160
hayatımda canlı olarak izlediğim ve izleyeceğim en güzel maçtır.
ahmet çakar gibi başlıyacağım.
günlerden 3 nisan, klasik bir bahar günü.
o zamanlar lisede okuyan toy bir delikanlıyım. omuzlarım top top, göğüslerim,sırtım görseniz hayvan gibi %7 lik bi yağ oranım var :) şaka lan şaka 50 kg’lık bir zarganayım jdojsojndounspjndo
okuduğum liseden çıkıp, yürüyerek ali sami yen'e doğru yürüyorum. hesapta ortamı koklayıp, efendi efendi otobüsüme binip evime gideceğim. cebimde yalan olmasın 25 lira para var, neyse stada vardım. enteresan bi hava var sami yen önünde bomba zamanlarımız, kimse de real'den korkan bir hal yok. ortalıkta karaborsacılar cirit atıyor, ulan dedim bir sorayım bilet kaç para diye. çıktığı an bitmiş biletler eski açık gişe fiyatı 10 lira falan, rakamlardan emin değilim 35 lira dedi. pazarlık yalvar yakar, abi dedim şehir dışından geliyorum belki hayatımda ilk ve son kez maç izleyeceğim dedim, karaborsacı şöyle bir tipime baktı '' hadi lan yarrak kravatında şişli lisesi yazıyor sen kimi sikiyosun'' dedi. bende mal gibi param yetiyormuşcasına adamla pazarlık ediyorum hala. en sonunda ağzından 30 olur kelimeleri döküldü, hala 5 tl eksiğim vardı. hayatımda ceketimin ceplerine tek bir allah kuruşu koymayan ben, sikilmiş sıpa gibi her cebimi yokluyor, pervasızca mecidiyeköy sokaklarında bir o yana, bir bu yana dolanıyorum. uzun yoklamalar sonucu elimde olan, 25 tl ve paso üzerine delinmek sureti ile montajlanmış bir akbil var. liseliler bilmez, o zamanlar bu akbiller depozitolu o aklıma geldi birden. sanki arşimet'in suyun kaldırma kuvvetini bulmuş gibi buldum buldum diye içten içe bağırıyorum. neyse gittim köprü altındaki akbilci dayıya bunu bozdurucam abi dedim, sanki kuyumcudan tam altın bozdurup parayı kumarda yiyecek adam gibi pervasız ve mutluyum. eksik kalan 5 tl mi aldıktan sonra soluğu karaborsacı gavat'ın yanında alıyorum. bileti alıp eski açık semalarında maç saatini beklemeye başladım, hayaller kuruyorum öyle koyacağız böyle inleteceğiz diye, sonra aç olduğumu ve paramın olmadığını düşünüp içimi bir hüzün kaplıyor. :( ve maç başlıyor. collina'yı elinde düdükle görünce içimi bir huzur kaplıyor. derken maçın başlarında kalesini terketmeye meyilli bir casillas var daha sabii subyan hagi uzaklardan yoklayarak koçum burası sami yen akıllı ol mesajını veriyor. umutlarımız bu şutla daha da filizleniyor. ufak ufak jardel ile baskılarımızı artıyor bu iş olacak diyoruz. arkasından yine hagi sahneye çıkıp yine casillasa diablo akıllı ol sikerim belanı diyor, bu dakikadan sonra casillası kale çizgisinden ayrılırken göremiyoruz. oyunu hakimiyetimiz altına aldığımız dakikalarda real bir duran toptan golü buluyor arkasından 2. golü yiyoruz ilk yarı bitiyor. ben içerde verdiğim son parayamı yanayım yenildiğimize mi yanayım eve nasıl döneceğime mi yanayım ufaktan tutuşmaya başlıyorum. ikinci yarı başlıyor taraftarlarımız maçtan ayrılmaya başlıyorlar tribündeki abiler avaz avaz bağırıyor gitmeyin beyler bu maç döneecceeek diye. neyse gidenler gidiyor bu arada fatih akyel giriyor oyuna o günün kahramanı olacağından henüz haberdar değil sağ taraftan yaptığı bir ortaya jardel vuruyor ama top