1631
vfb stuttgart'ın yeni topçusu.
bayağıdır adı üzerinde tartışmalar dönüyor. dün gerçekleşen transferi sonrası artık daha sağlıklı yorum yapmak mümkün ancak kendisini savunan arkadaşların görmek istemediği bir şey var; kendisi bize 5 ayda 11 milyon kazandırdı eyvallah da, peki galatasaray ona neler kazandırdı? avrupa'da sürecek bir kariyer ve bol sıfırlı yeni kontratlar olabilir mi? bunu niye düşünmüyoruz, niye alacaklı olan hep karşı tarafmış gibi hareket ediliyor?
olayın bir başka yönü de; bir aydır ''gidecem de gidecem'' diye tutturan henüz 18 yaşındaki bu ''çocuk'' üzerinde emeği bulunan hocası gitmesi için doğru zaman olmadığını 15 gün önce belirtmiş, kendisi ''hocamla 1likte'' pozu vermişken yine neden ilk fırsatta kendisini yurt dışına atmaya çalıştı? hiç bana kulüp sattı demeyin, kulüp sattı çünkü satmanın en kolay olduğu futbolcularımızdan biri sürekli gitmek için mızmızlanıp duran ozan'dı.
yine kendisi savunulurken öne sürülen argümanlardan biri fesih maddesinin üstünde bir paraya gitmesi; ozan bunu da yapmaya mecburdu çünkü 7.5 milyon euro'ya kaçar gibi gittiği vakit alacağı tepkileri, kulübün kapısının kendisine belki artık ömür boyu kapanacağının farkında. burada herkesin çok övdüğü o 3.5 milyon euro'luk fark vefa ya da taraftarlık bağı değil, pragmatist bir reflekstir. ozan için de akıllıcadır. görüldüğü üzere taraftarın gazı 3.5 milyon euro'ya alınabiliyor. ayrıca yönetim veya teknik ekipten gelebilecek olası serzenişlerin de önüne geçmiş oluyorsun böylece. kaldı ki bayağı da büyük para gerçekten, bozdura bozdura harcarız. harcarken de ozan'ı hatırlarız.
ozan iyi bir galatasaraylı olabilseydi sene sonunda belki yenilenmiş bir sözleşme sonrasında kulübüne çok daha büyük paralar kazandırarak giderdi, 3.5 milyon euro'su kendisine kalsın. sezon sonunda şu an kendisini isteyen takımlara yine gidebileceğini bilmiyor mu kendisi, çok iyi biliyor ama bir an önce kendisini yetiştiren takımını terk etmeyi tercih etti. burada bazı arkadaşların çok saf olduğunu görüyorum o yüzden, parmağın işaret ettiği yeri görüyorlar sadece.
ozan kabak galatasaray'la aidiyet bağı olmayan, kulübüne vefa duymayan, taraftarlık bağı zayıf, ''profesyonel'' bir futbolcudur. ''galatasaray'ın çocuğu'', ''aslan parçası'' gibi tabirlerin kendisine yakışmadığını düşünüyorum. benim için de sevimsiz bir kişilik olarak kalacak hep. ayrıca fatih terim'i de zerre kadar tanıyorsam bu çocuğa tıpkı 2011'deki apar topar ayrılışının ardından arda'ya olduğu gibi sağlam kurulmuştur. dışarıya belli etmez hoca ama bu tip davranışlardan hiç hazzetmez.
bayağıdır adı üzerinde tartışmalar dönüyor. dün gerçekleşen transferi sonrası artık daha sağlıklı yorum yapmak mümkün ancak kendisini savunan arkadaşların görmek istemediği bir şey var; kendisi bize 5 ayda 11 milyon kazandırdı eyvallah da, peki galatasaray ona neler kazandırdı? avrupa'da sürecek bir kariyer ve bol sıfırlı yeni kontratlar olabilir mi? bunu niye düşünmüyoruz, niye alacaklı olan hep karşı tarafmış gibi hareket ediliyor?
olayın bir başka yönü de; bir aydır ''gidecem de gidecem'' diye tutturan henüz 18 yaşındaki bu ''çocuk'' üzerinde emeği bulunan hocası gitmesi için doğru zaman olmadığını 15 gün önce belirtmiş, kendisi ''hocamla 1likte'' pozu vermişken yine neden ilk fırsatta kendisini yurt dışına atmaya çalıştı? hiç bana kulüp sattı demeyin, kulüp sattı çünkü satmanın en kolay olduğu futbolcularımızdan biri sürekli gitmek için mızmızlanıp duran ozan'dı.
yine kendisi savunulurken öne sürülen argümanlardan biri fesih maddesinin üstünde bir paraya gitmesi; ozan bunu da yapmaya mecburdu çünkü 7.5 milyon euro'ya kaçar gibi gittiği vakit alacağı tepkileri, kulübün kapısının kendisine belki artık ömür boyu kapanacağının farkında. burada herkesin çok övdüğü o 3.5 milyon euro'luk fark vefa ya da taraftarlık bağı değil, pragmatist bir reflekstir. ozan için de akıllıcadır. görüldüğü üzere taraftarın gazı 3.5 milyon euro'ya alınabiliyor. ayrıca yönetim veya teknik ekipten gelebilecek olası serzenişlerin de önüne geçmiş oluyorsun böylece. kaldı ki bayağı da büyük para gerçekten, bozdura bozdura harcarız. harcarken de ozan'ı hatırlarız.
ozan iyi bir galatasaraylı olabilseydi sene sonunda belki yenilenmiş bir sözleşme sonrasında kulübüne çok daha büyük paralar kazandırarak giderdi, 3.5 milyon euro'su kendisine kalsın. sezon sonunda şu an kendisini isteyen takımlara yine gidebileceğini bilmiyor mu kendisi, çok iyi biliyor ama bir an önce kendisini yetiştiren takımını terk etmeyi tercih etti. burada bazı arkadaşların çok saf olduğunu görüyorum o yüzden, parmağın işaret ettiği yeri görüyorlar sadece.
ozan kabak galatasaray'la aidiyet bağı olmayan, kulübüne vefa duymayan, taraftarlık bağı zayıf, ''profesyonel'' bir futbolcudur. ''galatasaray'ın çocuğu'', ''aslan parçası'' gibi tabirlerin kendisine yakışmadığını düşünüyorum. benim için de sevimsiz bir kişilik olarak kalacak hep. ayrıca fatih terim'i de zerre kadar tanıyorsam bu çocuğa tıpkı 2011'deki apar topar ayrılışının ardından arda'ya olduğu gibi sağlam kurulmuştur. dışarıya belli etmez hoca ama bu tip davranışlardan hiç hazzetmez.