21
2000 yılında kopenhag - tivoli meydanı ve civarında , gs-arsenal uefa finali günü ingiliz ve türk taraftarlar arasında çıkan sokak çatışmalarına verilen mizahi isim..
o zaman hatırladığımız bazı detayları verelim:
ingilizler feribotla geçebildikleri ve çok uçuş olduğu için ağırlıklı olarak günübirlik gelmişlerdi. türkler ise 2-3 günlük tur paketleri ile geldikleri için önceden şehre gelmişlerdi. leeds maçı sonrasına rastladığından karşılıklı bir diş bileme ve kavga beklentisi vardı.
önceden gelen türkler, özellikle gurbetçiler 2-3 gün öncesinde ingiliz publarını basmaya başladılar. 2 gün öncesinde şehirde az ingiliz vardı. tahminim buralarda hırpalanan ingilizler , adaya, " biz sopa yiyoruz yardıma gelin " çağrısı yapınca , bir kısmında bileti olmayan ve çoğu leeds taraftarı holigan it takımı da harekete geçti ve kopenhag'a gitmeye karar verdi.
bu arada gerçek futbolsever arsenal taraftarı pek bu karmaşaya girmedi. adamlarla müzede, cafelerde muhabbet edip şakalaşıyorduk. gerçek çekirdek arsenal taraftarının çok klas ve futbolu bilen bir kitle olduğunu o zaman bizzat gözlemledik böylece.
neyse, maç günü, bizim kavgacı gruplar 2 gündür elde edilen baskın olmanın rahatladığında gevşedi, şehre dağılıp gezmeye başladı.
tivoliyi ortadan dik kesen caddenin ucunda ve hard rock kafenin karşısında, önünde bir küçük meydanı olan bir pub verdı. sabahın 9 undan itibaren ingilizlerin bu it takımı , burada toplanmaya ve bira içmeye başladılar. bunlar böyle çoğalarak ve bira içerek 2-3 saat takıldılar. bu bira içme işi bir cesaret kazanma ve kavga için toplaşma ritüeliymiş meğerse. sonra en az 300-500 kişilik bu grup iyice alkolize olmuş şekilde tivoliye yürümeye başladı. mesafe 200-300 metre kadar.. tivoli meydanında kafelerde çay kahve içip şehrin tadını çıkaran ve çoğunluğu istanbul'dan gelmiş, içinde kadınların da bulunduğu, üzerinde sarı kırmızı olan herkese saldırdılar. ilk şaşkınlıktan sonra sandalyeler uçuştu, türkler iç sokaklara kaçtı. baskını haber alan diğer türkler, özellikle almancı/gettocu türkler ve yeni açık/ kapalı grubu karşılık verdi. şaşırma sırası ingilizlerdeydi çünkü bıçaklara, sopalara, hatta üstlerine sürülen arabalara çok alışık değillerdi. medeni bir şehir olan kopenhagda polis de etkisiz kaldı çünkü böyle bir akılsızlığa ve vahşete hazır değillerdi. çatışmalar saatlerce devam etti. neyse ki maç saatinden önce stada giden otobüse binmek için, iki tarafta şehrin ayrı noktasına gitmek zorundaydı. böylece çatışmalar kendiliğinden bitti.
maç bitince ilk önce ingilizleri staddan çıkardılar. biz içeride kutlamaya devam ettik. bizimkilerin maç çıkışı havaalanında kaldığı yerden devam etti çatışmalar. kopenhag polisi uçaklara uçuş kartı olmadan alel acele bindirdi insanları. sarıyer beşiktaş minibüsüne biner gibi insanlar uçuş kartsız chekin olmadan paldır küldür uçaklara bindi.
o zaman hatırladığımız bazı detayları verelim:
ingilizler feribotla geçebildikleri ve çok uçuş olduğu için ağırlıklı olarak günübirlik gelmişlerdi. türkler ise 2-3 günlük tur paketleri ile geldikleri için önceden şehre gelmişlerdi. leeds maçı sonrasına rastladığından karşılıklı bir diş bileme ve kavga beklentisi vardı.
önceden gelen türkler, özellikle gurbetçiler 2-3 gün öncesinde ingiliz publarını basmaya başladılar. 2 gün öncesinde şehirde az ingiliz vardı. tahminim buralarda hırpalanan ingilizler , adaya, " biz sopa yiyoruz yardıma gelin " çağrısı yapınca , bir kısmında bileti olmayan ve çoğu leeds taraftarı holigan it takımı da harekete geçti ve kopenhag'a gitmeye karar verdi.
bu arada gerçek futbolsever arsenal taraftarı pek bu karmaşaya girmedi. adamlarla müzede, cafelerde muhabbet edip şakalaşıyorduk. gerçek çekirdek arsenal taraftarının çok klas ve futbolu bilen bir kitle olduğunu o zaman bizzat gözlemledik böylece.
neyse, maç günü, bizim kavgacı gruplar 2 gündür elde edilen baskın olmanın rahatladığında gevşedi, şehre dağılıp gezmeye başladı.
tivoliyi ortadan dik kesen caddenin ucunda ve hard rock kafenin karşısında, önünde bir küçük meydanı olan bir pub verdı. sabahın 9 undan itibaren ingilizlerin bu it takımı , burada toplanmaya ve bira içmeye başladılar. bunlar böyle çoğalarak ve bira içerek 2-3 saat takıldılar. bu bira içme işi bir cesaret kazanma ve kavga için toplaşma ritüeliymiş meğerse. sonra en az 300-500 kişilik bu grup iyice alkolize olmuş şekilde tivoliye yürümeye başladı. mesafe 200-300 metre kadar.. tivoli meydanında kafelerde çay kahve içip şehrin tadını çıkaran ve çoğunluğu istanbul'dan gelmiş, içinde kadınların da bulunduğu, üzerinde sarı kırmızı olan herkese saldırdılar. ilk şaşkınlıktan sonra sandalyeler uçuştu, türkler iç sokaklara kaçtı. baskını haber alan diğer türkler, özellikle almancı/gettocu türkler ve yeni açık/ kapalı grubu karşılık verdi. şaşırma sırası ingilizlerdeydi çünkü bıçaklara, sopalara, hatta üstlerine sürülen arabalara çok alışık değillerdi. medeni bir şehir olan kopenhagda polis de etkisiz kaldı çünkü böyle bir akılsızlığa ve vahşete hazır değillerdi. çatışmalar saatlerce devam etti. neyse ki maç saatinden önce stada giden otobüse binmek için, iki tarafta şehrin ayrı noktasına gitmek zorundaydı. böylece çatışmalar kendiliğinden bitti.
maç bitince ilk önce ingilizleri staddan çıkardılar. biz içeride kutlamaya devam ettik. bizimkilerin maç çıkışı havaalanında kaldığı yerden devam etti çatışmalar. kopenhag polisi uçaklara uçuş kartı olmadan alel acele bindirdi insanları. sarıyer beşiktaş minibüsüne biner gibi insanlar uçuş kartsız chekin olmadan paldır küldür uçaklara bindi.