• 17
    isteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki yüzü diyerek, kendimi bildim bileli katıldığımız bilmemkaçıncı organizasyon ev sahipliği oylaması. tıpkı her final sonrası seramoniye bile çıkmaya gerek duymaddan staddan çıkan fenerbahçe gibi yine ellerim bomboş yüreğimde bir sızı melodisiyle geri döndük. sanırım tarihte bu çapta bir organizasyona ev sahipliği olmaya en çok yaklaştığımız an 2020 yaz olimpiyatları için yapılan oylama öncesi timsaha geldiğimiz birkaç dakika olarak kalacak.

    aslında türkiye gibi avrupa'ya sırtını dönmüş bir rejimin normal şartlar altında* fazla umursamayacağı, sikine takmayacağı türden şeyler bunlar. ancak misak-ı milli dışında genel görünüşümüz her alanda zayıflıyor olmasına rağmen aksine tam ters durumda olduğumuz masalını güçlendirebilmenin, bunu bizim gibi afyonu futbol olan gelişmemiş bir topluma anlatabilmenin çok kestirme bir yoluydu böyle bir organizasyona ev sahipliği yapabilmek. ihalelerle inşaatlarla sağlanacak rant kısmı bence o kadar da önemli değil, onu zaten her olaydan yaratmayı başarabilen bir yapı var. onun acısı bir yerlerden çıkar, tolore edebilecek başka bir alan bulunur.

    biraz bülend özverencilik olacak ama, bu tarz oylamaların artık lobiden de öte parayla belirlendiği bir sır değil. üst paragraftaki fikrin yanı sıra, neredeyse bütün avrupa ile kanlı-bıçaklı olmamıza rağmen* bu tarz şeyler kovalayabiliyoruz devlet olarak. sonuçta ne yazık ki atasporu derecesinde benimsediğimiz bu para yedirme işleriyle olayı halledebileceğimizi sanıyoruz ama elin oğlu bazen para mara dinlemeden acımıyor işte...

    dünden beri sosyal medyada ve burada herkes bazı gerekçeler ortaya koyuyor, daha doğrusu herkes bir gerekçeyi ön plana çıkarıp "asıl bunun yüzünden alamadık" deme peşinde. aslında sorunun asıl cevabı bütün bunların toplamı. politik olarak hiçbir ülkeye yakın bile değiliz, stabil olamamış ekonomimize rağmen tümü altyapısı hazır bir rakibe karşı 6 yılda bir dolu ulaşım yatırımı ve 2 devasa stadyum inşaatı vaadiyle çıktık, imaj olarak her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz, yanıbaşımızda patlamaya hazır bir savaş var, mülteci sorunu var, her ne kadar dünyada hala daha korunan bir "türkler misafirperverdir" edebiyatı olsa da tam tersini ispatlamak için "aha buyur" diye ortaya saçılabilecek yüzlerce kayıtlı olay var, kur farkı ve sosyokültürel yaklaşım sebebiyle vatandaşımızın maçlara gidemeyecek olması var...

    bütün bu liste uzayıp giderken karşımıza hangi ülke gelirse gelsin fazla bir uğraş vermesine gerek yoktu aslında. bu da bizim artık hazmedip düzeltmek için tüm gücümüzle çalışmaya başlamamız gereken bir gerçek. eğer şaşkaza organizasyon bize verilmiş olsaydı 60 milyar euro gibi hayvani bir yükümlülüğün de altına girecektik. üstelik buna finansman sağlayabilecek olan ana sponsorların birçoğu ülkemizde yasaklı olduğu için onun yükü dahi üstümüze yıkılacaktı. üstelik bilet fiyatları 10-15 euro gibi avrupa için kelepir fiyatlara bile düşse bu ülkede haftaiçi 17-18 gibi bir saatte başlayacak maç için işi gücü olmayıp stada koşabilecek olan kitlenin alakasız bir maça o parayı vermesi imkansız olduğundan yanıbaşımızda oynanan ama maçlarına giremediğimiz bir turnuvanın finansmanını sağlamaktan öteye gidemeyecektik...

    ağlayıp sızlamanın, ağıtlar yakmanın, mağduriyet hikayelerinin ya da elaleme laf atmanın da bir alemi yok. bizim devlet irademiz bir "milli dava" hissiyatıyla gittiği ve ortalığı doldurduğu için anlamı artmış bir olay özünde. bizim durumumuzdaki ekonomiler ve ülkeler için fazlasıyla sıkıntılı bir sorumluluk olacaktı zaten.

    umarım yine kandırılıp birilerine vermedikleri oy için fazla para yedirmemişizdir...
App Store'dan indirin Google Play'den alın