• 1
    ilk şampiyonlar ligi deneyimimizde grup maçlarında, sahamızda oynayıp ilk puanımızı (0-0) aldığımız galatasaray-fc barcelona maçının rövanşıdır.

    monaco'ya içerde-dışarda yenilince gruptan çıkma ümidimiz kalmamıştı. maça formaliteden çıktık ama manchester'i elemiş olmanın verdiği hava da bambaşkaydı tabiki.

    o zamanlar böyle bir maça "stumpf ve arif"siz çıkmak resmen intihardı. ve ne yazık ki hollman maça sutumpf ve arif'siz çıktı. nou camp ta barcelona orta sahada basıp onsekizi bulmaya çalışarak top oynuyordu. buna rağmen bizimkiler az da olsa kaleyi buluyorlardı.

    maçın 20 li dakikaları olması lazım. barcelona'lılar güzel bir al ver ile onsekizin içinde birbirlerini bulup golü attılar. durum 1-0 oldu.

    santradan sonra biz gene bir kaç atak gerçekleştirdik ama maç genellikle orta saha mücadelesi halinde gerçekleşmekteydi. ikinci yarının ortalarına kadar böyle sürerken aslanım-tugay'ımın yüzde yüzlük bir golünü barcelona kalecisi -(bkz: zubizarreta)- zar zor kornere yolladı.

    ardından efsane kaptan bülent, sanıyorum laudrup'u tutucam derken yere indirdi. penaltı. o zaman hakeme çok çemkirildi ama bana göre yüz de yüz penaltıydı. ve sahneye koeman çıktı. (bu koeman olayı da bambaşka bir olaydır. sanıyorum dünya futbol tarihinin en çok gol atan defans futbolcusudur). koeman vurdu, garibim hayro ne yapsın.
    17 tane penaltıyı üst üste yemiş kalecimizdir
    (bkz: 28 kasım 1996 gençlerbirliği galatasaray maçı)

    2-0

    işte bundan sonra nou camp cehennem oldu galatasaray için. tüm moral bozukluğuna rağmen bizim çocuklar aslanlar gibi direnmeye çalışırken o zamanların büyük futbolcusu eusebio sacristan onsekizde bulduğu topu affetmedi ve skoru 3-0 yaptı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın