67
1 şubat 2020 trabzonspor fenerbahçe maçında kazanmasına rağmen başarısız olmuş hocadır. fakat şunu da söylemek lazım, çok cesur kararlar verdi.
baklava 4-4-2 tercihiyle başlarsak:
fenerbahçe'nin bazı organizasyonlarının zayıf olduğundan herkes bahsediyor zaten. bu zayıf olan organizasyonlardan biri de savunmadan çıkış organizasyonları. sezon başından beri fenerbahçe savunmadan çıkışlarda fazlaca pas hatası yaptı. bana kalırsa hüseyin çimşir de hem fenerbahçe'nin bu zaafını hem de iç sahada oynamanın avantajını kullanmak istedi. fenerbahçe'nin savunmadan çıkışlarda en fazla fark yaratan ismi gustavo (emre oynamadığında tabii). baklava 4-4-2, 3-4-1-2 ve sahte forvetli 4-3-3 gibi en uçta 2 oyuncunun onların arkasında da 1 oyuncunun konumlandığı sistemler pres amaçlı olarak şu an çok fazla kullanılmakta. hüseyin çimşir de ekuban-sörloth hattıyla savunmaya pres yapıp, yusuf sarı ile gustavo'yu kontrol etmek istedi. ama işler istenildiği gibi gitmedi. çünkü rakibi en ön hatta 2 kişiyle karşılayan bütün sistemler, çok iyi kaymalar yapmaya mecburdur. trabzonspor'un önde pres yapan hattının arkasında kalan oyuncular n'diaye, sosa ve mikel'di. sosa ve mikel'in sadece bir tanesinin olduğu bir orta saha hattının bile bu kaymalarda zorlanacağı ortadayken, ikisiyle birden bu kaymaları yapmaları imkansızdı. zaten fenerbahçe de bu seviyelerde kolay kolay bulamayacağı boşluklar buldu. hani bunlar öyle boşluklardı ki fenerbahçe bile bu boşluklar ile ne yapacağını şaşırdı. * trabzonspor sezonun geri kalanında pres yapabilen bir takım olmak istiyorsa bile bu oyuncu grubuyla agresif pres yapması çok zor.
4-3-3'e dönüş:
baklava 4-4-2'nin patlamasıyla trabzonspor alışık olduğu sistem olan 4-3-3'e (4-5-1 veya 4-1-4-1 de diyebiliriz) ve alan savunmasına geri döndü. verilen boşluklar azalsa da, devre arası transfer döneminde alınması gereken bir 6 numara alınmadığı için, büyük boşluklar verilmeye devam edildi. mikel-sosa ikilisi, alan savunması için bile fazla yavaş bir ikili. bu ikilinin yanında ise pozisyon alarak oynamaktan çok uzak olan n'diaye olunca, jailson orta saha hattının içine dribling yapınca bile açık verdiler. o kadar açık verdiler ki novak ve pereira zaman zaman onların verdiği açıkları kapatmaya çalıştı. orta saha hattı ilk yarının sonlarına doğru bir ara, akan oyunda adam adama markaj yapıyordu. 2020 yılında buna denk gelinebilecek fazla maç yok. futbolda nostalji meraklıları mutlaka bu maçın ilk yarısının son 10 dakikasını izlemeli. *
guilherme-yusuf sarı değişikliği:
ikinci yarı ilginç bir değişiklikle başladı. ilginç olan tarafı çıkan oyuncu değildi. çıkan oyuncu yusuf sarı ilk yarıda kötü oynadı. çıkmasını birçok kişi bekliyordu zaten. fakat giren oyuncunun guilherme olması şaşırttı.
prensip olarak yapılan bir işin amacını anlamadığımda o işi eleştirmemeye çalışırım. benim için herhangi bir işin analizi, o işin yapılış amacından başlar, eleştiri ise analizden sonra. guilherme'nin niye girdiğini anlamadığım için "kötü değişiklikti." diye kestirip atamayacağım. fakat sadece sonuç itibariyle iyi sonuçlar vermemiş gibi göründüğünü söyleyebilirim. belki hüseyin çimşir amacına ulaşmıştır, bunu bilemem. ben sadece yeni katıldığı takımda çevresiyle henüz uyum sağlayamamış, dinamiklik olarak çıkan oyuncudan daha az dinamik bir oyuncu gördüm.
yine sturridge değişikliği için de aynı şeyleri söyleyebilirim. sebebini anlamadım.o yüzden beklenilen sonuç alındı mı bilemem.
o kadar yazdım yazdım son olarak içimde yara olan bir oyuncuya da değinerek bitireyim. benim için abdulkadir parmak, stil olarak, en "özel" türk futbolculardan biri. onun mevkisinde ondan iyi fazlaca oyuncu vardır. fakat onun stilinde hiç yok.
cezalı değildi, transfermarkt'a göre bir sakatlığı da yok. yusuf sarı'nın ofansif orta saha olarak başladığı yerde, mikel'in oynadığı yerde, doğan erdoğan'ın oyuna girdiği yerde bu adam neden oynamadı acaba? devre arası stuttgart'ın istediği söyleniyordu. eğer oynamayacaksa neden satılmadı? bu soruların umarım mantıklı bir cevabı vardır. umarım trabzonspor, ünal karaman'a yaptığı gibi, kendi çocuklarına ihanet etmiyordur.
baklava 4-4-2 tercihiyle başlarsak:
fenerbahçe'nin bazı organizasyonlarının zayıf olduğundan herkes bahsediyor zaten. bu zayıf olan organizasyonlardan biri de savunmadan çıkış organizasyonları. sezon başından beri fenerbahçe savunmadan çıkışlarda fazlaca pas hatası yaptı. bana kalırsa hüseyin çimşir de hem fenerbahçe'nin bu zaafını hem de iç sahada oynamanın avantajını kullanmak istedi. fenerbahçe'nin savunmadan çıkışlarda en fazla fark yaratan ismi gustavo (emre oynamadığında tabii). baklava 4-4-2, 3-4-1-2 ve sahte forvetli 4-3-3 gibi en uçta 2 oyuncunun onların arkasında da 1 oyuncunun konumlandığı sistemler pres amaçlı olarak şu an çok fazla kullanılmakta. hüseyin çimşir de ekuban-sörloth hattıyla savunmaya pres yapıp, yusuf sarı ile gustavo'yu kontrol etmek istedi. ama işler istenildiği gibi gitmedi. çünkü rakibi en ön hatta 2 kişiyle karşılayan bütün sistemler, çok iyi kaymalar yapmaya mecburdur. trabzonspor'un önde pres yapan hattının arkasında kalan oyuncular n'diaye, sosa ve mikel'di. sosa ve mikel'in sadece bir tanesinin olduğu bir orta saha hattının bile bu kaymalarda zorlanacağı ortadayken, ikisiyle birden bu kaymaları yapmaları imkansızdı. zaten fenerbahçe de bu seviyelerde kolay kolay bulamayacağı boşluklar buldu. hani bunlar öyle boşluklardı ki fenerbahçe bile bu boşluklar ile ne yapacağını şaşırdı. * trabzonspor sezonun geri kalanında pres yapabilen bir takım olmak istiyorsa bile bu oyuncu grubuyla agresif pres yapması çok zor.
4-3-3'e dönüş:
baklava 4-4-2'nin patlamasıyla trabzonspor alışık olduğu sistem olan 4-3-3'e (4-5-1 veya 4-1-4-1 de diyebiliriz) ve alan savunmasına geri döndü. verilen boşluklar azalsa da, devre arası transfer döneminde alınması gereken bir 6 numara alınmadığı için, büyük boşluklar verilmeye devam edildi. mikel-sosa ikilisi, alan savunması için bile fazla yavaş bir ikili. bu ikilinin yanında ise pozisyon alarak oynamaktan çok uzak olan n'diaye olunca, jailson orta saha hattının içine dribling yapınca bile açık verdiler. o kadar açık verdiler ki novak ve pereira zaman zaman onların verdiği açıkları kapatmaya çalıştı. orta saha hattı ilk yarının sonlarına doğru bir ara, akan oyunda adam adama markaj yapıyordu. 2020 yılında buna denk gelinebilecek fazla maç yok. futbolda nostalji meraklıları mutlaka bu maçın ilk yarısının son 10 dakikasını izlemeli. *
guilherme-yusuf sarı değişikliği:
ikinci yarı ilginç bir değişiklikle başladı. ilginç olan tarafı çıkan oyuncu değildi. çıkan oyuncu yusuf sarı ilk yarıda kötü oynadı. çıkmasını birçok kişi bekliyordu zaten. fakat giren oyuncunun guilherme olması şaşırttı.
prensip olarak yapılan bir işin amacını anlamadığımda o işi eleştirmemeye çalışırım. benim için herhangi bir işin analizi, o işin yapılış amacından başlar, eleştiri ise analizden sonra. guilherme'nin niye girdiğini anlamadığım için "kötü değişiklikti." diye kestirip atamayacağım. fakat sadece sonuç itibariyle iyi sonuçlar vermemiş gibi göründüğünü söyleyebilirim. belki hüseyin çimşir amacına ulaşmıştır, bunu bilemem. ben sadece yeni katıldığı takımda çevresiyle henüz uyum sağlayamamış, dinamiklik olarak çıkan oyuncudan daha az dinamik bir oyuncu gördüm.
yine sturridge değişikliği için de aynı şeyleri söyleyebilirim. sebebini anlamadım.o yüzden beklenilen sonuç alındı mı bilemem.
o kadar yazdım yazdım son olarak içimde yara olan bir oyuncuya da değinerek bitireyim. benim için abdulkadir parmak, stil olarak, en "özel" türk futbolculardan biri. onun mevkisinde ondan iyi fazlaca oyuncu vardır. fakat onun stilinde hiç yok.
cezalı değildi, transfermarkt'a göre bir sakatlığı da yok. yusuf sarı'nın ofansif orta saha olarak başladığı yerde, mikel'in oynadığı yerde, doğan erdoğan'ın oyuna girdiği yerde bu adam neden oynamadı acaba? devre arası stuttgart'ın istediği söyleniyordu. eğer oynamayacaksa neden satılmadı? bu soruların umarım mantıklı bir cevabı vardır. umarım trabzonspor, ünal karaman'a yaptığı gibi, kendi çocuklarına ihanet etmiyordur.