445
hasan şaş iyi futbolcudur, sempatik gelir kimilerine, kimilerine doğru kimilerine yanlış gelir. sevilir sevilmez vs vs vs.
ben hasan şaş'ı 3 yerde hatırlarım. dünya kupası, real madrid maçı, lucescu dönemindeki şampiyonluk. budur benim için. ama futbolu bıraktıktan sonra görsel medyada karşımıza çıktı sık sık. birincisi malum "kadıköy kaleleri bizim için flu" benzetmesi bir diğeri de "liverpool mu galatasaray mı" lafına liverpool cevabı vermesi. kendisinin galatasaray'ı sevmediğini söylemem mantık dışı. keza bu laflarım hakan ünsal için de geçerli. ama bir yerden sonra ben de söz hakkına sahip olurum, galatasaray'ı bir inanç gibi benimsemiş taraftar olarak! birileri benim inancım üzerinden prim yapmamalı, yapamamalı! eskiden bu denli yaklaşımların olduğunu pek sanmıyorum. bu işin öncüsü hıncal'dır biliriz, sataşır laf eder vs. ama eski topçuların davranışları cidden mide bulandırmaktadır artık.
galatasaray son zamanlarda kendi bağrından öz duygularla yetişen evlatlar çıkaramamaktadır. benim en son hatırladığım kişi bülent korkmaz'dır. galatasaray tribünleri kendisini eleştirirken futbolculuğunu değil teknik adamlığını eleştirmiştir mesela. başarısız olmasına onunla beraber üzülmüştür. çoğu taraftarın gençlik figürlerindendir çünkü kaptan. bugün birileri galatasaray'a sataşarak ekranlarda yer kapma telaşına düşmüşse o onların ayıbıdır. ve ayıbın fazlası iyi değildir.
bu noktada metin oktay her şeyi açık eder: "sarı-kırmızılı renklere küçükten beri hayrandım. galatasaray izmir'e geldiğinde okuldan kaçar, maça giderdim. bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım."
ben hasan şaş'ı 3 yerde hatırlarım. dünya kupası, real madrid maçı, lucescu dönemindeki şampiyonluk. budur benim için. ama futbolu bıraktıktan sonra görsel medyada karşımıza çıktı sık sık. birincisi malum "kadıköy kaleleri bizim için flu" benzetmesi bir diğeri de "liverpool mu galatasaray mı" lafına liverpool cevabı vermesi. kendisinin galatasaray'ı sevmediğini söylemem mantık dışı. keza bu laflarım hakan ünsal için de geçerli. ama bir yerden sonra ben de söz hakkına sahip olurum, galatasaray'ı bir inanç gibi benimsemiş taraftar olarak! birileri benim inancım üzerinden prim yapmamalı, yapamamalı! eskiden bu denli yaklaşımların olduğunu pek sanmıyorum. bu işin öncüsü hıncal'dır biliriz, sataşır laf eder vs. ama eski topçuların davranışları cidden mide bulandırmaktadır artık.
galatasaray son zamanlarda kendi bağrından öz duygularla yetişen evlatlar çıkaramamaktadır. benim en son hatırladığım kişi bülent korkmaz'dır. galatasaray tribünleri kendisini eleştirirken futbolculuğunu değil teknik adamlığını eleştirmiştir mesela. başarısız olmasına onunla beraber üzülmüştür. çoğu taraftarın gençlik figürlerindendir çünkü kaptan. bugün birileri galatasaray'a sataşarak ekranlarda yer kapma telaşına düşmüşse o onların ayıbıdır. ve ayıbın fazlası iyi değildir.
bu noktada metin oktay her şeyi açık eder: "sarı-kırmızılı renklere küçükten beri hayrandım. galatasaray izmir'e geldiğinde okuldan kaçar, maça giderdim. bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım."