1
burada kısaca değinmiştim: (bkz: #2574779)
öncelikle formasyonlara sistem demeyi ve sadece formasyon ile maç kazanılabileceğini düşünmeyi bırakalım. sistemin anlamına bakalım. sistem, birbiriyle etkileşen veya ilişkili olan, bir bütünü oluşturan cisim, durum ve etkenlerin birleşimidir. yani bu rakamlardan oluşan şeyler (formasyon) futbolun içinde sadece küçük bir parçadır. hatta karl-heinz feldkamp'ın formasyonlar hakkında şöyle bir açıklaması vardır: ''sistemleri sayılardan ibaret sananlar gitsin süpürge satsın.'' ancak yine de formasyonun kafanızdaki mantaliteyi uygulamada büyük bir araç olduğu da gerçektir. dolayısıyla bu yazıda, bir araçtan yola çıkarak komplike bir sisteme doğru gideceğiz.
1) hızlanan futbol ve 4-2-3-1
eskiden futbolcular topu değil kendilerini koştururdu. bir futbolcunun topla kat ettiği ortalama mesafe bugünkünden çok daha fazlaydı. aynı zamanda pas temposu ve hücum hızları da daha düşük seviyedeydi. build-up setler de yaygın değildi. örneğin hücumda 4,5 savunmacının içinde 1 futbolcu ile baskı yapılabiliyordu. ve rakip eğer 4-4-2 ile veya daha hücumcu formasyonlar ile sahadaysa, sahanın geri kalan bölümünde sayısal üstünlük kurulabiliyordu. ancak futbol hızlandıkça 4-2-3-1'in en ucundaki o tek futbolcu baskı ve savunma özelliklerini kaybetmeye başladı. tabi bir de kolay marke edilebiliyordu. savunma oyuncularında bile ilk önce top tekniğine bakılan dünyada, en arkadaki dört beş veya artık kaç taneyse savunmacı, aralarındaki tek forvet ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynadılar. işin sonunda öyle bir hal aldı ki bu, top kaybedildiğinde 4-2-3-1'li takım sahada 1 kişi eksik kalıyordu. önde baskı yapmak mümkün değil, mecbur geri çekileceksin. savunmayı ancak ve ancak orta sahada başlatabileceksin.
teknik direktörler çareyi bir önceki dönemin altın çocuğu 4-4-2'de buldular. en uca bir futbolcu daha koyulduğunda rakibin orta sahaya geçmesi eskisi gibi kolay olmayacaktı. kontrataktan yenilen pozisyonlar da azalacaktı. çünkü savunma orta sahada değil, hücum hattında başlıyordu. aslında söz konusu değişim, dinamik futbolun diğerlerine karşı zaferiydi.
2) 4-4-2 formasyonu ve avantajları
bana hangi formasyonu tercih edersin diye sorsalar tereddüt etmeksizin 4-4-2 derim. (tabi malzemeler yeterliyse, yeterli değilse nihayetinde yeryüzünde kalan tek formasyon veya taktik bu değil. malzemeden yemek çıkartmak gerekir.) peki bu tercihimin nedenine geleyim.
https://resmim.net/f/Ab9y5p.png : görüldüğü üzere müthiş bir parselizasyon avantajı var. ve parselizasyon futbolun temel direğidir. en homojen, hem savunmada hem hücumda işlevsel bir formasyondur. kanat oyununa da merkez oyununa da olanak sağlar. rol farklılıklarına karşı da uyumlu, en anlayışlı seçenektir. hemen her mevkide birçok çeşitte rol ile benzer şeyler yapılabilir. riera gibi ağır bir bekle veya nagatomo gibi bindirme seveniyle oynanabilir. belhanda gibi çift yönlü orta sahayla veya sneijder gibi daha statik tarz ile de kullanılabilir. yani olası çevresel etkenlere karşı en dirençli, asgari değişiklik gerektiren seçenek 4-4-2'dir.
https://resmim.net/f/zOj18F.png https://resmim.net/f/2eRC8a.png : simeone efekti. öyle bir parselizasyon sağlıyor ki sanki rakip daha azmış gibi görünüyor. deyim yerindeyse rakip takım 4-4-2 içinde hapsediliyor. savunmaya daha fazla futbolcu koyunca daha iyi savunma yapılabileceğini düşünenlere inat, bu fotoğraf savunmanın nasıl yapılacağını gösteriyor.
https://resmim.net/f/reFpMz.png : burada da bir 4-2-3-1 görüyoruz. dağınık, kopuk, homojen değil, boşlukları kapatamıyor, rakibi hapsedemiyor. bununla birlikte az önce 4-4-2 için söylediğimin tersine oyuncu rollerine bağımlı yapıda.
https://resmim.net/f/lQVevD.jpeg : ha tabi hatların birbirinden uzak olmaması gerekir. olursa esas zoka o zaman yutulur.
