23
2019 ramazan bayramı öncesinde turkcell tarafından ortamlara salınmış olan yürek söken reklam.
transfer sürecinde "galatasaray o daha vefalı" demiş, şampiyonluk kutlamasına koltuk değnekleriyle çıkarken "şereftir seni sevmek" çaldırmış olan emre akbaba'nın, gecenin karanlığında arabasına aldığı bir yabancı ile aralarında geçen diyaloğu konu alır. o saatte orada olması son derece anlamsızdır o yabancının, bu da bir hayalet filmi klişesidir aslında.
yabancı kısa bir selam sabah muhabbetinin ardından "severek izliyoruz" mealinden konuya girer, yeni nesildeki futbolcuların gelişiminden memnuniyet belirtir. emre akbaba biraz da alayvari şekilde "siz de oynar mıydınız gençliğinizde" gibilerinden sorar, cevap da "eh işte biraz" mealinde gelir...
bu da mükemmel bir olabilir evladım olabilir göndermesidir...
film boyunca emre bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle de cep telefonunu kurcalamaktadır. yabancı abimiz bu konuda uyarmak ister. seni sevenleri üzmemek için tek bir tavsiye verir: yoldayken sadece yola bak...
(bkz: bizi sevenleri üzmeyelim baba)
izleyenlerde de modern zamanların metin oktay'ı yakıştırması yapılan emre akbaba'ya dair güzel göndermeler ve atıflar yapıldığı hissiyatı uyanmıştır.
derken emre ve aracının önünde bir iş makinesi ve işçiler belirir, ani bir frenle zor da olsa çarpmadan durmayı başarır. arabadan iner, işçiler teselli eder. derken aslında olmayan hayalet yabancı aracın dışında bir yerde kadraja girer. koyu sarı ceketi ve kırmızı uzun atkısı ile "parçalı forma" imajı yaratan kıyafeti dikkat çekerken kamera yukarıya doğru çıkar, kasketini çıkarır ve kafasını kaldırır ve büyük darbe gelir: biraz cast çalışması çokça da makyaj marifetiyle metin oktay karşımıza çıkar...
en az izleyenler kadar şaşkın olan emre'nin ağzından sadece "metin oktay" lafı çıkar ve elini kalbine götürür, metin oktay da aynı şekilde karşılık verir...
galatasaraylı olup da izleyenlerin gözündense iki damla yaş yanaklarına doğru süzülür.
herkese kazasız belasız yolculuklar...
transfer sürecinde "galatasaray o daha vefalı" demiş, şampiyonluk kutlamasına koltuk değnekleriyle çıkarken "şereftir seni sevmek" çaldırmış olan emre akbaba'nın, gecenin karanlığında arabasına aldığı bir yabancı ile aralarında geçen diyaloğu konu alır. o saatte orada olması son derece anlamsızdır o yabancının, bu da bir hayalet filmi klişesidir aslında.
yabancı kısa bir selam sabah muhabbetinin ardından "severek izliyoruz" mealinden konuya girer, yeni nesildeki futbolcuların gelişiminden memnuniyet belirtir. emre akbaba biraz da alayvari şekilde "siz de oynar mıydınız gençliğinizde" gibilerinden sorar, cevap da "eh işte biraz" mealinde gelir...
bu da mükemmel bir olabilir evladım olabilir göndermesidir...
film boyunca emre bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle de cep telefonunu kurcalamaktadır. yabancı abimiz bu konuda uyarmak ister. seni sevenleri üzmemek için tek bir tavsiye verir: yoldayken sadece yola bak...
(bkz: bizi sevenleri üzmeyelim baba)
izleyenlerde de modern zamanların metin oktay'ı yakıştırması yapılan emre akbaba'ya dair güzel göndermeler ve atıflar yapıldığı hissiyatı uyanmıştır.
derken emre ve aracının önünde bir iş makinesi ve işçiler belirir, ani bir frenle zor da olsa çarpmadan durmayı başarır. arabadan iner, işçiler teselli eder. derken aslında olmayan hayalet yabancı aracın dışında bir yerde kadraja girer. koyu sarı ceketi ve kırmızı uzun atkısı ile "parçalı forma" imajı yaratan kıyafeti dikkat çekerken kamera yukarıya doğru çıkar, kasketini çıkarır ve kafasını kaldırır ve büyük darbe gelir: biraz cast çalışması çokça da makyaj marifetiyle metin oktay karşımıza çıkar...
en az izleyenler kadar şaşkın olan emre'nin ağzından sadece "metin oktay" lafı çıkar ve elini kalbine götürür, metin oktay da aynı şekilde karşılık verir...
galatasaraylı olup da izleyenlerin gözündense iki damla yaş yanaklarına doğru süzülür.
herkese kazasız belasız yolculuklar...