direğin yanından auta çıkıyor üzerimizdeki ölü toprağını atıyoruz. arkasından hasan şaş'a bir penaltı yapılıyor ve ümit davala skoru 1-2 yapıyor ali sami yen den çıkışın olmadığını hatırlayan oyuncularımız hasan şaş ile beraberliği yakalıyoruz real'in eli ayağına dolaşıyor ruh gibi dalaşıyor sami yenin çimlerinde. bunu fırsat bilen aslanlarımız fatih akyel'in roberto carlos'un yanından bir pegasus gibi süzülerek geçtikten sonra kestiği ortayı jardel müthiş bir kafa vuruşu ile 3-2 yapıyor maçı, eski açıkta taraftarlar zıplarken resmen esniyor stat yıkıldı yıkılacak böyle bir mutluluk yok maçın sonlarına doğru kulaklarda taraftarın bağırdığı bir melodi '' köpekler istedi atlar yine ölmedi'' taraftar lucescu'ya atıfta bulunuyordu gırtlağımız patlamıştı adeta o ana kadar hayatımda böyle bir maç daha izleyemeyeceğimi bilmiyordum nirvana'ya ulaşmıştım. maç bitti o an gaziosmanpaşa'da oturduğumu hatırladım nasıl gidecektim eve bilmiyordum babamı aradım ben gelemem dedi bu saatte bende ok ben gelirim sen gelme mk dedim olacaklardan haberi yoktu bi taksi tutup eve geldim kapının önüne geldiğimde babamı taksimetrenin acı gerçeği ile karşı karşıya bırakmıştım. o gece babam dan taksi parasını ödedikten sonra çok güzel bir ata sözü duymuştum şöyle dedi tatlı sert '' hacivat am siker ceremesini karagöz çeker'' demişti.
o geceki kadar mutlu uyuduğumu hiç hatırlamam her şey için değmişti, bir kez daha anlamıştım türkiye'de bir taraftara bu mutluluğu yaşatacak başka bir kulüp yoktu
teşekkürler galatasaray herşey için teşekkürler.
tanım mı: ali sami yen in çimlerine bir dünya devini daha gömdüğümüz maçtır.
ahmet çakar gibi başlıyacağım.
günlerden 3 nisan, klasik bir bahar günü.
o zamanlar lisede okuyan toy bir delikanlıyım. omuzlarım top top, göğüslerim,sırtım görseniz hayvan gibi %7 lik bi yağ oranım var :) şaka lan şaka 50 kg’lık bir zarganayım jdojsojndounspjndo
okuduğum liseden çıkıp, yürüyerek ali sami yen'e doğru yürüyorum. hesapta ortamı koklayıp, efendi efendi otobüsüme binip evime gideceğim. cebimde yalan olmasın 25 lira para var, neyse stada vardım. enteresan bi hava var sami yen önünde bomba zamanlarımız, kimse de real'den korkan bir hal yok. ortalıkta karaborsacılar cirit atıyor, ulan dedim bir sorayım bilet kaç para diye. çıktığı an bitmiş biletler eski açık gişe fiyatı 10 lira falan, rakamlardan emin değilim 35 lira dedi. pazarlık yalvar yakar, abi dedim şehir dışından geliyorum belki hayatımda ilk ve son kez maç izleyeceğim dedim, karaborsacı şöyle bir tipime baktı '' hadi lan yarrak kravatında şişli lisesi yazıyor sen kimi sikiyosun'' dedi. bende mal gibi param yetiyormuşcasına adamla pazarlık ediyorum hala. en sonunda ağzından 30 olur kelimeleri döküldü, hala 5 tl eksiğim vardı. hayatımda ceketimin ceplerine tek bir allah kuruşu koymayan ben, sikilmiş sıpa gibi her cebimi yokluyor, pervasızca mecidiyeköy sokaklarında bir o yana, bir bu yana dolanıyorum. uzun yoklamalar sonucu elimde olan, 25 tl ve paso üzerine delinmek sureti ile montajlanmış bir akbil var. liseliler bilmez, o zamanlar bu akbiller depozitolu o aklıma geldi birden. sanki arşimet'in suyun kaldırma kuvvetini bulmuş gibi buldum buldum diye içten içe bağırıyorum. neyse gittim köprü altındaki akbilci dayıya bunu bozdurucam abi dedim, sanki kuyumcudan tam altın bozdurup parayı kumarda yiyecek adam gibi pervasız ve mutluyum. eksik kalan 5 tl mi aldıktan sonra soluğu karaborsacı gavat'ın yanında alıyorum. bileti alıp eski açık semalarında maç saatini beklemeye başladım, hayaller kuruyorum öyle koyacağız böyle inleteceğiz diye, sonra aç olduğumu ve paramın olmadığını düşünüp içimi bir hüzün kaplıyor. :( ve maç başlıyor. collina'yı elinde düdükle görünce içimi bir huzur kaplıyor. derken maçın başlarında kalesini terketmeye meyilli bir casillas var daha sabii subyan hagi uzaklardan yoklayarak koçum burası sami yen akıllı ol mesajını veriyor. umutlarımız bu şutla daha da filizleniyor. ufak ufak jardel ile baskılarımızı artıyor bu iş olacak diyoruz. arkasından yine hagi sahneye çıkıp yine casillasa diablo akıllı ol sikerim belanı diyor, bu dakikadan sonra casillası kale çizgisinden ayrılırken göremiyoruz. oyunu hakimiyetimiz altına aldığımız dakikalarda real bir duran toptan golü buluyor arkasından 2. golü yiyoruz ilk yarı bitiyor. ben içerde verdiğim son parayamı yanayım yenildiğimize mi yanayım eve nasıl döneceğime mi yanayım ufaktan tutuşmaya başlıyorum. ikinci yarı başlıyor taraftarlarımız maçtan ayrılmaya başlıyorlar tribündeki abiler avaz avaz bağırıyor gitmeyin beyler bu maç döneecceeek diye. neyse gidenler gidiyor bu arada fatih akyel giriyor oyuna o günün kahramanı olacağından henüz haberdar değil sağ taraftan yaptığı bir ortaya jardel vuruyor ama top direğin yanından auta çıkıyor üzerimizdeki ölü toprağını atıyoruz. arkasından hasan şaş'a bir penaltı yapılıyor ve ümit davala skoru 1-2 yapıyor ali sami yen den çıkışın olmadığını hatırlayan oyuncularımız hasan şaş ile beraberliği yakalıyoruz real'in eli ayağına dolaşıyor ruh gibi dalaşıyor sami yenin çimlerinde. bunu fırsat bilen aslanlarımız fatih akyel'in roberto carlos'un yanından bir pegasus gibi süzülerek geçtikten sonra kestiği ortayı jardel müthiş bir kafa vuruşu ile 3-2 yapıyor maçı, eski açıkta taraftarlar zıplarken resmen esniyor stat yıkıldı yıkılacak böyle bir mutluluk yok maçın sonlarına doğru kulaklarda taraftarın bağırdığı bir melodi '' köpekler istedi atlar yine ölmedi'' taraftar lucescu'ya atıfta bulunuyordu gırtlağımız patlamıştı adeta o ana kadar hayatımda böyle bir maç daha izleyemeyeceğimi bilmiyordum nirvana'ya ulaşmıştım. maç bitti o an gaziosmanpaşa'da oturduğumu hatırladım nasıl gidecektim eve bilmiyordum babamı aradım ben gelemem dedi bu saatte bende ok ben gelirim sen gelme mk dedim olacaklardan haberi yoktu bi taksi tutup eve geldim kapının önüne geldiğimde babamı taksimetrenin acı gerçeği ile karşı karşıya bırakmıştım. o gece babam dan taksi parasını ödedikten sonra çok güzel bir ata sözü duymuştum şöyle dedi tatlı sert '' hacivat am siker ceremesini karagöz çeker'' demişti.
o geceki kadar mutlu uyuduğumu hiç hatırlamam her şey için değmişti, bir kez daha anlamıştım türkiye'de bir taraftara bu mutluluğu yaşatacak başka bir kulüp yoktu
teşekkürler galatasaray herşey için teşekkürler.
tanım mı: ali sami yen in çimlerine bir dünya devini daha gömdüğümüz maçtır.