• 180
    hakkında bir kaç kelam etmek istediğim kokuşmuş bir düzeni olan ligdir.
    dünyanın her ülkesinde 1.seviye ligin altında ki bütün ligler üst liglere oyuncu hazırlama misyonu edinmişken maalesef ülkemizde bulunan birinci lig menajerlerin,başkanların ve işgüzar teknik direktörlerin kulüpleri aleni ve göz göre göre soydukları bir mecra haline gelmiştir.

    bu ligin sistem işleyişini sizlere örnek bir hikaye oluşturarak anlatmak istiyorum karakterlerimizi tanıyalım;
    ahmet: kulüp başkanı
    mehmet: kulüp başkanı ile kanka olan menajer
    hüseyin: menajer ile kanka olan teknik direktör
    ahmet bey kulüp başkanı oluyor -genelde müteahhit ve şehrin tanınan sanayicilerinden oluyorlar- şehrin ileri gelenlerinden validen, belediye başkanından, diğer sanayicilerden paraları toplayıp kulüp bütçesini tamamen belli ediyor. bu sezon için tff 1.lig takımının sadece federasyon ve yayın gelirleri 12-13 milyon lira civarıydı. mesela geçen sezon play off şampiyonu olan gazişehir fk'nın bütçesi 13 milyon + diğer şekillerde kulübün kasasına gren para şeklindeydi.

    daha sonra ahmet bey futboldan zerre kadar anlamadığı için, bir dost meclisinde veya başka bağlantılarla ( :) ) tanıştığı menajer mehmet ile fikir alışverişi yapmaya başlıyor. mehmet bey, hemen kendisine hüseyin beyi teknik direktör yapalım diyor, (burada hüseyin bey'in başarılı olması, futboldan anlaması vs bile önemli değil) sonra çağırıyorlar hüseyin beyi sözleşme imzalıyorlar.

    transfer sezonu geldi çattı, nasıl bir takım kurulacak? zira teknik direktör hüseyin bey'in elinde bir oyuncu portföyü yok. zaten olsa bile, menajer mehmet sadece kendi oyuncularını kulübe getireceği için bunun bir önemide yok. manejer mehmet bey adı sanı duyulmamış futbolcuları getiriyor takımı dolduruyor. takım, 10 hafta kötü gidiyor maalesef teknik direktör hüseyin bey'in işine son veriliyor ve menajer mehmet'in bir diğer bağlantılı teknik direktörü göreve geliyor.

    peki bu ligde kulüpler nasıl batıyor veya para nasıl çalınıyor? menajer mehmet bey'in fransa 2.liginden getirdiği siyahi futbolcu aslında orada yıllık 70 bin euro'ya oynuyor, fakat bizim ülkemizin takımından 300 bin euro alıyor. aslında futbolcu bizim kulüptende 70 bin euro alıyor ama her ne hikmetse 230 bin euro bir fark oluşuyor, bu fark artık pasta payı nasıl belirlendiyse transferde görev alan kişiler arasında paylaşılıyor.

    eğer sistem bu şekilde ilerlemeseydi bu ligin kulüpleri her transfer döneminde 14-15 oyuncu transfer etmezlerdi, transfer sirkülasyonu ve bu oyuncu devir daimi sadece zenginlerin daha da zengin olmasını sağlıyor.
    tabi kulüpte böyle işler dönerken, bizim oyuncu çıkarması gerek dediğimiz ligin takımları futbolculara şişik ücretler vermekten alt yapı personellerine,kulüp personellerine para çıkaramıyorlar 2-3 bin lira bandında çalışan insanlar paşaların cebi dolacak diye belki de evlerine ekmek götüremiyor.

    bu kadar işgüzar işler dönerken şampiyon olan veya başarılı olan takımlar nasıl belirleniyor diye soracak olursak; adı sanı duyulmamış yabancı futbolcuların döndüğü ligde başarılı olmak için 5+5 yabancı kontenjanını doğru kullanmak başarının en büyük kilit anahtarı. bu sezon şampiyon olan takımlar, gençlerbirliği-denizlispor ve gazişehir fk'nın kadrolarına bakacak olursanız oynattıkları yabancılar ligin en iyi yabancı oyuncularıydı. (sessegnon,claro,aissati,del valle,sow,poepon vs.)

    umarım ki kulüp başkanlarının harcanan her bir kuruştan birebir sorumlu olduğu bir düzene geçeriz ve rasyonel işlerin yapıldığı seyir zevki yüksek ve armalara gönül veren taraftarları mutlu eden bir lig izleriz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın