• 19
    olmaması gerekendir. kimse eleştirilemez değildir. insanızdır; hata yapmak doğamızda, mayamızda, vardır. eleştiriler ile eksiklerimizi, hatalarımızı görerek eşik atlayabiliriz. ama burada şu sınıra dikkat etmek gerekiyor. eleştiri ile hakareti birbirine karıştırmamalıyız. eğer düşünceniz eleştiri sınırlarını aşmışsa; hakarete, karalamaya, itibarsızlaştırmaya varmışsa kimse kusra bakmasın ama burada bir eleştiriden söz edemeyiz.

    şimdi bunu bir örnekle açıklayalım: malumunuz fatih hoca’nın üçüncü dönemi’nde kulüpten ayrılışı pek hoş olmadı. başkanla olan diyaloğu olsun,(ünal aysal’ı çok sevmeme rağmen şahsımca onun da döneminde yanlışları olmuştur ve bu ziyadesiyle doğaldır. bu hatalara da hocayla olan diyaloğunun iyi olmamasını yazarım.)aldığı ücret olsun baya bir tartışma konusu oldu ki o ücretin tazminatı hala bugünler de konuşuluyor. mesele, hocaya buradan im’para’tor diyerek bir iğnelemeyle galatasaray yerine parayı tercih ettiği gibi bir eleştiri yapılabileceğidir; ama her seferinde sadece imparator deyip, takıma kattıklarını görmezden gelip(yirmi bir şampiyonluğun yedisinin mimarından bahsediyoruz)sürekli im’para’tor demek karalamaktır, değersizleştirmedir, eleştiri değildir. ne yalan deyim ben de kırgındım hocaya o zaman bizi bırakıp gittiğinde. özellikle aldığı ücreti de göz önüne alınca düşünmedim değil hocam para için mi bırakıp gittin bizi diye? tabi ilerleyen süreçte daha aklıselim düşününce olayın böyle olmadığını anlıyorsunuz.
    dursun aydın özbek zamanında da gelmesini istemedim. aman ha yanlış anlaşılmasın galatasaray düşmanı falan değilim, ben de bu kulübün başarısını istiyorum. (kimse de kimsenin galatasaraylılığını sorgulayamaz, tartışamaz nezdimce; çünkü bu duygusal bir bağdır. kişiden kişiye subjektiflik gösterir.)hocanın başarısından da hiç şüphem olmadı zaten. bu başarıyı(başarıları) hem buralarda okuduk hem dışarda duyduk hem de bazılarına bizzat şahit olduk; ama ne yalan deyim kırgınlığım da vardı çünkü gerçekten hoş olamamıştı ayrılık bundan da öte ben artık yeni bir fatih terim’e ihtiyacımız olduğunu düşünenlerdenim. hocamın maşallahı var yaşını aldı gidiyor, uzun uzun ömürler dilerim kendisine de ama insanız nihayetinde buralardan da göç edeceğiz vakti gelince.(neyse efendim lafta uzadı biraz toparlayalım artık yavaştan)n’oldu yine geldi hocamız, başarısından şüphemiz yok dedik; yine takımı geldiği gibi ayağının tozuyla şampiyon yaptı :). bu sezon ki olaylardan sonra da ne kırgınlık kaldı ne dargınlık kaldı. o hashtag boşa açılmadı, biz camia olarak o anlamın hakkını vermeliyiz, o cümlenin içini duruşumuzla doldurmalıyız. saha dışında bir olmalı dir olmalıyız; ama saha içinde bu duruşa layık bir mücadele, serzeniş göremezsek o zaman eleştiriler olacaktır ve bu en doğal hakkımızdır. bu takımı hoca kurmadı; ama geçen sezon da şampiyon yapan yine kendisiydi. bu sene de takımın başındaki kendisidir.

    sonuç, böyle* bir şey olmamalıdır. eleştiri sınırları çerçevesinde herkes eleştirilebileceği gibi hocamızda eleştirilmelidir; sonuçta kazanan yine biz olacağızdır.

    edit: imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın