• 962
    biraz the good place kritiği yapalım.

    henüz 3 sezonu yayınlanmış etik, iyilik, kötülük, ahlak temalı güldürü dizisi. etik üzerine bir felsefi tartışma yayını yapalım denilse kimse izlemeyeceğinden; absürtlük, komedi, biraz dram ve gizem üzerinden popülizm sosuyla bu felsefi tartışmayı yönlendiren güzel bir dizi.

    her şeyden önce dizinin bir teması var ve bu temadan mümkün olduğunca kopmuyorlar. hikayesini ölümden sonraki yaşam üzerinden anlatmayı tercih etmiş anlatıcılar. izlenceyi keyifli hale getirebilmek ve derin konuyu iliklerinize nüfuz ettirmek istiyorsanız dizide de geçen kitapları okuduktan sonra veya okurken diziyi seyretmeniz verimi maksimuma çekecektir. kitapların listesini ilgili adresten bulabilirsiniz:
    https://www.goodreads.com/...ed_On_The_Good_Place

    beni en çok etkileyen ve üzerine konuşmak istediğim bir bölümü anlatmak istiyorum. o nedenle buradan sonrası spoiler içermektedir.

    --- spoiler ---

    3. sezonda insanların yaptıkları iyiliklerin ve kötülüklerin puanlaması yapılırken anlaşılıyor ki son 500 yıldır kimse iyi yere giremiyor. burada bir hile olduğu, muhasebe bölümü vs. gibi absürt anlatıların ötesinde baş karakter fark ediyor ki aslında dünya daha komplike bir hale geldi ve seçimlerimizin bizi hangi sonuçlara götürdüğü kestirilemez bir hal aldı. siz bir domates alırken bile çevreyi kirleten bir böcek ilacı firmasına yardımda bulunmuş olabiliyorsunuz. bu nedenle de hiçbir zaman iyi yere gidecek kadar puan toplayamıyorsunuz.

    --- spoiler ---

    evet bu çağda her yaptığımız şeyi veya seçimlerimizi rasyonel bir süzgeçten geçiremiyoruz. çünkü bilgi çok fazla ve sınırlı kaynaklarımız nedeniyle her şeyi bilebilmemiz mümkün değil. bu nedenle de her konuda rasyonel olabilmek mantıklı seçimler yapabilmek çok mümkün değil.

    önemli düşünürlerden wegenstein "konuşulamayanı susmalı" demiş. demek istediği; kavramsal uzlaşı sağlanamayacağı noktalarda karşı tarafa anlatabileceğiniz bir şey kalmaz ve susmak daha iyidir. örneğin bir felsefe profesörünün bir duvar ustasına nihilizm ile ilgili savlar öne sürmesi diyaloğu monoloğa çevirecektir. felsefi kavramlar üzerinde her iki taraf için de bir uzlaşı sağlanamayacağından felsefe profesörünün savının duvar ustasında karşılık bulması imkansızdır. bu nedenle susmak ve tartışmayı sürdürmemek daha iyidir der wegenstein.

    artık her alanda çok spesifik bilgilere sahip insanoğlu. bu nedenle bir konuda uzmanlaşmış bir kişinin başka insanlara bir şey söyleyebilmesi çok mümkün gözükmüyor. her şeyi akıl süzgecinden geçiremeyeceğimiz de aşikarken insanların belli bir noktadan sonra iletişim kuramayacakları teorisi mümkün gözüküyor.

    yani bu dizinin anlatıları ile bahsettiğim post modernizm döneminde olanları göz önüne alarak şöyle bir önerme kurmak istiyorum.

    eğer uğraşılarımızı herkese anlatabilecek yalın bir yol bulamaz isek insanlar konuşamaz hale gelecek. modern dünyada insan yalnızdır savını da bu önerme destekliyor haliyle...

    velhasıl dizi keyifli hacılar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın