• 276
    sözlükte, bazı şeylerin bulaşıcı olduğunu yaşayarak gören yazardır. bula bula fatih terim-hayrettin demirbaş hakkında yazdığı entryler baz alınarak ayar verilmeye çalışılmaktadır. (bunlar da 2700 entry içinde 4 veya 5 tane olmalı. hadi bilemedin 6)

    -bu arada fark edildimi bilmiyorum ama bu iki tarihsel şahsiyet galatasaray'a git-gel yapmak gibi bir ortak özelliğe sahiptir. yani bir kez başarılı olmuşlar, sonra bir yerlere gitmişler, daha sonra da tekrar galatasaray'a geri dönüp başarısız olmuşlardır. ayrıca başarısızlıkları şöyle böyle değil, tarihe kazınacak başarısızlıklardır. bu ayrımı algılayabilen varsa devam edelim.

    ana fikri nedir fatih terim hakkında yazdıklarımız için;
    "hagi sayesinde elde edilen başarı nedeni ile kendini "teknik direktör" zanneti".
    yalan mı? daha sonra galatasaray a verdiği zararları zaten herkes biliyor.

    gelelim hayrettin demirbaş'a
    evet. belgarath'ın hayrettin demirbaş hakkında girdiği entrysinden sonra, ben de hayrettin demirbaş a hakkını tam olarak teslim eden ve olayı daha kreatif biçimde açıklayan bir entry yazdım. eeee.. fark edilmiş zaten. bu konuda çok önceden tek tek yazmaya üşendiğim için direk wiki den kopyalıp paste ettiğim bir entry vardı zaten, hayrettin demirbaş ile yaşadıklarımızı (başarı ve başarısızlıklarımızı) kronolojik bir sıra ile anlatan.
    belgarath'ın entryisi sonrasında o kreatif entryi yazınca eski copy-paste entryinin hükmü kalktığından sildim onu. nedir burada dert olan!

    alay konusuna gelince. evet. ince ince dalga geçmeyi severim. bu takıma ikinci gelişlerinde kendilerine "tabanca dayanmadan" gelmiş olup, takımı rezil etmelerinden dolayı, ikisine de gıcığım. ama hakaret etmem. tribünden hiç etmem. yeri geldi burada ince ince espriler ile hayrettin'e karşı bu gıcıklığımı dışarıya vurmaya çalıştım. ama kimse bana "tabanca dayamadan" hayrettinin hakkını da verdim. dolaşın bakalım tüm interneti "hayrettin" hakkında bu adaleti kullanmaya çalışan biri var mı.

    samimiyetime inanmıyormuş. inanamazsan inanma. ne işe yarar senin samimiyetime inanman. ticaret mi yapıyoruz. bana vadeli mal mi vereceksin. nedir yani. laz'ın dediği gibi;
    "ben de senin samimiyetine inanmıyorum" eee.. ne olacak şimdi.

    ---------
    tribündeki üç beş insan meselesine gelince;
    üç beş insan filan değildir bu işleri yapan. tribüne hakim grubun ürettiği kültür nedeni ile tribün çoğunluğu tarafından yapılmaktadır bu terbiyesizlikler ve ne yazık ki sözlüğe de aynı oranda yansımaktadır.
    -----

    bir de şu celebrity ve nick altına yazma meselesi var;
    sözlük te herhangi bir başlık altına insanların hoşuna gitmeyen bir şey yazdığımda hemen gelip nick altıma bir entry giriyorlar. uzun zaman "bıkarlar belki" düşüncesi ile bu duruma sessiz kadım. sussam da bıkmadılar. sonra ufak ufak alay etmeye başladım. sonraları daha ağır şeyler yazmaya başladım ama bir acip millet kardeşim. ne bıkıyor ne de utanıyor. celebritymiş. kişsel olarak kimseyle tanışmak bile istemeyen bir adamım ben. ne celebritysi. ne işime yarar bu celebritylik. düşüncelerimden hoşlanmaya bilirisiniz. ben de bir çok insanın düşüncelerinden hoşlanmıyorum ama gidip te nick altlarına gibi aptal-saptal entryler döşenmiyorum. bu güne kadar 2 tane entry haricinde nick altlarına yazdığım entryler hep takdir ve teşekkür içerir.

    haaa! bundan sonra hiç bir aptallığa ve terbiyesizliğe karşı tepkisiz kalmıyacağımda bilinsin. hodri meydan.
App Store'dan indirin Google Play'den alın