7
istanbul dan resmen akın akın gittiğimiz, çanakkale geçilmez sözünün orası geçilmesin diye tüm son sınıflarının şehit olduğu lisenin kurduğu takım için geçerli olmadığı deplasmandır. istanbul dan gelen gs kitlesi için şunu söyleyeyim, tribünde o yıllarda bile en eskilerinden, en belalılarından, ara vermiş olanlarından tutun da, gs yüksek sosyetesine kadar tüm seviyelerden inanılmaz bir mozaiğin olduğu katılım vardı.
tribün dağılımı çok entersandı, stadı tam ortadan ikiyi bölmek yerine, maraton(karşı kapalı olmayan tribün) ikiye bölünmüş, maratonun gs tarafının gs ya yakın açık tribünü, en kenarındaki son kapısına kadar gs ın, o kapı(tek kapılık kısım) ve o kapının yan tarafından başlayan numaralının yarısı çanakkale nin, numaralının öbür ucu gs ın, o ucun yan tarafından başlayan açık tribün ise yine çanakkale taraftarlarına ayrılmıştı. yani garip bir dağılım vardı.
rahmetli peder bey ile gittiğimizden mütevellit jetonla girilen numaralı tribüne girmiştik. maç öncesi ise ton tv ye röportaj verip ünüme ün, şöhretime şöhret katıp, ülke ve dünya gündeminde tanınan biri olmuştum - demek isterdim- ama kimsenin ton tv yi seyrettiğini sanmıyorum ömrü hayatında :)
maçın zor geçeceği aşikardı ve öyle de olmuştu. maç başı yediğimiz gol umutsuzluğa düşürse de, gs tribünü beraberlik golünü resmen attırmıştır takımına. üstte bahsettiğim gibi, saçma sapan tribün dağılımından dolayı, hemen yanı başındaki açık tribünde yer alan az sayıdaki çanakkale seyircisi, gs tribününe çeşitli el kol vb hareketleri yapıp iyice provake etmiş ve bunun sonucunda da bazı gs lılar( gebzeli ve rahmetli çarli önderliğinde) tribünün önünden saha kenarına atlamış, oradan da bu tribüne çıkıp çanakkalelilere bu yaptıklarının çok yanlış olduğunu ifade etmişlerdir(kendi üsluplerince)
olaylar esnasında öbür kale arkasının önünde bulunan çevik kuvvet ve jandarma kuvvetleri saha kenarından koşarcasına çok yoğun şekilde oraya hareketlenince, sahada oynayan oyuncular da bir an ne oluyor vb diye şaşkınlık yaşamışlardı ki içlerinden biri bunu iyi değerlendirdi. 10 nun füzesi gs ın beraberlik golü , tribününde asisti olarak istatisklere geçmişti bile
2.yarı kaçan penaltı, korner sonrası atılan galibiyet golü, ortalığın sevinçten dağılması, son dakikalarda artan çanakkale baskısında, bir yan topta fatih akyelin kafa ile yetişemediği topa eli ile yetişmeye çalışıp iyi ki yetişememesi ve penaltıdan şansa kurtulmamız, gerginliği had safhada yaşamamıza sebep olmuştur.
maçtan sonrası için ise bir bu kadar daha yazmam gerekir ama kısa keseyim. bu sahaya giren yani haginin golünde asisti yapan ekip, çıkışta araba vapuruna doğru yürürken yanından geçtikleri çanakkale spor tesislerinde bu sefer mususi ile kapıda rastlaşmışlar kendilerine kapının içinde hareket çeken rahmetli mususiyi tesislerin içinde ziyaret ederek kendisini odaya kitlemek zorunda bırakmışlardır. daha doğrusu mususi kendisi bir odaya kitleyip olayları savuşturmaya çalışmıştır.
bu ekibin asıl macerası ise istanbul dönüşünde başlamıştır. gece geç saatlerde gebzeye gidecek araç kalmadığı için akıllarına ertesi gün antalya deplasmanına gidecek olan fener tribünü gelmiştir. kadıköy salı pazarına gidip(tabi ki atkılar formalar cebe girmiş) rahmetli sefaya kendilerini tanıtıp, bizim tribünden selam getirip onunda onayı ile oradan kalkacak otobüslerden birine binip, kendilerini gebze de indirtmişlerdir. bir kaç defa tespit edilme riski yaşasalar da bir şekilde sıyrılmışlardır o tehlikeden. o otobüsün burdur da kaza yapıp içindeki bir çok fener deplasmancısının yaralanması(neyse ki ölü yok) ile bu saçma maceraları sona ermiştir.
