1720
hayatta kendi başardığı en ufak bir şey bile olmayan ve çok parası olan bir insan. zengin demiyorum çünkü bana göre zenginliğin ölçütü kendisinin sahip olduğu şeyler değil, öyle olsa da kendisinin hak ettiği bir sıfat değil.
ali koç maddi olarak çok güçlü bir ailede dünyaya gelmiş birisi. bu yüzden kendisini suçlamıyorum elbette. nasıl ki sen, ben mevcut ailelerimizi kendimiz seçmediysek o da seçmedi. bunun sonucu olarak da hayatta parayla elde edilebilecek neredeyse her şeye hiçbir çaba sarf etmeden sahip olmuş birisi. bakın ben romantik bir insan değilim ama diyorum ki bu adam hiç ''ekmek kavgası'' vermemiş hayatında. hiç kavga etmemiş, hiç mücadele etmemiş bu hayatla. var olma, hayatta kalma, karnını doyurma, saygınlık kazanma, kendini gerçekleştirme gibi ihtiyaçlar için hiç uğraşmamış. ''çok parası olan bir insan.'' yazdım ancak gerçekçi olmak gerekirse mevcut dünya düzeninde çok parası olan insanlar parayla alınabilecek şeylerden fazlasına sahip oluyorlar ya da mevcut dünya düzeninde birçok şey parayla alınabilir durumda. iddia ediyorum ali koç'un hayatı boyunca sahip olmak için uğraştığı tek şey fenerbahçe başkanlığı. tabii türkiye'nin en zengin ailesinin maddi gücünü arkasına almış birisi olarak, camiada artık nefret edilen bir başkanla yarışmış birisi olarak, zaten bütün camia tarafından çağrılan biri olarak o makama sahip olmak için de ne kadar uğraşmıştır ya da buna ne kadar ''uğraşmak'' denir bilemem. düşünsene adamın hayatı boyunca verdiği tek önemli sayılabilecek mücadele bu. yine de üstte yazdım ya ''mevcut dünya düzeninde birçok şey parayla alınabilir durumda.'' diye. evet birçok şey ama her şey değil. işte bu yazının konusu birçok şeyin dışında kalan şeyler.
futbol ilginç bir oyun. hem tam anlamıyla saçma sapan paraların döndüğü hem de hala paranın istenilen başarıları getirmediği bir oyun. tam ''evet ya sanırım parayla oluyor bu iş.'' dediğimiz anda o tarihin, kültürün veya başka şeylerin kendisini hissettirdiğini görüyoruz. ali koç'la kıyaslanmayacak kadar parası olan şeyhler, petrol zenginleri şampiyonlar liginde her yıl tokadı yeyip dönüyor. psg bütün avrupa'nın dalga geçtiği bir takım oldu. manchester city para akıtmaya başladığından beri ki 10 yıl oldu, şampiyonlar liginde sanırım bir defa yarı final gördü sadece. bu 10 yılda ligde sadece 4 defa şampiyon oldular ki onda da son 3 yıldır guardiola gibi bir isimle çalışıyorlar.
ali koç'un hiçbir şey için mücadele etmediğinden bahsettik. bir şey için mücadele etmeyi geçtim, doğru düzgün bir yerde bir liderlik yapmış mı, bir işi yönetmiş mi emin değilim. zaten koç ailesinin de en işe yaramazı olduğu söyleniyor. sözün özü bu adam niye fenerbahçe başkanı oldu? tek sebebi var: para. ali koç'un tam anlamıyla başka hiçbir vasfı yok. fenerbahçe taraftarı ve çok parası var. tekrar ediyorum: o parayı da kendisi kazanmadı, o kadar parası olmasında kendisinin en ufak bir payı yok. bunlar için kendisini suçlamıyorum.
ali koç'un belki de en büyük şanssızlığı, başkanlığının ilk senesinde fatih terim'in yönetimindeki galatasaray'a denk gelmesi oldu. fatih terim...
