2
sadece babam yapmıyor, (bkz: #256816) arada annem de böyle skandallara imza atar. yer istanbul büyükşehir belediyespor altyapı seçmelerinin yapıldığı balatta bulunan istanbul büyükşehir belediyesi spor tesisleri;
annemle ucu ucuna yetiştik tesislere ve bir yandan tin tin gelen taksiciye fırça atan annem diğer yandan çantamı alıyor arka koltuktan, sonra da ben arkasından yavaş yavaş yürüyorum çantamı kontrol ederek, sonrası da;
ben : anne ya konç yok.
annem : konç ne oğlum? tozluk mu?*
ben : evet
annem : dur ben alırım şimdi.
gider ve bir süre sonra geri gelir. ben de o sırada kaydımı yaptırmak için beklerim. ama yaş 18 den ufak olduğu için veli isterler. annem uzaktan koştura koştura gelir elinde tozlukla.
annem : heh geldim, kaydoldun mu?
ben : yok seni bekledim.
*
maç esnasında;
annem : oğlum koş azıcık hadiiii.
ben : ayakkabım vuruyo ya.
o sırada annemin olduğu tellerin orada şık bir şekilde sıyrılırım ama arkadan tekmeyi yer ve düşerim yere;
annem : ya bıraksana çocuğu gitsin işte, öyle tekme mi atılır.
ben : rezil olcam anne sessiz ya.
annem : hadi aslan oğluma, hadi bakalım.
frikik olur, kullanırım ve atarım golümü ama koşamadığım için seçilemeyeceğimden de eminimdir. ayakkabıların arkası vurmuştur çünkü.
maç sonu gelir ve elenenlere teşekkür ederler,
görevli : sağolun geldiğiniz için, ayrılan futbolcu adayların dışında kaldınız.
annem : ama gol attı işte.
görevli : hocamız listeye eklememiş.
hocaya gidilir;
annem : merhaba hocam bu bizim oğlan.* hocam almamışsınız oğlumu, neyi eksik acaba? bilelim de geliştirelim.
hoca : ağır kalıyor ve hızlı oynayamıyor oyunu.
annem : hocam zamanla alışır hızlı oynamaya ikinciye alsanız, o kadar koşturduk boşa gitmesin hem ayakkabıları da vurdu, o sebepten koşamadı.
hoca : şu anda diğer arkadaşlar daha çok şans verilecek pozisyonda olduğu için kendisine yer açamıyoruz ama bir dahakine umarım.
arkamızı döner yürürüz ama annemi sakinleştirmek ne mümkün;
annem : siz gelirsiniz seçimlere yakın, ben de size diyeceğim '' şu anda diğer partiler daha çok oy verilecek pozisyonda'' diye. tek seçmeyi sen mi yapıyorsun sanki, yeri gelecek ben de seçeceğim.
ben : anne ne alakası var ya.
annem : ne stockholm sendromluymuşsun sen de be. sana vuran o kara kuru çocuğu aldılar seni almadılar. gol de attın.
ben : ben annemin istemediği takımda oynamam.* bilerek aldırmadım kendimi.
annem : heh iyi yaptın, gaziantep e gidersin o zaman, seçilene kadar anan ağlar, 25 inde gelirsin istanbula. inşallah fenere düşersin de kafanı vurursun duvarlara sonra.
ben : anne o nasıl beddua ya.
annem : ben sinirden ne dediğimi biliyor muyum oğlum, tövbe tövbe. neyse önümüzdeki seçmelere bakacağız artık.
ben : hahahahaa, bu çok iyiydi.
annem : hadi yürü hadi, kek yapalım evde.
ben : yapalım anne. sarı-kırmızı kek yapalım.
annem : salaklaşma oğlum, sarı-kırmızı kek mi olur.
bu da böyle bir anımdır.
annemle ucu ucuna yetiştik tesislere ve bir yandan tin tin gelen taksiciye fırça atan annem diğer yandan çantamı alıyor arka koltuktan, sonra da ben arkasından yavaş yavaş yürüyorum çantamı kontrol ederek, sonrası da;
ben : anne ya konç yok.
annem : konç ne oğlum? tozluk mu?*
ben : evet
annem : dur ben alırım şimdi.
gider ve bir süre sonra geri gelir. ben de o sırada kaydımı yaptırmak için beklerim. ama yaş 18 den ufak olduğu için veli isterler. annem uzaktan koştura koştura gelir elinde tozlukla.
annem : heh geldim, kaydoldun mu?
ben : yok seni bekledim.
*
maç esnasında;
annem : oğlum koş azıcık hadiiii.
ben : ayakkabım vuruyo ya.
o sırada annemin olduğu tellerin orada şık bir şekilde sıyrılırım ama arkadan tekmeyi yer ve düşerim yere;
annem : ya bıraksana çocuğu gitsin işte, öyle tekme mi atılır.
ben : rezil olcam anne sessiz ya.
annem : hadi aslan oğluma, hadi bakalım.
frikik olur, kullanırım ve atarım golümü ama koşamadığım için seçilemeyeceğimden de eminimdir. ayakkabıların arkası vurmuştur çünkü.
maç sonu gelir ve elenenlere teşekkür ederler,
görevli : sağolun geldiğiniz için, ayrılan futbolcu adayların dışında kaldınız.
annem : ama gol attı işte.
görevli : hocamız listeye eklememiş.
hocaya gidilir;
annem : merhaba hocam bu bizim oğlan.* hocam almamışsınız oğlumu, neyi eksik acaba? bilelim de geliştirelim.
hoca : ağır kalıyor ve hızlı oynayamıyor oyunu.
annem : hocam zamanla alışır hızlı oynamaya ikinciye alsanız, o kadar koşturduk boşa gitmesin hem ayakkabıları da vurdu, o sebepten koşamadı.
hoca : şu anda diğer arkadaşlar daha çok şans verilecek pozisyonda olduğu için kendisine yer açamıyoruz ama bir dahakine umarım.
arkamızı döner yürürüz ama annemi sakinleştirmek ne mümkün;
annem : siz gelirsiniz seçimlere yakın, ben de size diyeceğim '' şu anda diğer partiler daha çok oy verilecek pozisyonda'' diye. tek seçmeyi sen mi yapıyorsun sanki, yeri gelecek ben de seçeceğim.
ben : anne ne alakası var ya.
annem : ne stockholm sendromluymuşsun sen de be. sana vuran o kara kuru çocuğu aldılar seni almadılar. gol de attın.
ben : ben annemin istemediği takımda oynamam.* bilerek aldırmadım kendimi.
annem : heh iyi yaptın, gaziantep e gidersin o zaman, seçilene kadar anan ağlar, 25 inde gelirsin istanbula. inşallah fenere düşersin de kafanı vurursun duvarlara sonra.
ben : anne o nasıl beddua ya.
annem : ben sinirden ne dediğimi biliyor muyum oğlum, tövbe tövbe. neyse önümüzdeki seçmelere bakacağız artık.
ben : hahahahaa, bu çok iyiydi.
annem : hadi yürü hadi, kek yapalım evde.
ben : yapalım anne. sarı-kırmızı kek yapalım.
annem : salaklaşma oğlum, sarı-kırmızı kek mi olur.
bu da böyle bir anımdır.