3) çift 8 numaralı sistem ve hareketli 4-4-2 (u: bu konuyu daha doğru aktarabilmek adına, bölümün içinde yer yer baştaki yazımdan alıntılar yaptım.)
https://resmim.net/f/7hBmpu.png : galatasaray'da bu yapı (klasik 4-1-4-1'de) belhanda ve ndiaye ikilisi ile denendi. amaç çift 8 numaralı sistemi test etmekti. ancak sorun şu ki ndiaye bu kadar önde oynamaya müsait bir merkez oyuncusu değildi. istenilen sistemde deliciliği ile iş yapabilecek ama top tekniği ve oyun zekası bakımından çift 8 numara formatına ters düşecek biri. belhanda ise hem deliciliği, hem de oyun aklı ve becerisiyle bölgeye cuk oturan bir isim. zaten feghouli'nin devre sonuna doğru merkez orta sahada oynatılmasının amacı da buydu. idareten sistemi işletmek. nitekim feghouli yaratıcılığı ve zekasıyla geçici süreliğine önemli bir katkı sağladı. ha feghouli belhanda tarzında bir ikili bu sistemi götürebilir mi? ne yazık ki. zira feghouli tarzının dezavantajı da mücadele gücü. konum gereği futbolun en kırıcı noktalarından birinde (8 numara konumu) daha diri, fizikli futbolcular oynamalıdır. aksi halde pozisyon üreteyim derken ikinci bölgede kaptırılan toplarla kalende tehlikeler doğabilir.
yani çift 8 numara formatında mutlak suretle hareketli, fiziken diri, teknik, delici, zeki (beyin görevi görüyor) ve top tutabilen -istasyon- futbolcular tercih edilmeli. aksi halde merkezde büyük zafiyetler doğabilir. ama yine de artıları, olası komplikasyonları göze almaya değerdir. bir insana iki beyin takmak gibi. çift oyun zekası, çift yaratıcılık, çift hız, çift hücum merkezi, çift hücum bariyeri. çift 8 numarayı 4-4-2 ile birleştirdiğimizdeyse ortaya kapsamlı bir vaka çıkıyor. kafalarda bir soru, çift forvet ve iki sekiz numara varsa, 6 numara nerede? stoperde!
hareketli stoper kullanımı. hareketliden kasıt maç içinde mevki değiştirebiliyor olması. şöyle ki, takım hücuma çıktığında özellikle de iç saha maçlarında iki stoperin birden geride durması gereksizdir. (fatih hoca gibi teknik adamlar bu gereksizliği bildiğinden stoperleri orta çizgi civarına çekerek onları mümkün olduğunca oyunun merkezine yakın tutmaya çalışır.) bunun modern versiyonundaysa hücum sırasında bir stoperin maç içinde ön liberoya geçebiliyorsa 4-4-2'nin 4-2'si sağlanmış olur. çift 8 numara ile hücumda fark yaratırken arkadaki sertlik ihtiyacı da merkeze kaydırılan stoper ile giderilir. ayrıca rakip sahadaki 6 hücum elemanı ile sayısal üstünlük kurulur. top kaptırıldığında da simeone hattı dediğimiz, önde 2 forvet, arkalarında 4'lü orta saha-kanat grubu ile hat savunması yapılabilir. yine top kaybında ön liberodaki stoper, yumuşak bir geçişle mevkisine döner. (arkada kalacak stoper hızlı, ön liberoya geçecek olansa bu mevkinin gerekliliklerine hiç yoksa asgari düzeyde sahip olmalıdır.)
anlattığım modifiye düzen kulaklara ütopik gelebilir ancak formasyonun evrimsel sürecinde zaten kilit taşlardan biri hareketli sistemlerdir. nasıl ki 2000 sonrası çıkmaza giren dünya futbolunda mourinho, katı 4-2-3-1 ile yeni bir devir açtıysa, bugün de belli kalıplara sıkışmış futbolda farklı taktikler, formasyonlar, seçenekler kullanılmalıdır.
bu bağlamda hem futbol hem de galatasaray dinamiklerine en uygun olan, hareketli-çift 8'li 4-4-2'dir.
(u: not: bunu bir seri olarak yazmayı düşündüm. yani burada bitmedi, kabaca bir tarif tadındaydı.)
