17
ülkemizde yabancı sınırlaması ile ilgili tartışmalar devam ederken, dün-bugün oynanan manu-psg maçındaki takım kadrolarına göz atmamız olaya ışık tutacak niteliktedir.
psg xı’i :
buffon (italyan)
kehrer (alman)-silva (brezilya) -kimpembe (gana’dan devşirme) - bernard (ispanyol)
marquinhos (brezilya) - verratti (italyan) -draxsler (alman)
di maria (arjantin) - mbappe (fransız) - dani alves (brezilya)
fransa 1998 ve 2018 dünya şampiyonu, 1984 ve 2000 avrupa şampiyonu bir ülke ve bu ülkenin şu andaki en büyük en güçlü takımı paris saint germain. peki bugünkü maça psg kaç fransız futbolcuyla çıktı? tamı tamına bir futbolcuyla. çünkü kimpembe devşirme olduğundan saymıyorum. tek fransız mbappe. hatta ırkçı fransızlara göre bugün psg’de tek bir fransız futbolcu bile oynamamamaktadır. çünkü siyahiler, yani mbappe onlara göre asla fransız olamaz.
fransa’nın yurt dışına ithal ettiği futbolcu sayısı nerdeyse brezilya ile yarışır hale gelmiştir. buna rağmen en büyük takımlarında oynayan sadece bir tane fransız futbolcu vardır. yani yabancı sınırlaması ne kadar saçma bir düşünce buradan anlaşılabilir. fransa gibi şampiyon bir ülkenin en büyük takımında bile fransız milli marşını okuyabilen sadece bir futbolcu var (belki o bile okuyamıyordur) ve bu kimseyi rahatsız etmemektedir. (fransız ırkçıları hariç)
manchester united’de da benzer bir durum var. hatta alman takımlarından bayern münchen ve dortmund’da da benzer durum var. bu iki takım şampiyonlar liginde final oynadığında bayern’in kadrosunda sadece üç alman vardı.
bizim ülkemizde yabancı sayısı sınırlansın diyenler olaya bu açıdan bakmalı. artık futbolcunun yerlisi yabancısı yoktur. milli marş okuyanı okumayanı yoktur. rekabet öyle bir düzeydedir ki yabancı sınırlaması olan ülkelerin rekabet şansı sıfırdır. bir daha yazıyorum; rekabat şansı sı-fır-dır.
iyi futbolcu bulmak için bir ülke iki ülke yetmez tüm dünya ülkelerini taramak zorundasınız. çünkü çok nadir yetişen bir değer futbolcu. dünyanın hangi ülkesinde yeşereceğini bilmeniz mümlün değil. ancak tüm dünyayı taradığınızda radarınıza takılanları alıp geliştirerek başarılı olabilirsiniz.
bakın yine en basit örnek rusya. ülkelerindeki yabancı sınırlaması yüzünden hiçbir takımları dünya çapında başarı yakalayamamıştır ve yakalayamaz. hatta göreceksiniz böyle devam ederlerse önümüzdeki yedi yılda çok daha aşağılara inecekler. üstelik rusya’nın nüfusu bizim dört katımız.
yetkililerimiz akıllarını başlarına almalı, yabancı sınırlamasını falan akıllarından çıkarmalıdır. rekabetten asla korkmamalı, rekabetin ülke futboluna ve futbolcusuna kalite katacağını unutmamalı. türk futbolcusu rekabete girerek kendisini geliştirecek ve ulaşabileceği en yüksek kaliteyi yakalayacaktır. bunun rekabetten başka yolu yoktur. rekabet olmazsa türk futbolcusu vallahi de billahi de yatar, keyfine bakar başarıyı asla düşünmez. nasıl olsa beni oynatacaklar deyip kimseyi takmaz, hak ettiği paranın da on katını alır. bu da ülke futbolunu da futbolcusunu da atalete, tembelliğe ve sonuçta çöküşe götürür.
