411
(bkz: #2598801)
daha önce ifâde ettim, yine ifâde ediyorum; kriz hâlini alan ''santrafor transferi'' meselesinin bence bir numaralı sorumlusu, bu arkadaşın başında olduğu ekiptir*. yönetimin beceriksizliği elbette ''fazia'' düzeyinde; ama o bile ikinci sırada benim için. iki maçlık performansıyla marcao'yu referans alıp bu arkadaşın ve ekibinin sorumluluğunu görmezden gelenlerin zihinlerindeki ''bariyer''*, bu arkadaşın göreve bizzat hoca tarafından getirilmiş olması. emre utkucan ve ekibinin eleştirilmesi, bir nevi hoca eleştirisi gibi algılanıyor sanırım bu arkadaşlar tarafından. hâlbuki hocanın o dönem modern bir scouting departmanı kurulması fikrini taşıması bile başlı başına yeterli bu konuda hocayı takdir etmek için. sorun hocanın vizyonunda değil çünkü. sorun, personel tercihlerindeki hatâlar. yasin küçük-bartali olayı gibi; çaktın?
gelelim marcao transferine... oyuncunun ilk iki maçlık performansı gâyet iyi, bunu görmemek için kör olmak lâzım zâten; ama bu, bizim bu ekibi sorgulamamıza engel değil, hatta bir veri de sunuyor bize. şöyle ki, bir scout ekibinin en önemli işi nedir; teknik direktörü iknâ edecek seviyede oyuncular bulmak, di mi? bu birinci unsur. ikinci unsur ne peki? ikinci unsur, hocayı iknâ edecek seviyedeki bu oyuncuların ''gerçekçi transfer hedefleri'' hâlini alacak şekilde elenmesi. yâni, sen hem hocayı iknâ etmelisin, hem de yönetimin elini rahatlatmalısın; bunu yaparken de olabildiğince fazla sayıda alternatif koyabilmelisin masaya. işte, marcao transferi de tam olarak bunun bir örneği. marcao, hem hocayı iknâ edecek seviyede bir stoperdi, hem de mâliyeti ve oyuncunun kariyer planlaması itibâriyle gerçekçi bir hedefti; bu sâyede de transfer gerçekleşti. santrafor bölgesi için de hem hocayı iknâ edecek, hem de mâliyeti ve oyuncunun istekleri yönüyle yönetimi rahatlatacak çok sayıda alternatif üretmek zorundaydın! marcao örneğinde olduğu gibi, sen böyle oyuncular bulduğun zaman bunu hoca da kabul ediyor, tüm beceriksizliğine rağmen yönetim de o transferi yapabiliyor işte. yıllardır o koltukları işgâl eden ve sayıca epey bir kişiden oluşan bir gözlemci (!) ekibinin bunca zamanda marcao profilinde bir de santrafor bulamaması skandal bir durum değil mi şimdi? ne yâni, bi' marcao transferi unuttursun mu her şeyi? ya da bu kadar insandan oluşan bir organizayon, her transfer döneminde anca bir oyuncu mu bulabiliyor; böyle bir kısıtlamama mı var? bakın, marcao'nun -şimdilik- başarılı bir performans sergilemesinden hareketle yazmıyorum bunları; tutmayabilirdi de o aşı, hâlâ da tutmayabilir. burada önemli olan, iki kriterin bir arada gerçekleşmesi sonucu transferin gâyet de yapılabiliyor olması ve çoğu renktaşın bu arkadaşların sorumluluk alanındaki bir konuda onların sorumluluğunu görmezden gelmesi.
bununla birlikte, yönetime yönelik ''sekiz aydır bir santrafor bulamadılar'' şeklindeki ezber cümlenin benim nazarımda herhangi bir hükmünün olmadığını, olamayacağını da belirtmem lâzım; çünkü ''bulmak'' işinden para kazanan koca bir departman var orada ve hiçbir kulübün hiçbir yöneticisinin de ''oyuncu bulmak'' şeklinde bir görevi yok. hatta yönetimi geçtim, teknik ekibin dahi böyle bir görevi yok onca teknik işin arasında.
ayrıca, emre utkucan hakkında hiçbir fikrimiz olmadan eleştiri yaptığımızı iddia eden yazar arkadaşlara, emre bey'in yıllar önce verdiği bir röportajı analiz ettiğim entry'mi de armağan etmiş olayım (bkz: #2583078).
