozan kabak.
bu gibi örneklerden ders çıkarmalılar. kimse size forma vermeyecek gençler, siz .ıkıp çatır çatır bu forma benim diyeceksiniz. o yaşta babanız/menajeriniz gelip şöyle yapıcan böyle yapıcan derse ne kadar fikrinizi savunabilirsiniz bilemiyorum. bu insanların genel olarak seviyeleri belli.
aklıma arda turan örneği verenler geliyor. bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. zamanında suat kaya'nın lig tv'de bir röportajını dinlemiştim. arda, manisa'ya yollanırken alt yapıda görevli mi ne. o zamanları anlatıyordu. canlı dinledim. dedi ki "arda haberi aldığında kafası önüne düştü. gitmek istemiyorum, futbolu bırakıcam dedi. çok bozulmuştu." daha sonra arda, atletico'ya transfer olduğu dönemde de babasının gazete röportajı vardı, fotoğrafıyla. diyordu ki: "arda futbolu bırakıcam dedi, ben de oğlum bu tek şansın, bi daha bu paraları nasıl kazanabilirsin dedim, ikna ettim." ben bu para mevzusuna soğuk bakıyorum. ama bu insanlara da bişi diyemem. özetle demek istediğim şu, olaylar görünenden ya da aklımızda canlandırdığımızdan bambaşka gelişmiş olabiiliyor. bugün arda'nın bilinen hikayesi şöyle: "manisa'ya gönderildi. ama hiçbi zaman yılmadı. azmetti. sonunda galatasaray'a döndü" falan filan.
nedense bu altyapı oyuncuları çok sorun çıkarmaya başladılar. 17 yaşında ülke genelini düşünürsek hatırı sayılır paralar kazanma şansları oluyor ve ilk iş pazarlığa tutuşuyorlar. sanki alayı messi. 17 yaş çok küçük. eminim ailesi, menajerleri bu çocukları yönlendiriyordur. o yüzden çok kızmamak lazım mustafa'ya. kendilerinin ise unutmamaları lazım, kendi kaderlerini her ne olursa olsun kendileri çiziyor. örnek: ozan kabak.
bu gibi örneklerden ders çıkarmalılar. kimse size forma vermeyecek gençler, siz .ıkıp çatır çatır bu forma benim diyeceksiniz. o yaşta babanız/menajeriniz gelip şöyle yapıcan böyle yapıcan derse ne kadar fikrinizi savunabilirsiniz bilemiyorum. bu insanların genel olarak seviyeleri belli.
aklıma arda turan örneği verenler geliyor. bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. zamanında suat kaya'nın lig tv'de bir röportajını dinlemiştim. arda, manisa'ya yollanırken alt yapıda görevli mi ne. o zamanları anlatıyordu. canlı dinledim. dedi ki "arda haberi aldığında kafası önüne düştü. gitmek istemiyorum, futbolu bırakıcam dedi. çok bozulmuştu." daha sonra arda, atletico'ya transfer olduğu dönemde de babasının gazete röportajı vardı, fotoğrafıyla. diyordu ki: "arda futbolu bırakıcam dedi, ben de oğlum bu tek şansın, bi daha bu paraları nasıl kazanabilirsin dedim, ikna ettim." ben bu para mevzusuna soğuk bakıyorum. ama bu insanlara da bişi diyemem. özetle demek istediğim şu, olaylar görünenden ya da aklımızda canlandırdığımızdan bambaşka gelişmiş olabiiliyor. bugün arda'nın bilinen hikayesi şöyle: "manisa'ya gönderildi. ama hiçbi zaman yılmadı. azmetti. sonunda galatasaray'a döndü" falan filan.