111
üniversiteye kadar futbolla yatıp kalkan, en ufak boş vaktinde futbol oynamaya dışarı çıkan biriyken üniversiteye girişimden itibaren hayatım basketbol oldu. fakülte basketbol takımında oynamaya başladım ve takımın çaylağı konumundaydım. 8 kişilik kadromuz bizim için gayet yeterliydi. bu sayede kolay adapte olabildim. çoğu son sınıf olan takım arkadaşlarımın arasında idman saati almak, topları taşımak gibi çaylak işlerini yapıyor olmak beni mutlu ediyordu. uzun süredir şampiyon olamayan eğitim fakültesi'ni o sene şampiyon yaptık. işte o zaman basketbol benim için futbolun önüne geçti. basketbolun zeka gerektiriyor olması, her saniye takım içinde iletişimin olması zorunluluğu, yere düştükten sonra tüm takımın gelip yerden kaldırıyor olması, çalışılan hücum ve savunma setleri gibi gibi şeyler bu spora aşık olmama sebep oldu. hayal kırıklığı ile geçen 2. yılımdan sonra şimdi 3. yılımdayım ve çaylaklıktan kaptanlığa terfi ettim. bu seneye de 2'de 2 galibiyetle başladık inşallah bu yolun sonu da şampiyonluk olacak sözlük.