öncelikle formasyonlara sistem demeyi ve sadece formasyon ile maç kazanılabileceğini düşünmeyi bırakalım. sistemin anlamına bakalım. sistem, birbiriyle etkileşen veya ilişkili olan, bir bütünü oluşturan cisim, durum ve etkenlerin birleşimidir. yani bu rakamlardan oluşan şeyler (formasyon) futbolun içinde sadece küçük bir parçadır. hatta karl-heinz feldkamp'ın formasyonlar hakkında şöyle bir açıklaması vardır: ''sistemleri sayılardan ibaret sananlar gitsin süpürge satsın.'' ancak yine de formasyonun kafanızdaki mantaliteyi uygulamada büyük bir araç olduğu da gerçektir. dolayısıyla bu yazıda, bir araçtan yola çıkarak komplike bir sisteme doğru gideceğiz.
1) hızlanan futbol ve 4-2-3-1
eskiden futbolcular topu değil kendilerini koştururdu. bir futbolcunun topla kat ettiği ortalama mesafe bugünkünden çok daha fazlaydı. aynı zamanda pas temposu ve hücum hızları da daha düşük seviyedeydi. build-up setler de yaygın değildi. örneğin hücumda 4,5 savunmacının içinde 1 futbolcu ile baskı yapılabiliyordu. ve rakip eğer 4-4-2 ile veya daha hücumcu formasyonlar ile sahadaysa, sahanın geri kalan bölümünde sayısal üstünlük kurulabiliyordu. ancak futbol hızlandıkça 4-2-3-1'in en ucundaki o tek futbolcu baskı ve savunma özelliklerini kaybetmeye başladı. tabi bir de kolay marke edilebiliyordu. savunma oyuncularında bile ilk önce top tekniğine bakılan dünyada, en arkadaki dört beş veya artık kaç taneyse savunmacı, aralarındaki tek forvet ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynadılar. işin sonunda öyle bir hal aldı ki bu, top kaybedildiğinde 4-2-3-1'li takım sahada 1 kişi eksik kalıyordu. önde baskı yapmak mümkün değil, mecbur geri çekileceksin. savunmayı ancak ve ancak orta sahada başlatabileceksin.
teknik direktörler çareyi bir önceki dönemin altın çocuğu 4-4-2'de buldular. en uca bir futbolcu daha koyulduğunda rakibin orta sahaya geçmesi eskisi gibi kolay olmayacaktı. kontrataktan yenilen pozisyonlar da azalacaktı. çünkü savunma orta sahada değil, hücum hattında başlıyordu. aslında söz konusu değişim, dinamik futbolun diğerlerine karşı zaferiydi.
2) 4-4-2 formasyonu ve avantajları
bana hangi formasyonu tercih edersin diye sorsalar tereddüt etmeksizin 4-4-2 derim. (tabi malzemeler yeterliyse, yeterli değilse nihayetinde yeryüzünde kalan tek formasyon veya taktik bu değil. malzemeden yemek çıkartmak gerekir.) peki bu tercihimin nedenine geleyim.
https://resmim.net/f/Ab9y5p.png : görüldüğü üzere müthiş bir parselizasyon avantajı var. ve parselizasyon futbolun temel direğidir. en homojen, hem savunmada hem hücumda işlevsel bir formasyondur. kanat oyununa da merkez oyununa da olanak sağlar. rol farklılıklarına karşı da uyumlu, en anlayışlı seçenektir. hemen her mevkide birçok çeşitte rol ile benzer şeyler yapılabilir. riera gibi ağır bir bekle veya nagatomo gibi bindirme seveniyle oynanabilir. belhanda gibi çift yönlü orta sahayla veya sneijder gibi daha statik tarz ile de kullanılabilir. yani olası çevresel etkenlere karşı en dirençli, asgari değişiklik gerektiren seçenek 4-4-2'dir.
https://resmim.net/f/zOj18F.png https://resmim.net/f/2eRC8a.png : simeone efekti. öyle bir parselizasyon sağlıyor ki sanki rakip daha azmış gibi görünüyor. deyim yerindeyse rakip takım 4-4-2 içinde hapsediliyor. savunmaya daha fazla futbolcu koyunca daha iyi savunma yapılabileceğini düşünenlere inat, bu fotoğraf savunmanın nasıl yapılacağını gösteriyor.
https://resmim.net/f/reFpMz.png : burada da bir 4-2-3-1 görüyoruz. dağınık, kopuk, homojen değil, boşlukları kapatamıyor, rakibi hapsedemiyor. bununla birlikte az önce 4-4-2 için söylediğimin tersine oyuncu rollerine bağımlı yapıda.
https://resmim.net/f/lQVevD.jpeg : ha tabi hatların birbirinden uzak olmaması gerekir. olursa esas zoka o zaman yutulur.
