• 4
    ahlak, bireyin ya da toplumun kendisine neleri ''dert'' edindiğiyle ilgilidir. kendisini sorgulamayan, hayata ve eşyaya yaşadığı toplum tarafından kendisine yukarıdan verilen basmakalıp fikirlerle bakan bir bireyde ahlak, içi boş bir kavramdır. tıpkı değer üretil(e)meyen her alanda, kavramların içlerinin boş olması gibi. böyle toplumlarda ahlak kendisini kurallarla ortaya koyar ve devam ettirir. ve nihayetinde kural, uygulandığı kitle tarafından devamlı açığı aranan, işine geldiği biçimde yorumlanan bir doğaya sahiptir.

    yani 17 yaşındaki bir türk futbolcunun ilk sözleşmesini imzaladıktan sonra ağlaması (mutluluktan dolayı değil, eline geçen paranın, almak istediği lüks otomobilin fiyatından bir miktar az olması nedeniyle) ile sözgelimi trafikte yaşanan sorunlar aynı şeyi ifade eder. demokrasi kültürü, spor kültürü, birlikte yaşama kültürü, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılık, yırttık abicimlik, oldum bencilik, her daim güçlüden yana taraf olmaklık, sözün değerinin hiçleşmesi, iş ahlakanın olmaması, bu örnekteki 17 yaşındaki ağlayan genç futbolcu.. hepsi birbirleriyle ilintili. üniversite sınavı öncesi, ailesi, öğretmenleri tarafından hasta olmadığı halde rapor alması teşvik edilen ve bu durumun ''normal'' olarak karşılandığı bir toplumda, karakterli, yalan söylemeyen, iş ahlakına, hatta herhangi bir ''ahlak'' anlayışına sahip insanların yetişmesi pek mümkün değildir. çünkü ''normal'' olanın, normal olarak belli sonuçları olur.

    yabancı sınırlamasına karşı çıkılmasının en önemli nedenlerinden biri de bu. sevgilimiz galatasarayımız özelinde örneğin johan elmander'in bu kadar sevilmesinin, özlenmesinin temelinde, bizde eksik olan şeylerin, onda toplanmış olması var. sadece attığı goller, performansı değil. johan elmander toplumumuzun bir aynası aslında.

    elbette tersi örnekleri olmuştur, olacaktır da ama galatasarayımın formasını terleten ''türk'' futbolculardan iş ahlakı beklemek ancak iyi niyetli bir temmennidir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın