1847
z kuşağı denen bir kavram var, artık duymayan kalmamıştır zaten. bu kuşağın özellikleri şöyle sıralanır;
-bağımsızlık
-özgürlük
-toplumsallaşmadan ziyade bireyselleşme önemlidir, hatta çok önemlidir.
-ailenin hayallerini değil kendi hayallerini gerçekleştirmek, aileden hatta daha genel olarak toplumdan kopma, toplumun üzerine çıkma arzusu vardır.
-kısa yolları severler. uzun uğraşlar sonucunda elde edilecek bir konum ya da başarı onlara göre değildir.
bu saydığım özelliklerin kimileri çok olumlu kimileri çok olumsuzdur bana göre. benim bir önceki kuşağımın olumsuz bulacağı yanlarsa daha fazladır diye düşünüyorum. ozan kabak bu kuşağın bir temsilcisi olarak ne şenol güneş hayranı olur ne de fatih terim hayranı. ikisini de sevebilir ama hiçbirinin kendisinden daha fazla sevip önemsemez. pragmatist davranır. en kısa yoldan(her kısa yol illa ki değersiz ya da ahlaksızca değildir) zirveye ulaşmayı hedefler. bu perspektiften bakınca şenol güneş hakkında söylediklerini ya da bizimle sözleşme uzatmamasını, ben gitmiyorum diye diretmemesini gayet anlayışla karşılayabiliyorum ben ve hak veriyorum da kendisine.
genel kanının aksine ben kendisinin fatih terim tarafından yıldız yapıldığını da düşünmüyorum. muhtemelen ozan da düşünmüyor. ozan, eminim ki fatih hoca'yı çok seviyor ve ona minnet duyuyor ancak fatih terim olmasaydı da ben yine bulunduğum konuma gelirdim diye düşünüyor ki ben de öyle düşünüyorum aslında. semih kaya, fatih terim olmasa futbolcu olamazdı. eray işcan zaten bir fabrikada asgari ücretle falan çalışırdı, çok yetenekli bir oyuncu olsa da emre belözoğlu o dönemin şartları dolayısıyla fatih terim olmasa yok olup gidebilirdi ama ozan böyle değil. melese merih nasıl ki fenerbahçe tarafından değerlendirilmediği halde sporting lisbon'un b takımında kendini belli edip bugün italya ligi'ne gittiyse ozan da giderdi. hatta kendisi merih'ten daha potansiyelli. günümüzde 13 14 yaşındaki oyunculara bile çok ciddi yatırımlar yapılıyor, çocuklar daha o yaşta takip edilmeye başlanılıyor. ozan da 18 yaşında biri olarak, genç bir adam ya da olgun bir çocuk olarak burada yazdığım gibi düşünüyor bence. o sebeple sizin umduğunuz kadar büyük bir minnet, vefa ya da benzeri değerleri taşımıyor. galatasaray'da kalsaydım da yine real madrid için düşünülebilirdim ama bir iki sene geç olurdu belki diyor. z kuşağı olarak da 2 sene beklemeye tahammülü olmuyor haliyle.
her nesil, kendinden sonrakinden şikayetçi olur, ama hayıflanmak yerine değişimi görüp de buna bir an önce uyum sağlamak gerekir. ozan çok yetenekli bir oyuncu ve bunu biliyor. o bilmiyorsa bile çevresinden sürekli bunu duyuyor hatta belki de olduğundan fazlası olduğuna ikna ediliyor. bu sebeple de bir an önce zirveye çıkmak istiyor kuşağının genel bir özelliği olduğu üzere. açıklamalarını, tavırlarını böyle yorumlamak gerekiyor. aksi halde galatasaray altyapısındaki pek çok genci galatasaraylı olmamak, olamamakla itham etmek zorunda kalırsınız ve siz üzülürsünüz en çok.
son bir şey eklemek istiyorum. hayvanlardan tanrılara sapiens'in yazarı harari'nin müthiş bir röportajını okumuştum. ''insanlar, imkanlar arttıkça tatminin de artacağını düşünürler oysaki imkanlar tatmini değil beklentileri arttırır.'' diyordu. sizler içinde bulunduğunuz durumda kendinizi ozan yerine koyup ben olsam şöyle yapardım, şöyle derdim diyorsunuz; ancak hayalinizdeki görüntünüz, başka bir takım futbolcusu olarak onlarca basın mensubunun karşısında galatasaray'ı ve fatih hoca'yı överken; zihniniz, ofisinde ya da evindeki koltuğunda oturup enrty giren bir adamın zihni. ben olsaydım cümlesi, bir empati yansıması değil, sanrısıdır en fazla. o imkanlara sahip olmadan o imkanları hayal edip de nelerine yetmiyor, neden yetinmiyorlar demek kolay. galatasaray'da oynamak nelerine yetmiyor, ayda 10 bin tl nelerine yetmiyor vs. vs. insanların çok azı ama çok azı asgari ihtiyaçlarını belirleyip de sonra kendi iradesiyle bu ihtiyaçları arttırmadan yaşamına devam edebilir oysaki.
sonuçlandırırsam, ben ozan'ın kızılacak bir şey söylemediğini düşünüyorum. yaşına, kuşağına uygun davranıyor ve yaptıklarında bir yanlış görmüyorum. bu yanlış yapmayacağı anlamına gelmez elbette ama şimdilik bana göre yanlışı olmayan bir genç adam/olgun çocuk ozan.
