• 64
    ben sabretmekten sıkıldım. hakikaten sıkıldım.

    fatih terim igor tudor sonrası geldiğinde, takımımızın iki büyük sorunu vardı.
    1) deplasmanda tüm takımın yokları oynaması ve bunun sonucunda puan kayıplarının yaşanması.
    2) derbi maçlarında tabiri caizse ezilmemiz.
    bu iki sebepten ötürü henüz ilk yarı bitmeden, takım ligde ikinci sıradayken sayın igor tudor ile yollar ayrıldı, yerine imparator getirildi.
    bu değişiklik sanırım herkesin gönlünde yatan değişiklikti çünkü hem fatih terimin imajını düzeltmeye hem de bizim kendini kanıtlamış, yukarda bahsettiğim sorunları çözebilecek bir teknik adama ihtiyacınız vardı.

    şimdi geliyoruz işin civcivli bölümüne.
    o sezonun kalanında şampiyon olduk, önemli maçları iyi oynadık fakat asıl sorunumuz olan deplasman sorununu bir türlü çözemedik. hoca -haklı olarak- takımı kendisi kurmadığı için yaza kadar sabretmemizi istedi. tamam dedik.

    geldik bir önceki sezona. lig tarihinin en fazla mağlubiyetli şampiyonluğuna eriştik. belki de en önemli şampiyonluklarımızdan birini kazandık. fakat gelin görün ki en başta, fatih terim’in gelme sebebi olan deplasman sorununu çözemedik üstüne adeta bir fobiye çevirdik. bunlar da yetmezmiş gibi iç sahadaki o rakibi boğan, o tek kale oynayan, o enerjisi bitmeyen takımı hafta hafta kaybettik. ilk yarının sonuna doğru “ocağa kadar sabredin gerekli neşter atılacak” dendi. bazı transferler yapıldı ve ardından ikinci yarı başladı. takımda değişen tek şey feghouili’nin sorumluluk alıp, kalitesini ortaya koymaya başlaması ve diagne’nin bir şekilde kazandırdığı penaltılar oldu. takım oyunun da bir gelişme olmayınca bu sefer de “yazın yepyeni takım kurucaz bir sabır” dendi. sabrettik ve bir şekilde şampiyon olduktan sonra yaza girdik.

    vardık 2019-2020 sezonuna. onca transfer, onca demeç, onca umut... falcaolar, nzonziler, leminalar... rotasyonu olan bir takım kurdu galatasaray. herkes sezon öncesi “acaba mayıs gelmeden şampiypnluk gelir mi ?” düşüncesi içersindeydi. ilk haftalarda takımın kötü oynamasına kimse gıkını çıkarmadı. “onca adam yeni tanışıyor, elbet bir tanışma süreci olacak” dendi. ”haklı” dedik.

    ancak, haftalar ilerledikçe takım iyileşeceğine daha da kötü oynamaya başladı. bazı istisnai maçlar hariç seyirciyi adeta kör eden bir top oynandı. bir çok futbolcu geçmişte de olduğu gibi suçlandı, tepki gösterildi. fakat kimse durmadan sabır dilenen, inadı inat bir sistemi takıma dayatmaya çalışan sayın fatih terimi eleştirmedi.

    11 deki 9 oyuncunun mu kötü oynaması daha muhtemeldir yoksa teknik direktörün bir oyun planının olmaması mı ?

    ben artık 4-1-4-1 oynayan, defansta ön liberonun durmadan stoper ikilisinin arasına girip top aldığı, kimsenin koşmadığı, koştuğunda da kafası kesilmiş horoz gibi davrandığı, kalenin içine girene kadar şut çekmeyen dolayısıyla pozisyon bulamayan, pas oyunu başlığı altında piyasadaki bir çok uyku ilacından daha etkili olan bir takım görmek istemiyorum.

    ben sabretmekten sıkıldım. hakikaten sıkıldım.

    edit:imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın