resim
Younès Belhanda
Takım:Al-Shamal SC
Mevki:On Numara
Yaş:34
Boy:1.75
Uyruk:Fas
  • 7170
    onu yetersiz bulanların bayrak tutanı olarak 3-4 part halinde yazıp birleştirdiğim bir yazı vardı. hesap defterini kapatmak için. dün zaten üzerinden yoğun tartışmalar döndüğü için atıp harlamak istemedim. tuğla gibi bir belhanda eleştirisi yazmış olayım böylelikle.
    sözlükte en çok yorulduğum konu belhanda konusu. öylesine çok konuşuldu ki artık eskisi gibi coşkuyla yazmıyorum kendisi hakkında.
    kendisini niye beğenmediğimi polemiksiz ve gedik bırakmadan anlatacağım. yazma sebebim ise şu: "belhanda'yı beğenmeyenler ortaya sebep koyamıyorlar.", girdilerinin çoğalması.

    meseleyi etraflıca açacağız madem. ilkin bir kategorizasyon ile başlayayım. dominant oyuncu, katalizör oyuncu ve standart oyuncu. bu tabirleri yazmak için literatür taramadım.
    dominant oyuncu mesela pepe, ibrahimovic, drogba, ramos, melo, erkan zengin. bu adamlar sahada oldukları zaman sahada olduklarını belli ederler. mesela isveç milli takımı dünya karması ile maç yapıyor olsun. topu ibra'ya şişirdiklerinde bir tekvando vuruşu ile bir anda 1-0 yapabilir. belki isveç 6-1 yenilecektir ama topun onunla iletişimde olduğu zamanlarda isveç taraftarı dünya karmasına üstün gelebileceğine çok rahat inanacaktır.
    drogba mesela. 190'lık stoperle çıktığı topu abartarak söylüyorum göğsüyle bitirici noktaya indirebilecek bir oyuncu. hakeza pepe god modunu açtığında 11vs1 savunma yapacak bir dominasyona sahip. mesele sadece ayıboğan fiziği değil. ramos mesela. topla koridor da açar, kafa golü da atar, ters topla oyun da kurar, savunma da yapar. maçın kırılma anlarında ramos'a sahip olanın kim olduğu çok şeyi farkettirir.
    erkan zengin'i bu listeye kendimi insanlara güldürmek için yazdım gibi duruyor, öyle değil. dominant oyuncu tabiri ile kaliteli oyuncuyu kastetmediğimi anlatmak için yazıyorum.

    gelelim katalizör oyunculara. thomas müller'e, busquets'e, hakan çalhanoğlu'na, nuri şahin'e.
    bu adamlar duracağı yeri, basacağı zamanı, pas atacağı anı, koşacağı yeri yalayıp yutmuş oyuncular. bu oyunculardan busquets en çok tepkiyi alacak olan sanırım.
    neyi kastettiğimi anlatayım. busquets hayvan gibi alan kapatmışsanız rakibin pas deneyeceği tek gedik görünen noktayı kapatan, savunmadan çıkacakken en iyi yerde alternatif açan, rakip oyuncu ayağından aştığında en ideal yerde ve zamanda bulunan adam. rakibin pas deneyebileceği beş tane gediğiniz varsa busquets'inizin olması sizi uçurmaz. hakan çalhanoğlu hakkında hep şu söylenir mesela: pas hızı yüksek takımlarda neredeyse star seviyesine yükseliyor. thomas müller'in mesela bazen nasıl bu seviyelerde olabileceği tartışılıyor. bu adamlar zaten var olan tepkimeyi katalizleyerek işi bir öte noktaya götürebilen oyuncular.
    belhanda için de hep şunu duyarsınız. beş metre önde oynasa, sağında messi, solunda rivaldo, önünde batistuta oynasa, kaleye çok yakın olsa gibi gibi gibi.
    ramos'u sağ beke de koysanız, ön liberoya da koysanız ortaya çok ciddi şeyler koyar. drogba tek forvet de oynasa, besleyici ikinci forvet de olsa, ön libero da olsa * ortaya koyabileceği ciddi şeyler vardır.
    melo iki stoperin arasında da ikili orta sahanın biri olarak da; hatta daha ötesinde prime döneminde box to box da oynar/oynardı.
    galatasaray ajax gibi on yıllarca alt yapısına yatırım yapabilecek bir takım değil. yirmi milyon taraftarı olan takım sonunda çok daha güzel şeyler yaşayacak olsa da buna sabredemez. menajerlerin fink attığı, ekiplerin iskambil destesi gibi dağılıp durduğu eğitim kalitesinin seviyesinin şimdiki gibi olduğu bir ülkede başa oynayan bir takımın işi değil bu.
    birşeylerin integralini alarak bir çıkarım yapmıyor, çok basit ve temel bir noktaya gidiyorum. galatasaray'ın en nihai hedefi lig değil. avrupa seviyesine göre ise maddi imkanları yetersiz. evet bir takım kuracak ama kritik anlarda kendisini ileriye itecek şeylere sahip olması lazım.
    bir üst seviyede dahi süpriz şeyler yapabilecek bir kaleci, bir stoper, bir oyun kurucu ve bir forvete -bence- mutlak sürette ihtiyacı var. komik bu ve plansızlığın da bir belirtisi ama iskeletinde en üst seviyede sakin kalabilecek, yetenekli deyim yerinde ise şapkadan tavşan çıkarabilecek en azından 4 oyuncu. taffarel, popescu,hagi ve kendini bitirmiş olan eski forvet oyuncusu gibi.
    muslera-x-sneijder-drogba dörtlüsü gibi. cordoba, ronado, sergen, ilhan mansız; volkan-lugano-alex-x gibi; oblak, godin, koke, greizmann; trapp-x-gacinovic-jovic.
    tabi ki oyun kurucu defansif orta saha da olur, merkez orta saha da, on numara da, kanat da. hatta forvet arkası da oyun kurucu yükünü en çok çeken adam olabilir. birden fazla oyun kurucu ile de oynanabilir derken iş yine topyekun sistemli bir scout sisteminden topyekun bir kadroya ve sisteme kayar. ama mevkisi ne olursa olsun galatasaray'ın esas oyun kurucusu yeri geldiğinde şapkadan tavşan da çıkarabilmeli, sahada 45 dakika kaybolmamalıdır.
    biz belhanda'yı yetersiz bulan kitle olarak on numara fanboyu değiliz. prime zamanları için konuşuyorum emre belözoğlu,selçuk inan, yıldıray hatta tugay, federico giunti gibi oyun kurucuların başımın üstünde yeri var.

    gelelim daha somut şeylere. çok klişe bir şey, belhanda'nın pas hataları. bir maçta 5 kez 50 metreye kanat değiştirir, 5 kez forvete öldürücü top denersiniz. bunlardan 3'ü tutar, 7'si kaçar. kimse de bu niçin oluyor demez. belhanda'yı savunurken "hatalı paslar atıyor ama öldürücü toplar attığı için." savı kesinlikle geçersiz bir sav. en fazla beş metre ötesindeki oyuncuya attığı basit pasların 2-3 tanesi her maç hatalı oluyor ve benim/bizim irite olduğumuz paslar bu paslar. on top geliyor, belhanda 3'ünde tempoyu arttıracak kilit yere yolluyor topu, 5'inde normal pasa devam ediyor kalan 2'sinde acaba amatör küme oyuncusu mu bu diyeceğiniz şekilde yanlış dokunuyor topa. en kritiği de bu kaptırdığı toplar öylesine basit yerlerde oluyor ki takım savunma pozisyonu almakta güçlük çekiyor. yani kaptırdığı topların önemli bir kısmının kalemizde tehlike olması tesadüf değil. bir kanat oyuncusunun dahi çok zorlarsam bu şekilde top kaptırmasına anlam verebiliyorum da bir oyun kurucunun bunu yapması çok komik ve itici geliyor. savunan kişiler o attığı tempoyu yükselten üç topu gösterip bunu yapabilen başka adam var mı takımda diyorlar. ben de galatasaray'da oynayan bir oyun kurucunun onu yapıp üstüne de o komik üç top kaybını da yapmaması gerektiğini düşünüyorum.

    bakın gamsız kelimesini kullananların da niçin kullandığını söyleyeyim. bu top kayıplarını yapan adamın ya sakar yahut sıfır konsantrasyon ile oynuyor olması lazım. oyun kuran, öldürücü toplar atabilen bir adamın sakar olmayacağını, her maç sık sık konsantrasyon kaybı yaptığını düşünerek gamsız diyorlar. bense gerçekten sakar olduğunu düşünüyorum.

    istatistiğin mini etek gibi olduğu bir başka konu daha var. "belhanda çok koşup pres yapan bir orta saha" konusu. evet, istatistikler öyle diyor belki. belhanda bazen gerçekten akıllı pres yapıyor, top galatasaray'da iken en çok top almaya çıkan oyuncu lakin bazen bir metre dibinden giden adama sokaktan geçen tanımadığı birisi gibi muamele ediyor. özellikle bunu bazen kendi kaptırdığı toplarda yapıyor. normalde kendisi top kaptıran oyuncu yalandan da olsa bir pres yapıyormuş havası verir.

    gelelim sahadaki son defosuna. sakaryaspor ile oynanan hazırlık maçında dahi kırmızı kart görme riski var. bakın melo ---melo--- eğer sarı kartı varsa ve maç kritikse 360 dakika oynasa kırmızı kart göremeyecek zekada birisiydi.kırmızı gördüğü maç da göreceğini bile bile görürdü. kopan maçta 70'inci dakikada atılmaktan, çok kilit bir atağı kesip atılmaktan bahsetmiyorum. belhanda en gereksiz yerde, maç dönebilecekken, belki de maçın başında bir oyuncu ile sürtüştüğü için tık diye atılabilen bir adam. oyun kurucunuz koşuyor, tempolu ve derin top atabiliyor. tam galatasaray oyuncusu. ama aynı zamanda ard arda top kayıpları ile tempoyu bitirebiliyor, maçtan kopabiliyor; özellikle deplasmanda ise ve de aynı zamanda kırmızı kartı cebinde geziyor.
    en kritik mevkide oynayan oyuncunun bu üç özelliğe sahip olmasını bir türlü içime sindiremiyorum. üstelik ofans ağırlıklı bir oyun kurucu olarak iyi bir şutör de değil. bunu akhisar maçının da üzerine söylüyorum.
    son olarak yüzde yüz kendisi suçsuz olmasına karşın primlerle birlikle yılda yaklaşık beş milyon euro alan bir adamın bu denli defolu olmasını ve fanatik savunucular edinmesini hiç hiç hiç anlamıyorum.
    biz sizin gördüğünüz iyi şeyleri görüyoruz. siz bizim gördüğümüz kötü şeyleri görmüyorsunuz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın