11
genel olarak tüm türk futbolunda var olan saçmalıklar.
- iyi bir bonservisle satığın oyuncunun yerine 30 yaş üstü bitik, isimli oyuncu getirmek ve 3m+ maaş vermek
- her transfer dönemi 27-28 yaş üstü sırf bir dönem isim yapmış diye formsuz, bitik, kıçını sahada zor kaldıran oyuncularla görüşmek
- dünyanın en düşük iq'lu insanına bile sorsak uyumlu olmasından bahis açacağı stoper bölgesine yıllarca bir türlü birbirini tamamlayan iki oyuncu oturtamamak
- taraftarın pozitif/negatif yönlendirmesine göre transferde karar almak (bu zaten profesyonel olunmadığının ve iyi bir oyuncu aldığına güvenmediğinin göstergesi, yoksa elbette taraftarın engellediği çöp transferler yok değil)
- satılan oyucunun yerine onun mevkisi ve özellikleriye alaksız oyuncu transfer etmek
- takıma her yeni gelen teknik direktörü farklı ekollerden seçerek (bu zırvalık yılladır devam ediyor) sürekli farklı tarzda oyuncular transfer etmek ve döngü halinde hepsini tazminatla yollamak
- en azından 5+ yıllık bir omurga kuracak transfer yapılması gereken ana bölgelere 30 yaş üstü adamları doldurup 2-3 yıl içinde takımın omurgasını sürekli değiştirmek (öyle ki bundan 3 yıl önceki takımla bugünkü takım ve muhtemelen 2019-20 sezonunda yeniden kurulacak takımın üçü de birbiriyle alakasız takımlar olacak)
- işi ehline emanet etmemek (bir türkiye gerçeği)
- hata yapanların bedel ödememesi (bir türkiye gerçeği)
- yerine alacağın oyuncu kesin hazır olmadan elindeki oyuncunu yollayıp kendini zor duruma düşürmek ve menajerlerin basında çıkaracağı bol spekülatif haberlerin tutsağı olup 1 vereceksen 3 vermek zorunda kalmak
- bir türlü stabil ve kimsenin aşma yetkisi olmadığı ve sportif başarı ile mali başarı arttıkça artması mümkün olabilecek bir maaş sınırı/bonservis sınırı getirmemek
- altyapındaki ekibini transferlerde etkin kılmamak, kadroya katılacak genç oyuncular konusunda a takım teknik direktörüne yakın bir otorite sahibi olmasını sağlamayıp her gelen hocanın keyfine göre altyapıdan transfer yapmaya kendisinin karar vermesi (altyapıda bir ekol var mı + a takımın ekolü var mı ve bunlar aynı mı onu bile bilmiyoruz)
- oyuncunun transfer edildiği kulüpte bizim ekolümüzle alakasız bir mevkide ve sistemde oynaması, altyapı eğitiminde bizime alakasız ve yeterlilikleri en azından belli ölçüde karşılayamayan bir eğitim almış olması
say say bitmez.
- iyi bir bonservisle satığın oyuncunun yerine 30 yaş üstü bitik, isimli oyuncu getirmek ve 3m+ maaş vermek
- her transfer dönemi 27-28 yaş üstü sırf bir dönem isim yapmış diye formsuz, bitik, kıçını sahada zor kaldıran oyuncularla görüşmek
- dünyanın en düşük iq'lu insanına bile sorsak uyumlu olmasından bahis açacağı stoper bölgesine yıllarca bir türlü birbirini tamamlayan iki oyuncu oturtamamak
- taraftarın pozitif/negatif yönlendirmesine göre transferde karar almak (bu zaten profesyonel olunmadığının ve iyi bir oyuncu aldığına güvenmediğinin göstergesi, yoksa elbette taraftarın engellediği çöp transferler yok değil)
- satılan oyucunun yerine onun mevkisi ve özellikleriye alaksız oyuncu transfer etmek
- takıma her yeni gelen teknik direktörü farklı ekollerden seçerek (bu zırvalık yılladır devam ediyor) sürekli farklı tarzda oyuncular transfer etmek ve döngü halinde hepsini tazminatla yollamak
- en azından 5+ yıllık bir omurga kuracak transfer yapılması gereken ana bölgelere 30 yaş üstü adamları doldurup 2-3 yıl içinde takımın omurgasını sürekli değiştirmek (öyle ki bundan 3 yıl önceki takımla bugünkü takım ve muhtemelen 2019-20 sezonunda yeniden kurulacak takımın üçü de birbiriyle alakasız takımlar olacak)
- işi ehline emanet etmemek (bir türkiye gerçeği)
- hata yapanların bedel ödememesi (bir türkiye gerçeği)
- yerine alacağın oyuncu kesin hazır olmadan elindeki oyuncunu yollayıp kendini zor duruma düşürmek ve menajerlerin basında çıkaracağı bol spekülatif haberlerin tutsağı olup 1 vereceksen 3 vermek zorunda kalmak
- bir türlü stabil ve kimsenin aşma yetkisi olmadığı ve sportif başarı ile mali başarı arttıkça artması mümkün olabilecek bir maaş sınırı/bonservis sınırı getirmemek
- altyapındaki ekibini transferlerde etkin kılmamak, kadroya katılacak genç oyuncular konusunda a takım teknik direktörüne yakın bir otorite sahibi olmasını sağlamayıp her gelen hocanın keyfine göre altyapıdan transfer yapmaya kendisinin karar vermesi (altyapıda bir ekol var mı + a takımın ekolü var mı ve bunlar aynı mı onu bile bilmiyoruz)
- oyuncunun transfer edildiği kulüpte bizim ekolümüzle alakasız bir mevkide ve sistemde oynaması, altyapı eğitiminde bizime alakasız ve yeterlilikleri en azından belli ölçüde karşılayamayan bir eğitim almış olması
say say bitmez.