umarım ve dilerim mevcut sistem değiştirilmez, ufak bazı kriterler getirilerek rekabet ve kalite daha da artırılır.
psg xı’i :
buffon (italyan)
kehrer (alman)-silva (brezilya) -kimpembe (gana’dan devşirme) - bernard (ispanyol)
marquinhos (brezilya) - verratti (italyan) -draxsler (alman)
di maria (arjantin) - mbappe (fransız) - dani alves (brezilya)
fransa 1998 ve 2018 dünya şampiyonu, 1984 ve 2000 avrupa şampiyonu bir ülke ve bu ülkenin şu andaki en büyük en güçlü takımı paris saint germain. peki bugünkü maça psg kaç fransız futbolcuyla çıktı? tamı tamına bir futbolcuyla. çünkü kimpembe devşirme olduğundan saymıyorum. tek fransız mbappe. hatta ırkçı fransızlara göre bugün psg’de tek bir fransız futbolcu bile oynamamamaktadır. çünkü siyahiler, yani mbappe onlara göre asla fransız olamaz.
fransa’nın yurt dışına ithal ettiği futbolcu sayısı nerdeyse brezilya ile yarışır hale gelmiştir. buna rağmen en büyük takımlarında oynayan sadece bir tane fransız futbolcu vardır. yani yabancı sınırlaması ne kadar saçma bir düşünce buradan anlaşılabilir. fransa gibi şampiyon bir ülkenin en büyük takımında bile fransız milli marşını okuyabilen sadece bir futbolcu var (belki o bile okuyamıyordur) ve bu kimseyi rahatsız etmemektedir. (fransız ırkçıları hariç)
manchester united’de da benzer bir durum var. hatta alman takımlarından bayern münchen ve dortmund’da da benzer durum var. bu iki takım şampiyonlar liginde final oynadığında bayern’in kadrosunda sadece üç alman vardı.
bizim ülkemizde yabancı sayısı sınırlansın diyenler olaya bu açıdan bakmalı. artık futbolcunun yerlisi yabancısı yoktur. milli marş okuyanı okumayanı yoktur. rekabet öyle bir düzeydedir ki yabancı sınırlaması olan ülkelerin rekabet şansı sıfırdır. bir daha yazıyorum; rekabat şansı sı-fır-dır.
iyi futbolcu bulmak için bir ülke iki ülke yetmez tüm dünya ülkelerini taramak zorundasınız. çünkü çok nadir yetişen bir değer futbolcu. dünyanın hangi ülkesinde yeşereceğini bilmeniz mümlün değil. ancak tüm dünyayı taradığınızda radarınıza takılanları alıp geliştirerek başarılı olabilirsiniz.
bakın yine en basit örnek rusya. ülkelerindeki yabancı sınırlaması yüzünden hiçbir takımları dünya çapında başarı yakalayamamıştır ve yakalayamaz. hatta göreceksiniz böyle devam ederlerse önümüzdeki yedi yılda çok daha aşağılara inecekler. üstelik rusya’nın nüfusu bizim dört katımız.
yetkililerimiz akıllarını başlarına almalı, yabancı sınırlamasını falan akıllarından çıkarmalıdır. rekabetten asla korkmamalı, rekabetin ülke futboluna ve futbolcusuna kalite katacağını unutmamalı. türk futbolcusu rekabete girerek kendisini geliştirecek ve ulaşabileceği en yüksek kaliteyi yakalayacaktır. bunun rekabetten başka yolu yoktur. rekabet olmazsa türk futbolcusu vallahi de billahi de yatar, keyfine bakar başarıyı asla düşünmez. nasıl olsa beni oynatacaklar deyip kimseyi takmaz, hak ettiği paranın da on katını alır. bu da ülke futbolunu da futbolcusunu da atalete, tembelliğe ve sonuçta çöküşe götürür.
umarım ve dilerim mevcut sistem değiştirilmez, ufak bazı kriterler getirilerek rekabet ve kalite daha da artırılır.