geçtiğimiz günlerde hocanın tazminatıyla ilgili bir şeyler saçmaladı ali koç. o açıklamaların saçmalığını geçiyorum. o tazminat fatih terim'in 2 yıllık performansına verilmedi. o tazminat koskoca 50 yıla verildi. dişiyle, tırnağıyla kazıya kazıya bu ülkenin sadece spor tarihine değil; direkt olarak tarihine geçen adama verildi. 70'li yıllarda futbol oynayan ve memleketinden galatasaray'a o dönem için çok ciddi bir bedelle transfer olan fatih terim'e verildi. galatasaray'da sayısız defa forma giymiş fatih'e verildi. galatasaray'da oynadığı 11 yılda bir kere bile şampiyonluk görememesine rağmen taraftarın sevgilisi olarak veda eden fatih'e verildi. teknik direktörlük kariyerinin henüz 3. senesinde 1 maç da olsa milli takımın başına geçebilen fatih'e verildi. bu ülkeyi ilk kez avrupa şampiyonasına götüren fatih terim'e verildi. galatasaray ile 4 defa üst üste şampiyon olan, en sonunda uefa kupasını kaldıran, real madrid'i yenerek süper kupayı da kazanacak olan ve 2002'de dünya 3.'sü olacak olan kadroyu kuran fatih terim'e verildi. sonra 2008'de türkiye'yi yine avrupa şampiyonasına götüren ve şampiyonada unutulmaz bir şekilde yarı finale gitmemizi sağlayan fatih terim'e verildi. sonra galatasaray'ı yine 2 sene üst üste şampiyon yapan, şampiyonlar liginde çeyrek final oynatan fatih terim'e verildi. sonra da toplamda 4. kez, kendisi yönetiminde 3. kez avrupa şampiyonasına gittiğimiz fatih terim'e verildi.
ali koç bunun ne demek olduğunu asla anlamadı, asla anlamayacak. ali koç gibi doğduğu anda birçok şeye sahip olan tipler, sıfırdan kazıya kazıya bir ülkenin futboldaki kaderini değiştiren adamı kolay kolay anlayamazlar. en azından ali koç gibileri. fatih terim'in ''imparatorluğa'' giden yolunu asla anlayamaz. bunun nasıl zor olduğunu anlayamaz. fatih terim, bu ülkede insanların hayal bile edemeyeceği şeyleri başardı. buna rağmen 2019 yılında bile hala kendisini ispatlamaya çalışıyor. fatih terim bu ülkeye kendisini zorla kabul ettirdi, doğrusuyla ve yanlışıyla. egosuyla ve başarılarıyla. egosu başarılarını tetikledi, başarıları egosunu. fatih terim deyince insanların aklına bir şey geliyor. bir karakter geliyor. ''evet belki egoist, evet belki bazen hırsı yüzünden kavgacı bir yapıya bürünüyor ancak fatih terim hayal eder, bu hayallerini gerçekleştirmek için çabalar, cesurdur, kaybetmekten korkmaz, pes etmez...''
bu arada ali koç'un karakteri ne? sakin bir adam mı, tutkulu bir adam mı? vizyonlu bir insan mı? elindeki imkanların ötesinde ne hayal kurmuş? neyi başarmış? bir şey başardıysa bunu nasıl başarmış? hayatta ''bunu ben yaptım'' diye gururlanacağı ne var mesela? bilmiyoruz. belki kendisi de bilmiyordur. bir insanın karakteri bir şey için çabalarken belli olur. çünkü önemli şeyler başarmak için önce bir karakter koymanız lazım. fatih terim'in arsenal maçında hücum oynatırken sergilediği cesur karakter, kupadan sonraki meşhur ''first of winner'' muhabbetinde ''önce ben konuşacağım'' dediği andaki gibi hırslı bir karakter, ''8 de kapanır 18 de.'' dediği andaki gibi pes etmeyen bir karakter.
