1221
ailemden bile daha çok sevdiğim kişi olan, türk ulusuna bağımsızlık yolunu açan ve sonrasında yaptığı devrimlerle asil türk milletinin çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkması için hayatını bu millete adayan, asker olmasına rağmen daima barışın öncüsü olan, bize türklük bilincini aşılayan, bize akıl ve bilimi rehber edinmemizi öğütleyen, bizim atamız, babamız, önderimiz ve kısacası her şeyimiz olan yüce önder atatürk'ü rahmetle ve saygıyla anıyorum.
bugüne dek olduğu gibi, atatürk ilke ve devrimlerini gücüm yettiğince vatandaşlarımıza anlatmaya çalışacağıma, son nefesime kadar mustafa kemal'in askeri olarak kalacağıma söz veriyorum.
atatürk'ü anmak hiç şüphesiz çok önemlidir. aynı zamanda da onu anlamak gerekir.
şahsen, kendisini anladığımı sanıyorum.
asıl önemli olanın da atatürk'ü anlamak olduğunu biliyorum.
bugün yine sirenler çalacak, saat 09:05'te hayat 1 dakikalığına duracak.
sonra 11 kasım olacak.
işte sadece 10 kasım'larda değil sonrasında da, öncesinde de atatürk'ün hep gündemde olması gerektiğine ve bıkmadan, usanmadan yurdun her köşesinde kendisinden bahsetmemiz gerektiğine inanıyorum.
atatürk'ün mavi gözlerinden saçtığı ışık, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor ve devam edecek.
hep söylüyorum. ben kesinlikle gözlerimin görme yeteneğini kazanmasını çok fazla istemiyorum.
hatta hiç istemiyorum.
ama bir saniyeliğine görmeyi ve bu bir saniye içinde de atatürk'ün yüzünü görmeyi, mavi gözlerini, sarı saçlarını görmeyi ve türk bayrağımızı görmeyi çok isterdim.
iki gece önce de kendisini rüyamda gördüm.
rüyamda, atatürk ankara'daki bir mekanda konuşma yapıyordu.
iğne atsanız yere düşmeyecek bir kalabalık vardı.
babamla ben atatürk'ün nutkunu dinliyorduk.
ben adım adım ön sıralara doğru yürümeye başladım.
tam bu esnada atatürk'ün konuşması sonlandı.
herkes ona doğru koşmaya başladı.
ben de atatürk'ün yanına gidebileyim diye koşmaya devam ettim ve bu sırada babamın nerede olduğunu da bilmiyordum.
birbirimizi kaybettik o kalabalıkta.
önce o kadar çok insan arasında dengemi kaybedip yere düştüm.
ama yerden kalkıp koşmaya devam ettim sonra yine düştüm.
atatürk'ün konuştuğu platformun ucuna kadar geldim.
üç dört kişi beni ezerek yürümeye devam etti.
sonra herkes nasıl olduysa gitti ve kalabalık dağıldı.
atatürk ve ben kaldık sadece o bölgede.
atatürk beni elimden tutarak kaldırdı.
tam olarak ne söylediğimi hatırlamıyorum.
atatürk, "ben senin yanına gelirdim çocuğum. haberim yoktu senin burada olduğundan. bilsem yanına gelmez miyim?" dedi.
babamı çağırmaya çalıştım atatürk ile tanışsın diye ama uyandım sonra.
keşke hep atatürk'ü görsem rüyamda.
bugüne dek olduğu gibi, atatürk ilke ve devrimlerini gücüm yettiğince vatandaşlarımıza anlatmaya çalışacağıma, son nefesime kadar mustafa kemal'in askeri olarak kalacağıma söz veriyorum.
atatürk'ü anmak hiç şüphesiz çok önemlidir. aynı zamanda da onu anlamak gerekir.
şahsen, kendisini anladığımı sanıyorum.
asıl önemli olanın da atatürk'ü anlamak olduğunu biliyorum.
bugün yine sirenler çalacak, saat 09:05'te hayat 1 dakikalığına duracak.
sonra 11 kasım olacak.
işte sadece 10 kasım'larda değil sonrasında da, öncesinde de atatürk'ün hep gündemde olması gerektiğine ve bıkmadan, usanmadan yurdun her köşesinde kendisinden bahsetmemiz gerektiğine inanıyorum.
atatürk'ün mavi gözlerinden saçtığı ışık, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor ve devam edecek.
hep söylüyorum. ben kesinlikle gözlerimin görme yeteneğini kazanmasını çok fazla istemiyorum.
hatta hiç istemiyorum.
ama bir saniyeliğine görmeyi ve bu bir saniye içinde de atatürk'ün yüzünü görmeyi, mavi gözlerini, sarı saçlarını görmeyi ve türk bayrağımızı görmeyi çok isterdim.
iki gece önce de kendisini rüyamda gördüm.
rüyamda, atatürk ankara'daki bir mekanda konuşma yapıyordu.
iğne atsanız yere düşmeyecek bir kalabalık vardı.
babamla ben atatürk'ün nutkunu dinliyorduk.
ben adım adım ön sıralara doğru yürümeye başladım.
tam bu esnada atatürk'ün konuşması sonlandı.
herkes ona doğru koşmaya başladı.
ben de atatürk'ün yanına gidebileyim diye koşmaya devam ettim ve bu sırada babamın nerede olduğunu da bilmiyordum.
birbirimizi kaybettik o kalabalıkta.
önce o kadar çok insan arasında dengemi kaybedip yere düştüm.
ama yerden kalkıp koşmaya devam ettim sonra yine düştüm.
atatürk'ün konuştuğu platformun ucuna kadar geldim.
üç dört kişi beni ezerek yürümeye devam etti.
sonra herkes nasıl olduysa gitti ve kalabalık dağıldı.
atatürk ve ben kaldık sadece o bölgede.
atatürk beni elimden tutarak kaldırdı.
tam olarak ne söylediğimi hatırlamıyorum.
atatürk, "ben senin yanına gelirdim çocuğum. haberim yoktu senin burada olduğundan. bilsem yanına gelmez miyim?" dedi.
babamı çağırmaya çalıştım atatürk ile tanışsın diye ama uyandım sonra.
keşke hep atatürk'ü görsem rüyamda.