tribün dağılımı çok entersandı, stadı tam ortadan ikiyi bölmek yerine, maraton(karşı kapalı olmayan tribün) ikiye bölünmüş, maratonun gs tarafının gs ya yakın açık tribünü, en kenarındaki son kapısına kadar gs ın, o kapı(tek kapılık kısım) ve o kapının yan tarafından başlayan numaralının yarısı çanakkale nin, numaralının öbür ucu gs ın, o ucun yan tarafından başlayan açık tribün ise yine çanakkale taraftarlarına ayrılmıştı. yani garip bir dağılım vardı.
rahmetli peder bey ile gittiğimizden mütevellit jetonla girilen numaralı tribüne girmiştik. maç öncesi ise ton tv ye röportaj verip ünüme ün, şöhretime şöhret katıp, ülke ve dünya gündeminde tanınan biri olmuştum - demek isterdim- ama kimsenin ton tv yi seyrettiğini sanmıyorum ömrü hayatında :)
maçın zor geçeceği aşikardı ve öyle de olmuştu. maç başı yediğimiz gol umutsuzluğa düşürse de, gs tribünü beraberlik golünü resmen attırmıştır takımına. üstte bahsettiğim gibi, saçma sapan tribün dağılımından dolayı, hemen yanı başındaki açık tribünde yer alan az sayıdaki çanakkale seyircisi, gs tribününe çeşitli el kol vb hareketleri yapıp iyice provake etmiş ve bunun sonucunda da bazı gs lılar( gebzeli ve rahmetli çarli önderliğinde) tribünün önünden saha kenarına atlamış, oradan da bu tribüne çıkıp çanakkalelilere bu yaptıklarının çok yanlış olduğunu ifade etmişlerdir(kendi üsluplerince)
olaylar esnasında öbür kale arkasının önünde bulunan çevik kuvvet ve jandarma kuvvetleri saha kenarından koşarcasına çok yoğun şekilde oraya hareketlenince, sahada oynayan oyuncular da bir an ne oluyor vb diye şaşkınlık yaşamışlardı ki içlerinden biri bunu iyi değerlendirdi. 10 nun füzesi gs ın beraberlik golü , tribününde asisti olarak istatisklere geçmişti bile
2.yarı kaçan penaltı, korner sonrası atılan galibiyet golü, ortalığın sevinçten dağılması, son dakikalarda artan çanakkale baskısında, bir yan topta fatih akyelin kafa ile yetişemediği topa eli ile yetişmeye çalışıp iyi ki yetişememesi ve penaltıdan şansa kurtulmamız, gerginliği had safhada yaşamamıza sebep olmuştur.
maçtan sonrası için ise bir bu kadar daha yazmam gerekir ama kısa keseyim. bu sahaya giren yani haginin golünde asisti yapan ekip, çıkışta araba vapuruna doğru yürürken yanından geçtikleri çanakkale spor tesislerinde bu sefer mususi ile kapıda rastlaşmışlar kendilerine kapının içinde hareket çeken rahmetli mususiyi tesislerin içinde ziyaret ederek kendisini odaya kitlemek zorunda bırakmışlardır. daha doğrusu mususi kendisi bir odaya kitleyip olayları savuşturmaya çalışmıştır.
bu ekibin asıl macerası ise istanbul dönüşünde başlamıştır. gece geç saatlerde gebzeye gidecek araç kalmadığı için akıllarına ertesi gün antalya deplasmanına gidecek olan fener tribünü gelmiştir. kadıköy salı pazarına gidip(tabi ki atkılar formalar cebe girmiş) rahmetli sefaya kendilerini tanıtıp, bizim tribünden selam getirip onunda onayı ile oradan kalkacak otobüslerden birine binip, kendilerini gebze de indirtmişlerdir. bir kaç defa tespit edilme riski yaşasalar da bir şekilde sıyrılmışlardır o tehlikeden. o otobüsün burdur da kaza yapıp içindeki bir çok fener deplasmancısının yaralanması(neyse ki ölü yok) ile bu saçma maceraları sona ermiştir.