ali koç, fatih terim'e ''sokak kabadayısı'' demişti. varsın hoca sokak kabadayısı olsun. ne fark eder? muhtemelen ali koç'un ailesinin parasını yurt dışında ezdiği dönemde hoca bu ülkeye futbolda kazanmayı öğretti. bu ülkedeki futbol camiasına bir hedef koymayı, bir hayal kurmayı, kaybetmekten korkmamayı ve başarmayı öğretti. pes etmemeyi ve hatta tüm dünyaya ''türkler pes etmez.'' anlayışını hatırlattı. böyle kabadayıya can kurban. bütün bunlara rağmen fatih terim sürekli eleştirilirken, ali koç bunca falsosu olmasına rağmen kimse bir şey demiyor. bu arada hocanın kabadayı hali de ali koç'tan çok daha kaliteli bir insandır o da ayrı.
işte bu kadar farklı iki karakter. ali koç'un en büyük şansı, şimdi belki de en büyük şanssızlığı oldu. hiç mücadele etmemiş biri olarak, mücadele ede ede tarih yazmış bir adamın karşısına çıktı. birçok şeye sahip olabilir ancak fatih terim'in sahip olduğu bazı şeylere hiçbir zaman sahip olmadı, olamayacak. bu yüzden de 18/19 sezonunda olduğu gibi kaybetmeye, parasıyla rezil olmaya devam edecek. daha boynu bükük çıkacağı çok fotoğraf var.
parayla başladık, parayla bitirelim. fatih terim, ali koç'un laf ettiği o tazminatı çocuk esirgeme kurumuna bağışladı. ali koç gibi para içinde doğmuş bir adama o paralar çerez parası olarak gelebilir ama fatih terim için bile o para çok büyük bir para emin olun. buna rağmen bağışladı o parayı. ali koç bunu da asla anlayamaz.
"arkadaşlar biz adı geçenlerin çoğuyla rakip bile değiliz. aynı şeyleri hiç yaşamadık. aynı yoldan yürümedik, aynı yollardan geçmedik. benzer başarılarımız da yok. üstüne üstlük rütbemiz de farklı''
ali koç maddi olarak çok güçlü bir ailede dünyaya gelmiş birisi. bu yüzden kendisini suçlamıyorum elbette. nasıl ki sen, ben mevcut ailelerimizi kendimiz seçmediysek o da seçmedi. bunun sonucu olarak da hayatta parayla elde edilebilecek neredeyse her şeye hiçbir çaba sarf etmeden sahip olmuş birisi. bakın ben romantik bir insan değilim ama diyorum ki bu adam hiç ''ekmek kavgası'' vermemiş hayatında. hiç kavga etmemiş, hiç mücadele etmemiş bu hayatla. var olma, hayatta kalma, karnını doyurma, saygınlık kazanma, kendini gerçekleştirme gibi ihtiyaçlar için hiç uğraşmamış. ''çok parası olan bir insan.'' yazdım ancak gerçekçi olmak gerekirse mevcut dünya düzeninde çok parası olan insanlar parayla alınabilecek şeylerden fazlasına sahip oluyorlar ya da mevcut dünya düzeninde birçok şey parayla alınabilir durumda. iddia ediyorum ali koç'un hayatı boyunca sahip olmak için uğraştığı tek şey fenerbahçe başkanlığı. tabii türkiye'nin en zengin ailesinin maddi gücünü arkasına almış birisi olarak, camiada artık nefret edilen bir başkanla yarışmış birisi olarak, zaten bütün camia tarafından çağrılan biri olarak o makama sahip olmak için de ne kadar uğraşmıştır ya da buna ne kadar ''uğraşmak'' denir bilemem. düşünsene adamın hayatı boyunca verdiği tek önemli sayılabilecek mücadele bu. yine de üstte yazdım ya ''mevcut dünya düzeninde birçok şey parayla alınabilir durumda.'' diye. evet birçok şey ama her şey değil. işte bu yazının konusu birçok şeyin dışında kalan şeyler.
futbol ilginç bir oyun. hem tam anlamıyla saçma sapan paraların döndüğü hem de hala paranın istenilen başarıları getirmediği bir oyun. tam ''evet ya sanırım parayla oluyor bu iş.'' dediğimiz anda o tarihin, kültürün veya başka şeylerin kendisini hissettirdiğini görüyoruz. ali koç'la kıyaslanmayacak kadar parası olan şeyhler, petrol zenginleri şampiyonlar liginde her yıl tokadı yeyip dönüyor. psg bütün avrupa'nın dalga geçtiği bir takım oldu. manchester city para akıtmaya başladığından beri ki 10 yıl oldu, şampiyonlar liginde sanırım bir defa yarı final gördü sadece. bu 10 yılda ligde sadece 4 defa şampiyon oldular ki onda da son 3 yıldır guardiola gibi bir isimle çalışıyorlar.
ali koç'un hiçbir şey için mücadele etmediğinden bahsettik. bir şey için mücadele etmeyi geçtim, doğru düzgün bir yerde bir liderlik yapmış mı, bir işi yönetmiş mi emin değilim. zaten koç ailesinin de en işe yaramazı olduğu söyleniyor. sözün özü bu adam niye fenerbahçe başkanı oldu? tek sebebi var: para. ali koç'un tam anlamıyla başka hiçbir vasfı yok. fenerbahçe taraftarı ve çok parası var. tekrar ediyorum: o parayı da kendisi kazanmadı, o kadar parası olmasında kendisinin en ufak bir payı yok. bunlar için kendisini suçlamıyorum.
ali koç'un belki de en büyük şanssızlığı, başkanlığının ilk senesinde fatih terim'in yönetimindeki galatasaray'a denk gelmesi oldu. fatih terim...
geçtiğimiz günlerde hocanın tazminatıyla ilgili bir şeyler saçmaladı ali koç. o açıklamaların saçmalığını geçiyorum. o tazminat fatih terim'in 2 yıllık performansına verilmedi. o tazminat koskoca 50 yıla verildi. dişiyle, tırnağıyla kazıya kazıya bu ülkenin sadece spor tarihine değil; direkt olarak tarihine geçen adama verildi. 70'li yıllarda futbol oynayan ve memleketinden galatasaray'a o dönem için çok ciddi bir bedelle transfer olan fatih terim'e verildi. galatasaray'da sayısız defa forma giymiş fatih'e verildi. galatasaray'da oynadığı 11 yılda bir kere bile şampiyonluk görememesine rağmen taraftarın sevgilisi olarak veda eden fatih'e verildi. teknik direktörlük kariyerinin henüz 3. senesinde 1 maç da olsa milli takımın başına geçebilen fatih'e verildi. bu ülkeyi ilk kez avrupa şampiyonasına götüren fatih terim'e verildi. galatasaray ile 4 defa üst üste şampiyon olan, en sonunda uefa kupasını kaldıran, real madrid'i yenerek süper kupayı da kazanacak olan ve 2002'de dünya 3.'sü olacak olan kadroyu kuran fatih terim'e verildi. sonra 2008'de türkiye'yi yine avrupa şampiyonasına götüren ve şampiyonada unutulmaz bir şekilde yarı finale gitmemizi sağlayan fatih terim'e verildi. sonra galatasaray'ı yine 2 sene üst üste şampiyon yapan, şampiyonlar liginde çeyrek final oynatan fatih terim'e verildi. sonra da toplamda 4. kez, kendisi yönetiminde 3. kez avrupa şampiyonasına gittiğimiz fatih terim'e verildi.
ali koç bunun ne demek olduğunu asla anlamadı, asla anlamayacak. ali koç gibi doğduğu anda birçok şeye sahip olan tipler, sıfırdan kazıya kazıya bir ülkenin futboldaki kaderini değiştiren adamı kolay kolay anlayamazlar. en azından ali koç gibileri. fatih terim'in ''imparatorluğa'' giden yolunu asla anlayamaz. bunun nasıl zor olduğunu anlayamaz. fatih terim, bu ülkede insanların hayal bile edemeyeceği şeyleri başardı. buna rağmen 2019 yılında bile hala kendisini ispatlamaya çalışıyor. fatih terim bu ülkeye kendisini zorla kabul ettirdi, doğrusuyla ve yanlışıyla. egosuyla ve başarılarıyla. egosu başarılarını tetikledi, başarıları egosunu. fatih terim deyince insanların aklına bir şey geliyor. bir karakter geliyor. ''evet belki egoist, evet belki bazen hırsı yüzünden kavgacı bir yapıya bürünüyor ancak fatih terim hayal eder, bu hayallerini gerçekleştirmek için çabalar, cesurdur, kaybetmekten korkmaz, pes etmez...''
bu arada ali koç'un karakteri ne? sakin bir adam mı, tutkulu bir adam mı? vizyonlu bir insan mı? elindeki imkanların ötesinde ne hayal kurmuş? neyi başarmış? bir şey başardıysa bunu nasıl başarmış? hayatta ''bunu ben yaptım'' diye gururlanacağı ne var mesela? bilmiyoruz. belki kendisi de bilmiyordur. bir insanın karakteri bir şey için çabalarken belli olur. çünkü önemli şeyler başarmak için önce bir karakter koymanız lazım. fatih terim'in arsenal maçında hücum oynatırken sergilediği cesur karakter, kupadan sonraki meşhur ''first of winner'' muhabbetinde ''önce ben konuşacağım'' dediği andaki gibi hırslı bir karakter, ''8 de kapanır 18 de.'' dediği andaki gibi pes etmeyen bir karakter.
ali koç, fatih terim'e ''sokak kabadayısı'' demişti. varsın hoca sokak kabadayısı olsun. ne fark eder? muhtemelen ali koç'un ailesinin parasını yurt dışında ezdiği dönemde hoca bu ülkeye futbolda kazanmayı öğretti. bu ülkedeki futbol camiasına bir hedef koymayı, bir hayal kurmayı, kaybetmekten korkmamayı ve başarmayı öğretti. pes etmemeyi ve hatta tüm dünyaya ''türkler pes etmez.'' anlayışını hatırlattı. böyle kabadayıya can kurban. bütün bunlara rağmen fatih terim sürekli eleştirilirken, ali koç bunca falsosu olmasına rağmen kimse bir şey demiyor. bu arada hocanın kabadayı hali de ali koç'tan çok daha kaliteli bir insandır o da ayrı.
işte bu kadar farklı iki karakter. ali koç'un en büyük şansı, şimdi belki de en büyük şanssızlığı oldu. hiç mücadele etmemiş biri olarak, mücadele ede ede tarih yazmış bir adamın karşısına çıktı. birçok şeye sahip olabilir ancak fatih terim'in sahip olduğu bazı şeylere hiçbir zaman sahip olmadı, olamayacak. bu yüzden de 18/19 sezonunda olduğu gibi kaybetmeye, parasıyla rezil olmaya devam edecek. daha boynu bükük çıkacağı çok fotoğraf var.
parayla başladık, parayla bitirelim. fatih terim, ali koç'un laf ettiği o tazminatı çocuk esirgeme kurumuna bağışladı. ali koç gibi para içinde doğmuş bir adama o paralar çerez parası olarak gelebilir ama fatih terim için bile o para çok büyük bir para emin olun. buna rağmen bağışladı o parayı. ali koç bunu da asla anlayamaz.
"arkadaşlar biz adı geçenlerin çoğuyla rakip bile değiliz. aynı şeyleri hiç yaşamadık. aynı yoldan yürümedik, aynı yollardan geçmedik. benzer başarılarımız da yok. üstüne üstlük rütbemiz de farklı''