daha önce ifâde ettim, yine ifâde ediyorum; kriz hâlini alan ''santrafor transferi'' meselesinin bence bir numaralı sorumlusu, bu arkadaşın başında olduğu ekiptir*. yönetimin beceriksizliği elbette ''fazia'' düzeyinde; ama o bile ikinci sırada benim için. iki maçlık performansıyla marcao'yu referans alıp bu arkadaşın ve ekibinin sorumluluğunu görmezden gelenlerin zihinlerindeki ''bariyer''*, bu arkadaşın göreve bizzat hoca tarafından getirilmiş olması. emre utkucan ve ekibinin eleştirilmesi, bir nevi hoca eleştirisi gibi algılanıyor sanırım bu arkadaşlar tarafından. hâlbuki hocanın o dönem modern bir scouting departmanı kurulması fikrini taşıması bile başlı başına yeterli bu konuda hocayı takdir etmek için. sorun hocanın vizyonunda değil çünkü. sorun, personel tercihlerindeki hatâlar. yasin küçük-bartali olayı gibi; çaktın?
gelelim marcao transferine... oyuncunun ilk iki maçlık performansı gâyet iyi, bunu görmemek için kör olmak lâzım zâten; ama bu, bizim bu ekibi sorgulamamıza engel değil, hatta bir veri de sunuyor bize. şöyle ki, bir scout ekibinin en önemli işi nedir; teknik direktörü iknâ edecek seviyede oyuncular bulmak, di mi? bu birinci unsur. ikinci unsur ne peki? ikinci unsur, hocayı iknâ edecek seviyedeki bu oyuncuların ''gerçekçi transfer hedefleri'' hâlini alacak şekilde elenmesi. yâni, sen hem hocayı iknâ etmelisin, hem de yönetimin elini rahatlatmalısın; bunu yaparken de olabildiğince fazla sayıda alternatif koyabilmelisin masaya. işte, marcao transferi de tam olarak bunun bir örneği. marcao, hem hocayı iknâ edecek seviyede bir stoperdi, hem de mâliyeti ve oyuncunun kariyer planlaması itibâriyle gerçekçi bir hedefti; bu sâyede de transfer gerçekleşti. santrafor bölgesi için de hem hocayı iknâ edecek, hem de mâliyeti ve oyuncunun istekleri yönüyle yönetimi rahatlatacak çok sayıda alternatif üretmek zorundaydın! marcao örneğinde olduğu gibi, sen böyle oyuncular bulduğun zaman bunu hoca da kabul ediyor, tüm beceriksizliğine rağmen yönetim de o transferi yapabiliyor işte. yıllardır o koltukları işgâl eden ve sayıca epey bir kişiden oluşan bir gözlemci (!) ekibinin bunca zamanda marcao profilinde bir de santrafor bulamaması skandal bir durum değil mi şimdi? ne yâni, bi' marcao transferi unuttursun mu her şeyi? ya da bu kadar insandan oluşan bir organizayon, her transfer döneminde anca bir oyuncu mu bulabiliyor; böyle bir kısıtlamama mı var? bakın, marcao'nun -şimdilik- başarılı bir performans sergilemesinden hareketle yazmıyorum bunları; tutmayabilirdi de o aşı, hâlâ da tutmayabilir. burada önemli olan, iki kriterin bir arada gerçekleşmesi sonucu transferin gâyet de yapılabiliyor olması ve çoğu renktaşın bu arkadaşların sorumluluk alanındaki bir konuda onların sorumluluğunu görmezden gelmesi.
bununla birlikte, yönetime yönelik ''sekiz aydır bir santrafor bulamadılar'' şeklindeki ezber cümlenin benim nazarımda herhangi bir hükmünün olmadığını, olamayacağını da belirtmem lâzım; çünkü ''bulmak'' işinden para kazanan koca bir departman var orada ve hiçbir kulübün hiçbir yöneticisinin de ''oyuncu bulmak'' şeklinde bir görevi yok. hatta yönetimi geçtim, teknik ekibin dahi böyle bir görevi yok onca teknik işin arasında.
ayrıca, emre utkucan hakkında hiçbir fikrimiz olmadan eleştiri yaptığımızı iddia eden yazar arkadaşlara, emre bey'in yıllar önce verdiği bir röportajı analiz ettiğim entry'mi de armağan etmiş olayım (bkz: #2583078).