15383
yaklaşık beş altı senedir futbol oyna(ya)mayan galatasaray futbolcusu.
yazacaklarım daha önce çok kez tekrar edilmiş olsa da yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi.
bu adamın galatasaray futbol takımı içerisinde yer alması, üstelik kaptan olarak adlandırılması, dünyadaki en hazin futbol öykülerinden birisidir herhalde. tabi taraftarlar için hazin.
selçuk'un hala takımda olması psikolojimi bozdu. sahada bunu gördüğümde beddua etmeyi, bela okumayı iki üç sene önce filan bıraktım. artık, eğer selçuk ekranda görünüyorsa, topun olduğu yeri bırakıp bunu izliyorum. korku filmi izler gibi işte şimdi saçma sapan bir şey yapacak diye bekliyorum. mazoşistce bir durum ama bunu yapmaktan alıkoyamıyorum kendimi.
bazen de her olayı komplo teorilerine bağlayan kişiler gibi oluyorum. mesela bu selçuk, galatasaray'ı yıkmak için çok büyük bir güç tarafından görevlendirilmiş gizli bir ajanmış aslında. o, büyük gizli güç sayesinde takımda kalması sağlanıyormuş. ve ya büyü filan yapmışlar da, bunu şimdiye kadar defalarca takımdan göndermesi gerekenlerin gözü bağlanmış gibi senaryolar yazıyorum kendi kendime.
bu adamı sahada gördüğümde, ya da hakkında yazılmış herhangi bir şey okuduğumda bütün enerjim düşüyor. galatasaraya yeni transfer olmuş bir futbolcu olsam ve takım kaptanı olarak bana selçuk tanıştırılsa, bu adamın yıllardır takımda olduğunu bilsem, başarılı olmak için hiçbir motivasyonum kalmazdı herhalde. takımın vizyonunu, başarıya ilişkin beklentilerini sorgulamaya başlardım. sonuçta, yıllardır futbol adına hiçbir şey üretememiş bir kaptan var karşımda örnek olarak.
yaklaşık otuz beş senedir galatasaray taraftarıyım. selçuk ise dokuz senedir takımda. başka bir şey yazmak istemiyorum
yazacaklarım daha önce çok kez tekrar edilmiş olsa da yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi.
bu adamın galatasaray futbol takımı içerisinde yer alması, üstelik kaptan olarak adlandırılması, dünyadaki en hazin futbol öykülerinden birisidir herhalde. tabi taraftarlar için hazin.
selçuk'un hala takımda olması psikolojimi bozdu. sahada bunu gördüğümde beddua etmeyi, bela okumayı iki üç sene önce filan bıraktım. artık, eğer selçuk ekranda görünüyorsa, topun olduğu yeri bırakıp bunu izliyorum. korku filmi izler gibi işte şimdi saçma sapan bir şey yapacak diye bekliyorum. mazoşistce bir durum ama bunu yapmaktan alıkoyamıyorum kendimi.
bazen de her olayı komplo teorilerine bağlayan kişiler gibi oluyorum. mesela bu selçuk, galatasaray'ı yıkmak için çok büyük bir güç tarafından görevlendirilmiş gizli bir ajanmış aslında. o, büyük gizli güç sayesinde takımda kalması sağlanıyormuş. ve ya büyü filan yapmışlar da, bunu şimdiye kadar defalarca takımdan göndermesi gerekenlerin gözü bağlanmış gibi senaryolar yazıyorum kendi kendime.
bu adamı sahada gördüğümde, ya da hakkında yazılmış herhangi bir şey okuduğumda bütün enerjim düşüyor. galatasaraya yeni transfer olmuş bir futbolcu olsam ve takım kaptanı olarak bana selçuk tanıştırılsa, bu adamın yıllardır takımda olduğunu bilsem, başarılı olmak için hiçbir motivasyonum kalmazdı herhalde. takımın vizyonunu, başarıya ilişkin beklentilerini sorgulamaya başlardım. sonuçta, yıllardır futbol adına hiçbir şey üretememiş bir kaptan var karşımda örnek olarak.
yaklaşık otuz beş senedir galatasaray taraftarıyım. selçuk ise dokuz senedir takımda. başka bir şey yazmak istemiyorum
