17
başından sonuna kadar olumlu bir şey konuşulmaz. zerre kadar ciddiye almadan kulak tırmalasın diye atıştırmalık gömerken açabilirsiniz mesela.
program açılır ama asıl açılışı hıncal yapar. önce herkesin düşündüğünün aksine nasıl bir "haftanın olayı" bulunabilir sorusuna yanıt verircesine u15 judo milli takımının kiev'de aldığı bronz madalyadan falan bahsedip bunu niye manşetten basmadınız diye gazetelere çakar. devamında kemal belgin voleybol'dan falan girebilir. güven futbol dışında bir şey konuşmaz.
ikinci sekansta hıncal eline bir gazete çıktısı alıp skor taraftarlığından ve artık 40 yaş üstü birkaç insanın okuduğu gazetelerde oyuncuları puanlamak için verilen yıldızlardan girer. devamında kemal onu onaylar ve biraz fener eleştirisi yapar. "bakın bu dediğimi yazın bir kenara" demeden bitirmez.
ilerleyen dakikalarda hıncal bizim takımın iyi oynayıp kazandığı bir maç ise bizim takımı eleştirir. kaybetmişsek yine eleştirir. az buçuk oynayıp kaybetmişsek belki över. skor taraftarı olmadığını kanıtlar. fb derbisi varsa fark yiyeceğimizi, eğer yoksa da herkesin zaten bizi 5'lik yapabileceğini söyler. programın moderatörü programdaki diğer herkesi olduğu gibi hıncal'ı da onaylar.
en sevdiğim bölüm ise vasat anadolu takımı ve oyuncularına övgü. her sezon üç beş maç parlayan bir anadolu takımının yerli-yabancı oyuncusu övülür de övülür. "bu adamı koy 3 büyüklere, banko oynar, transfer yapmayı bilmiyorsunuz" denilir. o oyuncular 3 büyüklere gelir ve hiçbir zaman sandıkları gibi oynayamaz.
futbola dair konuşulanlar tamamen yüzeyseldir. "bizim 68 yılında oynayan cemil vardı, verdin mi atardı abi, forvet öyle olur" tadında taktik yorumlar döner. fener'e bir kanat lazım abi kanatlar işlemiyor gibi yorumlarla devam edilir.
hıncal'ın eleştirdiği ve devamında 3 ila 5 saniye arasında sessizlik yaşanan bir konuda diğerleri pek aksi görüş belirtmez, onaylarlar. nadir de olsa tartışma çıkar. kemal ve hıncal hollandalı hocalar üzerinden ve bir de hıncal ile güven şenol'un korkak olup olmadığından tartışırlar.
programın sonunda herkes konuşulmayanı konuşmuş olmanın gururu ile el sallar ve biter.
program açılır ama asıl açılışı hıncal yapar. önce herkesin düşündüğünün aksine nasıl bir "haftanın olayı" bulunabilir sorusuna yanıt verircesine u15 judo milli takımının kiev'de aldığı bronz madalyadan falan bahsedip bunu niye manşetten basmadınız diye gazetelere çakar. devamında kemal belgin voleybol'dan falan girebilir. güven futbol dışında bir şey konuşmaz.
ikinci sekansta hıncal eline bir gazete çıktısı alıp skor taraftarlığından ve artık 40 yaş üstü birkaç insanın okuduğu gazetelerde oyuncuları puanlamak için verilen yıldızlardan girer. devamında kemal onu onaylar ve biraz fener eleştirisi yapar. "bakın bu dediğimi yazın bir kenara" demeden bitirmez.
ilerleyen dakikalarda hıncal bizim takımın iyi oynayıp kazandığı bir maç ise bizim takımı eleştirir. kaybetmişsek yine eleştirir. az buçuk oynayıp kaybetmişsek belki över. skor taraftarı olmadığını kanıtlar. fb derbisi varsa fark yiyeceğimizi, eğer yoksa da herkesin zaten bizi 5'lik yapabileceğini söyler. programın moderatörü programdaki diğer herkesi olduğu gibi hıncal'ı da onaylar.
en sevdiğim bölüm ise vasat anadolu takımı ve oyuncularına övgü. her sezon üç beş maç parlayan bir anadolu takımının yerli-yabancı oyuncusu övülür de övülür. "bu adamı koy 3 büyüklere, banko oynar, transfer yapmayı bilmiyorsunuz" denilir. o oyuncular 3 büyüklere gelir ve hiçbir zaman sandıkları gibi oynayamaz.
futbola dair konuşulanlar tamamen yüzeyseldir. "bizim 68 yılında oynayan cemil vardı, verdin mi atardı abi, forvet öyle olur" tadında taktik yorumlar döner. fener'e bir kanat lazım abi kanatlar işlemiyor gibi yorumlarla devam edilir.
hıncal'ın eleştirdiği ve devamında 3 ila 5 saniye arasında sessizlik yaşanan bir konuda diğerleri pek aksi görüş belirtmez, onaylarlar. nadir de olsa tartışma çıkar. kemal ve hıncal hollandalı hocalar üzerinden ve bir de hıncal ile güven şenol'un korkak olup olmadığından tartışırlar.
programın sonunda herkes konuşulmayanı konuşmuş olmanın gururu ile el sallar ve biter.