5071
galatasaray’da son dönemlerde gördüğüm en iyi hocaydı, taktiksel bilgisi çok fazlaydı apar topar gelip juventus deplasmanına çıkmak gibi bir cesaret göstermişti o dönem günümüz teknik direktörleri daha spartak trnava maçına bile çıkmıyor bizde de mustafa denizli atletico madrid maçına çıkmamıştı. mancini öyle bir adamdı işte çıktı juvnetus maçına aslanlar gibi oynattı 1 puan alıp gelmişti.
daha sonra ligde ilk maçında akhisar’a kaybetti onun sonunu hazırlayan olay da buydu zaten deplasman sorunu. oyuncular o dönem çok isim yapmış oyunculardı o oyuncuları bir türlü anadolu maçlarındaki deplasmana motive edemedi. ligin ikinci yarısı başlamış galatasaray deplasmanda gaziantep ile beraberlikle sonuçlanan maçtan sonra önce bursa’ya 6 gol sonra eskişehirspor’a 3 gol atarak inanılmaz bi hava yakalamıştık. fenerbahçe ise karabük ve sivasspor’a yenilince puan farkı sadece 4 kalmıştı ve fenerbahçe son haftalarda bizim sahamıza gelecekti avantajlı duruma yavaş yavaş gelmiştik ki ne yazık ki antalyaspor ile deplasman da oynanan maçı yine kazanmadık sonra evde kazanıp deplasman beraberlik şeklinde bir 6 hafta yaşadık burda koptu sezon zaten. o dönem galatasaray’a kendi sahamızda oynattığı futbolu yıllardır oynatabilen başka bir hoca yok. kopenhag, juventus’u evimizde yenip son 16da chelsea’yi kendi sahasına hapsetmiştik. ligde içerde beşiktaş’ı fenerbahçe’yi yenip bursa ve akhisar’a 6 gol atmıştık yani evde tam bir canavardık oynanan futbol ise tüm galatasaray’lının görmek istediği futboldu.
hem taktiksel olarak hem oyuncu performansı yükseltme açısından da iyi bir hocaydı. semih kaya’yı sağ bek olarak kullanıp verim almıştır. felipe melo onun döneminde performansı zirveye çıkmıştı gerçi 2014 dünya kupasına gitmek için de olabilir ama onun o dönem gösterdiği performans mancini’ nin aklında kalmış olacak ki inter’e gider gitmez onu takımına kattı. içerde 3 savunma 5’li orta saha ile oynayarak savunmada güven veren bir galatasaray vardı.
takımda doymuş futbolcu olması, dorgba’nın lay lay lom havasında takılması devre arası transferlerinin telles dışında hiçbir varlık gösterememesi o sezonu kaybetmemize neden oldu.
sezon bittiğinde ünal aysal’ın önünde 2 yol vardı;
1. mancini’nin yüksek ücretli transfer isteklerini kabul edecek yola devam diyecekti.
2. mali tabloya bakıp mancini ile konuşarak durumu anlatması ve yolların ayrılması.
ünal başkan ikincisini seçti ve mancini son derece beyefendi tavrıyla ceketini aldı ve çıktı hemde son yıllarda görülmemiş, camianın öz evlatlarının bile yapmadığı tam 12.5 milyon € gibi bir rakamı galatasaray zor durumda tazminat almak bana yakışmaz diyerek ayrıldı. ve bu tavrı ve saha içinde ki karizması bizlerin onu hep güzel anılarla hatırlayacağımız bir insan oldu.
daha sonra ligde ilk maçında akhisar’a kaybetti onun sonunu hazırlayan olay da buydu zaten deplasman sorunu. oyuncular o dönem çok isim yapmış oyunculardı o oyuncuları bir türlü anadolu maçlarındaki deplasmana motive edemedi. ligin ikinci yarısı başlamış galatasaray deplasmanda gaziantep ile beraberlikle sonuçlanan maçtan sonra önce bursa’ya 6 gol sonra eskişehirspor’a 3 gol atarak inanılmaz bi hava yakalamıştık. fenerbahçe ise karabük ve sivasspor’a yenilince puan farkı sadece 4 kalmıştı ve fenerbahçe son haftalarda bizim sahamıza gelecekti avantajlı duruma yavaş yavaş gelmiştik ki ne yazık ki antalyaspor ile deplasman da oynanan maçı yine kazanmadık sonra evde kazanıp deplasman beraberlik şeklinde bir 6 hafta yaşadık burda koptu sezon zaten. o dönem galatasaray’a kendi sahamızda oynattığı futbolu yıllardır oynatabilen başka bir hoca yok. kopenhag, juventus’u evimizde yenip son 16da chelsea’yi kendi sahasına hapsetmiştik. ligde içerde beşiktaş’ı fenerbahçe’yi yenip bursa ve akhisar’a 6 gol atmıştık yani evde tam bir canavardık oynanan futbol ise tüm galatasaray’lının görmek istediği futboldu.
hem taktiksel olarak hem oyuncu performansı yükseltme açısından da iyi bir hocaydı. semih kaya’yı sağ bek olarak kullanıp verim almıştır. felipe melo onun döneminde performansı zirveye çıkmıştı gerçi 2014 dünya kupasına gitmek için de olabilir ama onun o dönem gösterdiği performans mancini’ nin aklında kalmış olacak ki inter’e gider gitmez onu takımına kattı. içerde 3 savunma 5’li orta saha ile oynayarak savunmada güven veren bir galatasaray vardı.
takımda doymuş futbolcu olması, dorgba’nın lay lay lom havasında takılması devre arası transferlerinin telles dışında hiçbir varlık gösterememesi o sezonu kaybetmemize neden oldu.
sezon bittiğinde ünal aysal’ın önünde 2 yol vardı;
1. mancini’nin yüksek ücretli transfer isteklerini kabul edecek yola devam diyecekti.
2. mali tabloya bakıp mancini ile konuşarak durumu anlatması ve yolların ayrılması.
ünal başkan ikincisini seçti ve mancini son derece beyefendi tavrıyla ceketini aldı ve çıktı hemde son yıllarda görülmemiş, camianın öz evlatlarının bile yapmadığı tam 12.5 milyon € gibi bir rakamı galatasaray zor durumda tazminat almak bana yakışmaz diyerek ayrıldı. ve bu tavrı ve saha içinde ki karizması bizlerin onu hep güzel anılarla hatırlayacağımız bir insan oldu.