-bağımsızlık
-özgürlük
-toplumsallaşmadan ziyade bireyselleşme önemlidir, hatta çok önemlidir.
-ailenin hayallerini değil kendi hayallerini gerçekleştirmek, aileden hatta daha genel olarak toplumdan kopma, toplumun üzerine çıkma arzusu vardır.
-kısa yolları severler. uzun uğraşlar sonucunda elde edilecek bir konum ya da başarı onlara göre değildir.
bu saydığım özelliklerin kimileri çok olumlu kimileri çok olumsuzdur bana göre. benim bir önceki kuşağımın olumsuz bulacağı yanlarsa daha fazladır diye düşünüyorum. ozan kabak bu kuşağın bir temsilcisi olarak ne şenol güneş hayranı olur ne de fatih terim hayranı. ikisini de sevebilir ama hiçbirinin kendisinden daha fazla sevip önemsemez. pragmatist davranır. en kısa yoldan(her kısa yol illa ki değersiz ya da ahlaksızca değildir) zirveye ulaşmayı hedefler. bu perspektiften bakınca şenol güneş hakkında söylediklerini ya da bizimle sözleşme uzatmamasını, ben gitmiyorum diye diretmemesini gayet anlayışla karşılayabiliyorum ben ve hak veriyorum da kendisine.
genel kanının aksine ben kendisinin fatih terim tarafından yıldız yapıldığını da düşünmüyorum. muhtemelen ozan da düşünmüyor. ozan, eminim ki fatih hoca'yı çok seviyor ve ona minnet duyuyor ancak fatih terim olmasaydı da ben yine bulunduğum konuma gelirdim diye düşünüyor ki ben de öyle düşünüyorum aslında. semih kaya, fatih terim olmasa futbolcu olamazdı. eray işcan zaten bir fabrikada asgari ücretle falan çalışırdı, çok yetenekli bir oyuncu olsa da emre belözoğlu o dönemin şartları dolayısıyla fatih terim olmasa yok olup gidebilirdi ama ozan böyle değil. melese merih nasıl ki fenerbahçe tarafından değerlendirilmediği halde sporting lisbon'un b takımında kendini belli edip bugün italya ligi'ne gittiyse ozan da giderdi. hatta kendisi merih'ten daha potansiyelli. günümüzde 13 14 yaşındaki oyunculara bile çok ciddi yatırımlar yapılıyor, çocuklar daha o yaşta takip edilmeye başlanılıyor. ozan da 18 yaşında biri olarak, genç bir adam ya da olgun bir çocuk olarak burada yazdığım gibi düşünüyor bence. o sebeple sizin umduğunuz kadar büyük bir minnet, vefa ya da benzeri değerleri taşımıyor. galatasaray'da kalsaydım da yine real madrid için düşünülebilirdim ama bir iki sene geç olurdu belki diyor. z kuşağı olarak da 2 sene beklemeye tahammülü olmuyor haliyle.
her nesil, kendinden sonrakinden şikayetçi olur, ama hayıflanmak yerine değişimi görüp de buna bir an önce uyum sağlamak gerekir. ozan çok yetenekli bir oyuncu ve bunu biliyor. o bilmiyorsa bile çevresinden sürekli bunu duyuyor hatta belki de olduğundan fazlası olduğuna ikna ediliyor. bu sebeple de bir an önce zirveye çıkmak istiyor kuşağının genel bir özelliği olduğu üzere. açıklamalarını, tavırlarını böyle yorumlamak gerekiyor. aksi halde galatasaray altyapısındaki pek çok genci galatasaraylı olmamak, olamamakla itham etmek zorunda kalırsınız ve siz üzülürsünüz en çok.
son bir şey eklemek istiyorum. hayvanlardan tanrılara sapiens'in yazarı harari'nin müthiş bir röportajını okumuştum. ''insanlar, imkanlar arttıkça tatminin de artacağını düşünürler oysaki imkanlar tatmini değil beklentileri arttırır.'' diyordu. sizler içinde bulunduğunuz durumda kendinizi ozan yerine koyup ben olsam şöyle yapardım, şöyle derdim diyorsunuz; ancak hayalinizdeki görüntünüz, başka bir takım futbolcusu olarak onlarca basın mensubunun karşısında galatasaray'ı ve fatih hoca'yı överken; zihniniz, ofisinde ya da evindeki koltuğunda oturup enrty giren bir adamın zihni. ben olsaydım cümlesi, bir empati yansıması değil, sanrısıdır en fazla. o imkanlara sahip olmadan o imkanları hayal edip de nelerine yetmiyor, neden yetinmiyorlar demek kolay. galatasaray'da oynamak nelerine yetmiyor, ayda 10 bin tl nelerine yetmiyor vs. vs. insanların çok azı ama çok azı asgari ihtiyaçlarını belirleyip de sonra kendi iradesiyle bu ihtiyaçları arttırmadan yaşamına devam edebilir oysaki.
sonuçlandırırsam, ben ozan'ın kızılacak bir şey söylemediğini düşünüyorum. yaşına, kuşağına uygun davranıyor ve yaptıklarında bir yanlış görmüyorum. bu yanlış yapmayacağı anlamına gelmez elbette ama şimdilik bana göre yanlışı olmayan bir genç adam/olgun çocuk ozan.