1744
bugün kendisiyle ilgili çıkan haberler sonrası hala hakkında olumlu düşünen taraftarımızın sayısının epeyce azaldığı kanaatindeyim. ffp muhakkak ki kulüpleri zorlayan bir uygulama, ancak bunu gidip belli bir yaşın üstündeki futbolculara 1 yıldan uzun süreli sözleşme yapmalı ve büyük paralar vermeliyiz gibi yorumlamak zorunda değiliz. bunun yerine daha genç, potansiyelli ve hepsinden önce aidiyet duygusu yüksek oyunculara yönelip bir fırsata dönüştürebilirdik. neyse, bizde çok uzun soluklu olacağını sanmıyorum ve neyi nasıl yapmamamız gerektiği konusunda bir şeyler öğrendiysek karlı çıkmış bile sayılabiliriz.
benim kendisiyle ilgili asıl söylemek istediğim konu ise bu değil. sezon başlamadan önce yaz kampları esnasında babel’in çektiği videolar herkes tarafından beğeniyle izleniyordu. hatta kurumsal iletişimimizin zayıflığından ve kendisi sayesinde takımda neler olup bittiğinden haberimiz olabildiğinden dem vuruluyordu. bence buradaki ilginç durum, neredeyse tüm renktaşlar tarafından yapılan ‘’takımdaki arkadaşlık süper’’, ‘’çok sıcak bir ortam var’’, ‘’donk herkesin abisi, mariano neşe kaynağı, nagatomo dama çıkmış, seni çılgın japon’’ gibi yorumları benim de izlediğim videolarda hiçbir şekilde göremememdi. uefa kupası dönemi çekilen videoları izleyin, ya da metin – ali – feyyaz dönemindeki beşiktaş’ın videolarını, zico zamanı fener’i; bunlarda gerçekten herkesin birbiriyle zaman geçirmekten keyif alıyor gibi gözüktüğü bir ortam var(dı). bizde bu yok, hatta hiç yok. neredeyse kimse birbiriyle konuşmuyor, birbiriyle takılmıyor, buz gibi duruyordu tüm videolarda. beynimiz buna o kadar şartlanmış ki, ucundan kıyısından gülen, hayat belirtisi gösteren nagatomo’nun hareketlerini, mimiklerini bile büyük beğeniyle karşılayıp abarttık bence.
futbolcular birbiriyle konuşmalı, birlikte takılmaktan keyif almalı, playstation oynamalı, tavla oynamalı. transfer yaparken oyuncuların sahadaki dengesi kadar bunu da gözetmemiz gerekir, bu olmadan saha içinde de olumlu bir şey çıkmıyor çünkü. normalde birbiriyle iletişimi olmayan adamlar bir anda sahaya çıkıp şahane bir şekilde anlaşamıyor maalesef.
benim kendisiyle ilgili asıl söylemek istediğim konu ise bu değil. sezon başlamadan önce yaz kampları esnasında babel’in çektiği videolar herkes tarafından beğeniyle izleniyordu. hatta kurumsal iletişimimizin zayıflığından ve kendisi sayesinde takımda neler olup bittiğinden haberimiz olabildiğinden dem vuruluyordu. bence buradaki ilginç durum, neredeyse tüm renktaşlar tarafından yapılan ‘’takımdaki arkadaşlık süper’’, ‘’çok sıcak bir ortam var’’, ‘’donk herkesin abisi, mariano neşe kaynağı, nagatomo dama çıkmış, seni çılgın japon’’ gibi yorumları benim de izlediğim videolarda hiçbir şekilde göremememdi. uefa kupası dönemi çekilen videoları izleyin, ya da metin – ali – feyyaz dönemindeki beşiktaş’ın videolarını, zico zamanı fener’i; bunlarda gerçekten herkesin birbiriyle zaman geçirmekten keyif alıyor gibi gözüktüğü bir ortam var(dı). bizde bu yok, hatta hiç yok. neredeyse kimse birbiriyle konuşmuyor, birbiriyle takılmıyor, buz gibi duruyordu tüm videolarda. beynimiz buna o kadar şartlanmış ki, ucundan kıyısından gülen, hayat belirtisi gösteren nagatomo’nun hareketlerini, mimiklerini bile büyük beğeniyle karşılayıp abarttık bence.
futbolcular birbiriyle konuşmalı, birlikte takılmaktan keyif almalı, playstation oynamalı, tavla oynamalı. transfer yaparken oyuncuların sahadaki dengesi kadar bunu da gözetmemiz gerekir, bu olmadan saha içinde de olumlu bir şey çıkmıyor çünkü. normalde birbiriyle iletişimi olmayan adamlar bir anda sahaya çıkıp şahane bir şekilde anlaşamıyor maalesef.