15383
selcuk’un adi daha manisaspor’da iken galatasaray ile anilmaya baslamisti. o donemde duran toplardan gol yememeye yeminli olan mondragon’a catala attigi bir frikigi hatirliyorum. 2008 yilinda baslayan 3 senelik trabzonspor macerasi bize gelisini geciktirse de onun futbolunu olgunlastirdi. 1985 dogumlu selcuk futbolunun zirve donemini bu yillarda, 25-27 yaslari arasinda yasadi. genc arkadaslar o yillarin mac ozetlerini izleseler “allah allah bu selcuk mu” derler. sonra da bir daha hic ayni olmadi zaten, daha 30’una varmadan gozumuzun onunde her sezon erimeye basladi. galatasaray donemini performans olarak cok kabaca ozetlemek gerekirse:
2011-12: cok iyi
2012-13: iyi
2013-14: fena degil (sezon sonu sozlesme uzatildi)
2014-15: fena degil
2015-16: fena
2016-17: fena
2017-18: cok fena
2018-19: cok fena (sezon sonu sozlesme uzatildi)
2019-20: cok fena
demek ki selcuk galatasaray’da kazandigi paranin hakkini veren futbolu en son 2013 yilinda oynamis. dususte oldugu bu donemde sozlesmesi iki kere uzatilmis, ilkinde sartlar da bayagi iyilestirilmis. burada detaya girip yillik ucretleri ve mac basilari yazmiyorum cunku herkesin malumu, selcuk yabanci sinirinin ekmegini en cok yemis yerli futbolcu olarak tarihe gececektir belki de. (burada sunu hatirlatmakta yarar var, bir futbolcunun maasini elestirmeye baslayan lafa “parasinda gozumuz yok ama” diye basliyor ulkemizde. benim kendi takimimda oynayan herkesin parasinda gozum degil ama hakkim var. o sponsorlar, yayinci kurulus ben varim diye geliyor, ustune bir de bilet aliyorum, urun aliyorum. yani kulubun gelirini saglayan benim, yoneticiler sadece kredi veriyorlar).
bu finansal acaipligin yanina en az iki tuhaflik daha eklendi yillar icinde:
birincisi selcuk’un medya icinde onemli bir destegi oldugu ortaya cikti, bunu nasil basardi bilmiyorum ama gs’li kose yazarlarindan ve tv yorumcularindan neredeyse hic elestiri almadi. hala da bu dokunulmazligini nispeten suruyor. selcuk bu kesimle iliskileri gercekten iyi yurutuyor, medya departmanina alinabilir futbolu birakinca. selcuk kotuye gittikce onu korumak adina tarihe bolca atif yapildi, ornegin “burak’a arkaya paslarla attirdigi goller” efsane oldu ama kimse kac tane boyle gol attirmis diye bakmadi tabi. gunumuze geldigimizde nihayet biraz elestireyim diyenler isi “selcuk son zamanlarda iyi degil” soylemiyle yumusatti. oysa selcuk galatasaray kariyerinin yarisindan cogunda iyi olmamisti.
ikinci tuhaf unsur da, selcuk’un son yillarda kadroda olmasinin yani sira bir de ilk 11 baslamasi. bir oyuncunun ilk 11 oynamasi tuhaflik midir? bazen evet. selcuk “ort de olem” seneleri olan son 3 sezonunda zaman zaman ilk 11 oynamaya veya duzenli olarak oyuna girmeye devam ediyor. saniyorum futbolu da yine kurtarici olarak oyuna girdigi bir mac sonunda birakacak. dolayisiyla genis kadromuzda her zaman bir kisilik yer isgal etti ve bir baskasinin onunu tikadi. bu kontenjan isgali finansal israftan daha buyuk bir zarar olabilir.
peki selcuk inan niye bir anda dustu? bence fiziki kapasitesi kaldirmayinca ayaklar da gitmemeye basladi. fiziki kapasite niye coktu? dna’si boyle gerektirmis ve erken yasta dususe gecmis olabilir. veya iyi dinlenmemis, iyi yememis, iyi antrenman yapmamistir. veya hepsi, bilemiyorum ama bazi afrikalilar gibi cocukken yas kuculttugunu sanmiyorum.
su anda tuzlaspor ile kupanin rovans macini oynuyoruz. selcuk’u ilk 11’de gorunce hayatimda ilk defa evde olmama ragmen maci izlememeye karar verdim ve su an bu entryi yaziyorum. mac az once basladi ama skoruna bakmadim, artik beni bile bezdirdi bu “selcuk inan vakasi”. dolayisiyla benim icin de tarihe gececek bir gun. fatih hoca’ya sorarsan biz futboldan anlamiyoruz, taraftar degiliz, belki sosyal medya itiyiz. ne yapalim, kader, herkes hakiki evlat olamiyor.
2011-12: cok iyi
2012-13: iyi
2013-14: fena degil (sezon sonu sozlesme uzatildi)
2014-15: fena degil
2015-16: fena
2016-17: fena
2017-18: cok fena
2018-19: cok fena (sezon sonu sozlesme uzatildi)
2019-20: cok fena
demek ki selcuk galatasaray’da kazandigi paranin hakkini veren futbolu en son 2013 yilinda oynamis. dususte oldugu bu donemde sozlesmesi iki kere uzatilmis, ilkinde sartlar da bayagi iyilestirilmis. burada detaya girip yillik ucretleri ve mac basilari yazmiyorum cunku herkesin malumu, selcuk yabanci sinirinin ekmegini en cok yemis yerli futbolcu olarak tarihe gececektir belki de. (burada sunu hatirlatmakta yarar var, bir futbolcunun maasini elestirmeye baslayan lafa “parasinda gozumuz yok ama” diye basliyor ulkemizde. benim kendi takimimda oynayan herkesin parasinda gozum degil ama hakkim var. o sponsorlar, yayinci kurulus ben varim diye geliyor, ustune bir de bilet aliyorum, urun aliyorum. yani kulubun gelirini saglayan benim, yoneticiler sadece kredi veriyorlar).
bu finansal acaipligin yanina en az iki tuhaflik daha eklendi yillar icinde:
birincisi selcuk’un medya icinde onemli bir destegi oldugu ortaya cikti, bunu nasil basardi bilmiyorum ama gs’li kose yazarlarindan ve tv yorumcularindan neredeyse hic elestiri almadi. hala da bu dokunulmazligini nispeten suruyor. selcuk bu kesimle iliskileri gercekten iyi yurutuyor, medya departmanina alinabilir futbolu birakinca. selcuk kotuye gittikce onu korumak adina tarihe bolca atif yapildi, ornegin “burak’a arkaya paslarla attirdigi goller” efsane oldu ama kimse kac tane boyle gol attirmis diye bakmadi tabi. gunumuze geldigimizde nihayet biraz elestireyim diyenler isi “selcuk son zamanlarda iyi degil” soylemiyle yumusatti. oysa selcuk galatasaray kariyerinin yarisindan cogunda iyi olmamisti.
ikinci tuhaf unsur da, selcuk’un son yillarda kadroda olmasinin yani sira bir de ilk 11 baslamasi. bir oyuncunun ilk 11 oynamasi tuhaflik midir? bazen evet. selcuk “ort de olem” seneleri olan son 3 sezonunda zaman zaman ilk 11 oynamaya veya duzenli olarak oyuna girmeye devam ediyor. saniyorum futbolu da yine kurtarici olarak oyuna girdigi bir mac sonunda birakacak. dolayisiyla genis kadromuzda her zaman bir kisilik yer isgal etti ve bir baskasinin onunu tikadi. bu kontenjan isgali finansal israftan daha buyuk bir zarar olabilir.
peki selcuk inan niye bir anda dustu? bence fiziki kapasitesi kaldirmayinca ayaklar da gitmemeye basladi. fiziki kapasite niye coktu? dna’si boyle gerektirmis ve erken yasta dususe gecmis olabilir. veya iyi dinlenmemis, iyi yememis, iyi antrenman yapmamistir. veya hepsi, bilemiyorum ama bazi afrikalilar gibi cocukken yas kuculttugunu sanmiyorum.
su anda tuzlaspor ile kupanin rovans macini oynuyoruz. selcuk’u ilk 11’de gorunce hayatimda ilk defa evde olmama ragmen maci izlememeye karar verdim ve su an bu entryi yaziyorum. mac az once basladi ama skoruna bakmadim, artik beni bile bezdirdi bu “selcuk inan vakasi”. dolayisiyla benim icin de tarihe gececek bir gun. fatih hoca’ya sorarsan biz futboldan anlamiyoruz, taraftar degiliz, belki sosyal medya itiyiz. ne yapalim, kader, herkes hakiki evlat olamiyor.