3) çift 8 numaralı sistem ve hareketli 4-4-2 (u: bu konuyu daha doğru aktarabilmek adına, bölümün içinde yer yer baştaki yazımdan alıntılar yaptım.)
https://resmim.net/f/7hBmpu.png : galatasaray'da bu yapı (klasik 4-1-4-1'de) belhanda ve ndiaye ikilisi ile denendi. amaç çift 8 numaralı sistemi test etmekti. ancak sorun şu ki ndiaye bu kadar önde oynamaya müsait bir merkez oyuncusu değildi. istenilen sistemde deliciliği ile iş yapabilecek ama top tekniği ve oyun zekası bakımından çift 8 numara formatına ters düşecek biri. belhanda ise hem deliciliği, hem de oyun aklı ve becerisiyle bölgeye cuk oturan bir isim. zaten feghouli'nin devre sonuna doğru merkez orta sahada oynatılmasının amacı da buydu. idareten sistemi işletmek. nitekim feghouli yaratıcılığı ve zekasıyla geçici süreliğine önemli bir katkı sağladı. ha feghouli belhanda tarzında bir ikili bu sistemi götürebilir mi? ne yazık ki. zira feghouli tarzının dezavantajı da mücadele gücü. konum gereği futbolun en kırıcı noktalarından birinde (8 numara konumu) daha diri, fizikli futbolcular oynamalıdır. aksi halde pozisyon üreteyim derken ikinci bölgede kaptırılan toplarla kalende tehlikeler doğabilir.
yani çift 8 numara formatında mutlak suretle hareketli, fiziken diri, teknik, delici, zeki (beyin görevi görüyor) ve top tutabilen -istasyon- futbolcular tercih edilmeli. aksi halde merkezde büyük zafiyetler doğabilir. ama yine de artıları, olası komplikasyonları göze almaya değerdir. bir insana iki beyin takmak gibi. çift oyun zekası, çift yaratıcılık, çift hız, çift hücum merkezi, çift hücum bariyeri. çift 8 numarayı 4-4-2 ile birleştirdiğimizdeyse ortaya kapsamlı bir vaka çıkıyor. kafalarda bir soru, çift forvet ve iki sekiz numara varsa, 6 numara nerede? stoperde!
hareketli stoper kullanımı. hareketliden kasıt maç içinde mevki değiştirebiliyor olması. şöyle ki, takım hücuma çıktığında özellikle de iç saha maçlarında iki stoperin birden geride durması gereksizdir. (fatih hoca gibi teknik adamlar bu gereksizliği bildiğinden stoperleri orta çizgi civarına çekerek onları mümkün olduğunca oyunun merkezine yakın tutmaya çalışır.) bunun modern versiyonundaysa hücum sırasında bir stoperin maç içinde ön liberoya geçebiliyorsa 4-4-2'nin 4-2'si sağlanmış olur. çift 8 numara ile hücumda fark yaratırken arkadaki sertlik ihtiyacı da merkeze kaydırılan stoper ile giderilir. ayrıca rakip sahadaki 6 hücum elemanı ile sayısal üstünlük kurulur. top kaptırıldığında da simeone hattı dediğimiz, önde 2 forvet, arkalarında 4'lü orta saha-kanat grubu ile hat savunması yapılabilir. yine top kaybında ön liberodaki stoper, yumuşak bir geçişle mevkisine döner. (arkada kalacak stoper hızlı, ön liberoya geçecek olansa bu mevkinin gerekliliklerine hiç yoksa asgari düzeyde sahip olmalıdır.)
anlattığım modifiye düzen kulaklara ütopik gelebilir ancak formasyonun evrimsel sürecinde zaten kilit taşlardan biri hareketli sistemlerdir. nasıl ki 2000 sonrası çıkmaza giren dünya futbolunda mourinho, katı 4-2-3-1 ile yeni bir devir açtıysa, bugün de belli kalıplara sıkışmış futbolda farklı taktikler, formasyonlar, seçenekler kullanılmalıdır.
bu bağlamda hem futbol hem de galatasaray dinamiklerine en uygun olan, hareketli-çift 8'li 4-4-2'dir.
(u: not: bunu bir seri olarak yazmayı düşündüm. yani burada bitmedi, kabaca bir tarif tadındaydı.)