43
istatistik bilgilere pek bakmam, sahada gördüğüm aklımda daha çok kalır genelde.
son akhisar maçında yaklaşık 30 küsür orta yapıp da sonuç alamayınca yazmak istedim.
(24 şubat 2019 galatasaray akhisarspor maçı)
şuna inanırım ki, bir takımın ofansif gücünün en belirleyici unsurlarından biri de sağ ve sol beklerin rakip kale çizgisine ne kadar inebildiğidir. tabi bu sadece o oyuncuların yeterliliği ile ilgili değil, aynı zamanda takımın da, daha doğrusu teknik direktörün de bu oyuncuları son çizgiye indirecek oyun kurgusunu sahaya yansıtabilmesi gerekir.
kafamda sağ ve sol bekleriyle rakip son çizgiye sıkça inen ve geriye, penaltı noktası ya da ceza yayına doğru orta değil, pas göndererek, veya yine son çizgiden sert falsolu ortalar ile ceza alanı içinde alan paylaşımını iyi yapan 1 forvet artı en az 2 orta olan oyuncusu desteği ile pozisyona girebilen bir galatasaray izleyebilmeyi hayal etsem de son yıllarda buna dair saman alevi gibi parlamaların dışında fazla bir emare göremiyorum.
aksine ısrarla rakip yarı sahanın ortalarından, rakip stoperlerin ve kalecilerin en sevdiği topları, nispeten cepheden (stoperin sırtı kalesine tam dönük olarak karşılamak için en sevdiği türden), havada kuş gibi süzülen (bir kalecinin armut gibi toplayabileceği türden) ortalar göndermekte ısrar ediyoruz.
sürekli aynı durumu görmek akla şu olasılıkları getiriyor;
1-) fatih hoca bunu görmüyor (bu kötü bir durum)
2-) fatih hoca görüyor ama müdahale etmiyor (bu daha kötü bir durum)
3-) fatih hoca görüyor, müdahale de ediyor, idmanlarda çalıştırıyor ama bu çalışmalar maçlara yansımıyor (futbolcular ya hocayı takmıyor ya da dediklerini sahaya yansıtamıyor)
sebebi ne olursa olsun ben artık gelişgüzel, bir hedefi olmayan, dostlar orta yaparken görsün, istatitiklerde ceza sahasına 50 tane orta yaptığımız görülsün (sanırım bu da kağıt üzerinde rakibi ne kadar sıkıştırdığının bir ölçüsü olsa gerek) şeklinde ortalardan, şişirmelerden çok sıkıldım.
pas, orta, şut... ne görürsek görelim bunun bilinçli olduğunu, hafta içi çalışıldığını görmek istiyor insan, bunun aksi biraz doğaçlamaya giriyor, bizim halı sahada bile yapmadığımız gibi; çıkın oynayın beyler, bu olmamalı...
son akhisar maçında yaklaşık 30 küsür orta yapıp da sonuç alamayınca yazmak istedim.
(24 şubat 2019 galatasaray akhisarspor maçı)
şuna inanırım ki, bir takımın ofansif gücünün en belirleyici unsurlarından biri de sağ ve sol beklerin rakip kale çizgisine ne kadar inebildiğidir. tabi bu sadece o oyuncuların yeterliliği ile ilgili değil, aynı zamanda takımın da, daha doğrusu teknik direktörün de bu oyuncuları son çizgiye indirecek oyun kurgusunu sahaya yansıtabilmesi gerekir.
kafamda sağ ve sol bekleriyle rakip son çizgiye sıkça inen ve geriye, penaltı noktası ya da ceza yayına doğru orta değil, pas göndererek, veya yine son çizgiden sert falsolu ortalar ile ceza alanı içinde alan paylaşımını iyi yapan 1 forvet artı en az 2 orta olan oyuncusu desteği ile pozisyona girebilen bir galatasaray izleyebilmeyi hayal etsem de son yıllarda buna dair saman alevi gibi parlamaların dışında fazla bir emare göremiyorum.
aksine ısrarla rakip yarı sahanın ortalarından, rakip stoperlerin ve kalecilerin en sevdiği topları, nispeten cepheden (stoperin sırtı kalesine tam dönük olarak karşılamak için en sevdiği türden), havada kuş gibi süzülen (bir kalecinin armut gibi toplayabileceği türden) ortalar göndermekte ısrar ediyoruz.
sürekli aynı durumu görmek akla şu olasılıkları getiriyor;
1-) fatih hoca bunu görmüyor (bu kötü bir durum)
2-) fatih hoca görüyor ama müdahale etmiyor (bu daha kötü bir durum)
3-) fatih hoca görüyor, müdahale de ediyor, idmanlarda çalıştırıyor ama bu çalışmalar maçlara yansımıyor (futbolcular ya hocayı takmıyor ya da dediklerini sahaya yansıtamıyor)
sebebi ne olursa olsun ben artık gelişgüzel, bir hedefi olmayan, dostlar orta yaparken görsün, istatitiklerde ceza sahasına 50 tane orta yaptığımız görülsün (sanırım bu da kağıt üzerinde rakibi ne kadar sıkıştırdığının bir ölçüsü olsa gerek) şeklinde ortalardan, şişirmelerden çok sıkıldım.
pas, orta, şut... ne görürsek görelim bunun bilinçli olduğunu, hafta içi çalışıldığını görmek istiyor insan, bunun aksi biraz doğaçlamaya giriyor, bizim halı sahada bile yapmadığımız gibi; çıkın oynayın beyler, bu olmamalı...