22
ekip işi olacaktır. kalabalık bir heyetle gidilmesi olasıdır.
kimse olmasa da yusuf günay ve abdülrahim albayrak kesin olarak bu istemede yer alır.
mustafa cengiz’in açılış konuşmasında “sevgili peder bey. inan edin, evlilik çok kutsal, çook kutsal bir müessese. hayatta başarının anahtarı. o sebeple buna vesile olmak da gurur vericidir. sözü kızı istemek üzere abdülrahim kardeşime bırakıyorum.” demesiyle başlayan süreç, albayrak’da kendini bulur.
“bize büyük kızı verin.”
“n.. nasıl yani?”
“büyük kızı verin gidelim.”
“büyük kız evli abdülrahim bey. hem siz esas ort..!?”
“küçüğü isteriz.”
“o da daha 18 olmadı?”
“e tamam bak üçüncü artık reddetme; ortancayı bizim oğlana verin. olmadı kiralayalım.”
“nasıl kiralayalım? pardon!?”
“ffp’den düşeriz.”
“yahu kiralamak ne demek bir dakika?”
“olumsuz oldu. haftaya tekrar menajerle gelelim. hadi damat bey kardeşim kalk.”
“ama abdülrahim başkanım. ama...”
“bırak da gidip falcao’yu alalım evladım.”
“başkanım, abdülrahim başkanım neler diyor?”
“ne yazık ki kızı vermediler sevgili damat; ama aklıma bir beyit geldi bu duruma. geçme namert köprüsünden ko aparsın sel seni. inme çakal yatağına ko yesin aslan seni.”
“...”
“...”
“bir dakika. falcao’yu alalım mı dedi abdülrahim başkan?”
“dedim.”
“kalkın başkanlarım kalkın bana kız mı yok? falcao ha, radamel olan. kolombiyalı.”
“inan edin ki o sevgili kardeşim. ama forma almalısın. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diyoruz.”
“şu çikolata çiçeği okutam da pazarda, forma alam üstüne ekleyip. falcao ha? forvet ha. yalnız başkanım çakal dedin kızı peder üstüne alındı. şey etmese miydin acaba?”
o değil de damadı yazarken içimdeki mecnun ç. ortaya çıktı.
gel artık falcao.
kimse olmasa da yusuf günay ve abdülrahim albayrak kesin olarak bu istemede yer alır.
mustafa cengiz’in açılış konuşmasında “sevgili peder bey. inan edin, evlilik çok kutsal, çook kutsal bir müessese. hayatta başarının anahtarı. o sebeple buna vesile olmak da gurur vericidir. sözü kızı istemek üzere abdülrahim kardeşime bırakıyorum.” demesiyle başlayan süreç, albayrak’da kendini bulur.
“bize büyük kızı verin.”
“n.. nasıl yani?”
“büyük kızı verin gidelim.”
“büyük kız evli abdülrahim bey. hem siz esas ort..!?”
“küçüğü isteriz.”
“o da daha 18 olmadı?”
“e tamam bak üçüncü artık reddetme; ortancayı bizim oğlana verin. olmadı kiralayalım.”
“nasıl kiralayalım? pardon!?”
“ffp’den düşeriz.”
“yahu kiralamak ne demek bir dakika?”
“olumsuz oldu. haftaya tekrar menajerle gelelim. hadi damat bey kardeşim kalk.”
“ama abdülrahim başkanım. ama...”
“bırak da gidip falcao’yu alalım evladım.”
“başkanım, abdülrahim başkanım neler diyor?”
“ne yazık ki kızı vermediler sevgili damat; ama aklıma bir beyit geldi bu duruma. geçme namert köprüsünden ko aparsın sel seni. inme çakal yatağına ko yesin aslan seni.”
“...”
“...”
“bir dakika. falcao’yu alalım mı dedi abdülrahim başkan?”
“dedim.”
“kalkın başkanlarım kalkın bana kız mı yok? falcao ha, radamel olan. kolombiyalı.”
“inan edin ki o sevgili kardeşim. ama forma almalısın. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diyoruz.”
“şu çikolata çiçeği okutam da pazarda, forma alam üstüne ekleyip. falcao ha? forvet ha. yalnız başkanım çakal dedin kızı peder üstüne alındı. şey etmese miydin acaba?”
o değil de damadı yazarken içimdeki mecnun ç. ortaya çıktı.
gel artık falcao.