1
ne acayiptir ki, sarı-lacivert bir formayla oynadığımız maçtır...
mustafa kemal’in yakın çalışma arkadaşı ruşen eşref ünaydın, galatasaray ve futbol adlı hatırat kitabında sarı-kırmızıların 1906’daki ilk lig maçına geniş yer ayırıyor. maç o dönemde kadıköy ve moda’nın tüm maçlarının oynandığı iki resmi müsabaka alanından birinde, kuşdili çayırı’nda yapılacaktı. (diğeri papazın çayırı idi) dört tarafı açık bu iki çayıra giriş serbest, seyir bedelsizdi. ruşen eşref ünaydın (1892-1959) hatıralarında şöyle bahsediyor maç seyir şartlarından:
“çamurda, yağmurda bir buçuk iki saat boyu cezaya çarptırılmış gibi ayakta durmağa katlanabilen; bronşitten, zatürreden korkmayan herkes gelir maçı seyredebilirdi. taraf tutabilirdi! alkış tutabilirdi! fakat daha pek yuh çekmiyordu! futbolun o çağı adem ile havva’nın serendip’e indikleri devirdi; fakat henüz habil kabil vakası duyumuyordu. kızışmadan ve çekişmeden ziyade iyi oynayana hayretle bakma ve hayranlık besleme devriydi o çağ!”
daha önce özel bir maçta kadıköy’e 11-0 yenilen galatasaray’a ingilizler karşısında fazla şans verilmiyordu açıkçası. ancak beklentilerin aksine sahadan yenilmeden, üstelik de bir gol atarak ayrılacaktır galatasaray. bu pek çok açıdan bir zaferdir ama aslında bu maç başlı başına bir zaferdir. keza ünaydın, 1955 yılında, galatasaray’ın kuruluşunun 50’inci yılında kaleme aldığı, 1957’de yenilik basımevi’nden çıkan ve artık nadir bir belge niteliği taşıyan galatasaray ve futbol adlı hatırat kitabında 1906 sonbaharında bir pazar günü yapılan o maçı türk futbolunun “kuvay-i milliyesi”, “harekat-ı milliyesi” olarak gördüğünü belirtiyor.
sahaya yarısı siyaha yakın koyu lacivert, diğer yarısı da sarı bir gömlekle çıkan galatasaray’ın onbiri şöyleydi: ahmet robenson / cavalı abdülmüttalip – bekir (bircan) – kürt celal / karadağlı milo (bakiç) – mazhar bey – nikolof / hasan – dalaklı hüseyin /emin bülent ve ali tamay.
üstlerini çayırın yakınındaki arnavut zeynel’in muhallebicisinde değiştirdi topçular. takımda emin bülent, ali tamay ve kadıköy takımından gelen hasan ve (dalaklı) hüseyin gibi yetenekli forvetler vardı ama onlar dururken tek golü atmak çok de kıvrak bir topçu olmayan çakır gözlü bulgar öğrenci ayı nikolof’a nasip oluyordu. bu epey bir espri konusu olacaktı sultani camiasında...
ünaydın, ali sami yen’in o maçta oynamadığını belirtiyor. galatasaray o sezon elips’i geçip dördüncü bitiriyordu ligi. (1906-07) sonraki yıl moda ve kadıköy’ün ardında üçüncü oluyordu. 1908-09 sezonunu ise ilk sırada tamamlayıp tarihe lig şampiyonu ilk türk takımı olarak geçecekti.
mustafa kemal’in yakın çalışma arkadaşı ruşen eşref ünaydın, galatasaray ve futbol adlı hatırat kitabında sarı-kırmızıların 1906’daki ilk lig maçına geniş yer ayırıyor. maç o dönemde kadıköy ve moda’nın tüm maçlarının oynandığı iki resmi müsabaka alanından birinde, kuşdili çayırı’nda yapılacaktı. (diğeri papazın çayırı idi) dört tarafı açık bu iki çayıra giriş serbest, seyir bedelsizdi. ruşen eşref ünaydın (1892-1959) hatıralarında şöyle bahsediyor maç seyir şartlarından:
“çamurda, yağmurda bir buçuk iki saat boyu cezaya çarptırılmış gibi ayakta durmağa katlanabilen; bronşitten, zatürreden korkmayan herkes gelir maçı seyredebilirdi. taraf tutabilirdi! alkış tutabilirdi! fakat daha pek yuh çekmiyordu! futbolun o çağı adem ile havva’nın serendip’e indikleri devirdi; fakat henüz habil kabil vakası duyumuyordu. kızışmadan ve çekişmeden ziyade iyi oynayana hayretle bakma ve hayranlık besleme devriydi o çağ!”
daha önce özel bir maçta kadıköy’e 11-0 yenilen galatasaray’a ingilizler karşısında fazla şans verilmiyordu açıkçası. ancak beklentilerin aksine sahadan yenilmeden, üstelik de bir gol atarak ayrılacaktır galatasaray. bu pek çok açıdan bir zaferdir ama aslında bu maç başlı başına bir zaferdir. keza ünaydın, 1955 yılında, galatasaray’ın kuruluşunun 50’inci yılında kaleme aldığı, 1957’de yenilik basımevi’nden çıkan ve artık nadir bir belge niteliği taşıyan galatasaray ve futbol adlı hatırat kitabında 1906 sonbaharında bir pazar günü yapılan o maçı türk futbolunun “kuvay-i milliyesi”, “harekat-ı milliyesi” olarak gördüğünü belirtiyor.
sahaya yarısı siyaha yakın koyu lacivert, diğer yarısı da sarı bir gömlekle çıkan galatasaray’ın onbiri şöyleydi: ahmet robenson / cavalı abdülmüttalip – bekir (bircan) – kürt celal / karadağlı milo (bakiç) – mazhar bey – nikolof / hasan – dalaklı hüseyin /emin bülent ve ali tamay.
üstlerini çayırın yakınındaki arnavut zeynel’in muhallebicisinde değiştirdi topçular. takımda emin bülent, ali tamay ve kadıköy takımından gelen hasan ve (dalaklı) hüseyin gibi yetenekli forvetler vardı ama onlar dururken tek golü atmak çok de kıvrak bir topçu olmayan çakır gözlü bulgar öğrenci ayı nikolof’a nasip oluyordu. bu epey bir espri konusu olacaktı sultani camiasında...
ünaydın, ali sami yen’in o maçta oynamadığını belirtiyor. galatasaray o sezon elips’i geçip dördüncü bitiriyordu ligi. (1906-07) sonraki yıl moda ve kadıköy’ün ardında üçüncü oluyordu. 1908-09 sezonunu ise ilk sırada tamamlayıp tarihe lig şampiyonu ilk türk takımı olarak geçecekti.